
ÇÖZÜM SÜRECİ,BELİRSİZLİK VE MUHALEFET
Belirsizlikle sınırsızlık iç içe kavramlardır. Bir yerde belirsizlik varsa orada hiçbir sınır yok demektir .Bazılarının çözüm, bazılarının açılım süreci dedikleri süreç de böyle bir zaafla malul. Kimse çözümün mahiyetini bilmediği için nerede duracağını da bilmiyor. Ana dilde eğitimde bir çözümdür, özerklik veya bağımsızlık da.Çözüm denilince bunların hepsi akla gelebiliyor. İktidar somutlaştırmadığı için toplum bu kavramın içine sığabilen her şeyi sürecin muhtemel sonuçları arasında sayabiliyor. Şeffaflık Apo ile görüşme için değil, asıl bu gibi konular için gereklidir. Sürece destek olduğunu söyleyenlerin hiç biri neye destek olduğunu bilmiyor. Çoğu yerde iktidara destekle, sürece destek birbirine karıştırılıyor. İktidarın bugüne kadar tek söylediği akan kanın duracağı taahhüdüdür. Peki ne karşılığında diye sorulduğunda, kimse ikna edici bir cevap veremiyor. Akan kanı durdurmanın bin bir şekli var. Bir terör örgütünü zecri tedbirlerle etkisiz hale getirerek de akan kanı durdurmak mümkün, bölünerek de. Onun için kan duracak sözü tatmin edici değil. İktidar bugüne kadar tek bir sınır tek bir kırmızı çizgi ortaya koymadı. Yani her neticenin mümkün olduğu bir süreç yaşıyoruz. Sonucu terör örgütünün doyum noktası belirleyecek. Aslında ortada plan milan diye bir şey de yok.Örgüt istiyor hükümet yerine getiriyor, bunu bir siyaset olarak görmek bile abes. Geçen gün Ahmet selim Zaman’da enfes bir yazı yazarak üç ana noktaya dikkat çekti: Bir, bu tip örgütlerle masaya otururken hüsn-ü zan değil, sui zan esas olmalı. İki, örgüt öyle şeyler istiyor ki, iktidarın sükutu onların cüret ve cesaretini artırmaktan, ortak bir zemin bulma imkanını kaybetmekten başka işe yaramıyor. Zamanında hayır diyemediğiniz bir şeye sonradan hayır deseniz bile daha büyük maliyetlere katlanmak zorunda kalırsınız. Üç, sizin tek bayrak,tek devlet,tek millet,tek vatan sözünü Apo bir defa bile kabul ettiğini deklare etti mi. O halde hangi barıştan, hangi süreçten söz ediyorsunuz.. A.Selim’in bu tespitlerine katılmamak mümkün değil? Tek taraflı yürüyen, içeriğini kimsenin bilmediği, her sonucun muhtemel olduğu bir süreç yaşıyoruz. Çözümün çerçevesini belirlememek, karşı tarafın iştahını artırmaktan,sınırsız isteklerde bulunmasından başka işe yaramıyor.Göreceksiniz bu böyle gitmeyecek, bir yerde olmazların duvarına çarpacaklar. Hem iktidar, hem terör örgütü…
******
Salı günü Başbakan Erdoğan malumu ilan ederek, Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladı. Başka türlüsünün mümkün olmadığını,aday olur mu diye yapılan yorumların en küçük bir gerçeklik bilgisinden mahrum olduklarını yazmıştım. Bazı siyasi figürler için bir doyum noktası yoktur.Hangi koltuğa otururlarsa otursunlar bir başka şeyin açlığını çekerler.Onun için Başbakan’ın aday olmaması benim için sürpriz olurdu.Bundan sonra konuşulacak olan kimin Başbakan olacağıdır.Medya’da bir çok isimle ilgili tahminler yürütülüyor. Herkes gönlünden geçeni en güçlü ve münasip Başbakan adayı diye takdim ediyor. Beni ilgilendiren kim olacak sorusundan çok konuşulan isimler.Başbakan adayları arasında B.Arınç,A.Gül,N.Kurtulmuş,B.Atalay,A.Davutoğlu,M.A.Şahin,A.Babacan gibi siyasetçilerin isimleri geçiyor. Yani AKP’de Erdoğan’ın yerine yakıştırılan en az sekiz on isim var.Muhalefete baktığınızda liderlerin yerine koyacak isim bulmak neredeyse imkansız.AKP’yi diğer partiler karşısında avantajlı duruma getiren de bu kadro zenginliğidir. Muhalefet kendi içinde, en az iktidar kadar kadro zenginliğine ulaşmadıkça toplumun gözünde alternatif olamayacaktır.Her liderin birkaç alternatifinin olması bir zaaf değil bir zenginliktir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.