HAKİKAT ER GEÇ VİCDANLARA ULAŞIR.

Fanatik iletişime kapalı kişidir.Ne anlatırsanız anlatın o bildiğini okumaya devam eder. Bir nevi hakikat körlüğü, kesin inançlılık halidir.

Başbakan’ın kullandığı keskin dilin ardında bu gerçek yatıyor. Ortam ne kadar sertleşirse taban o kadar iletişime kapanmış olacak. Böylece  ortaya saçılan yolsuzluk ve rüşvet iddialarından o kadar az etkilenecekler.

Seçime kadar bu üslup devam edecek. Çünkü Başbakan’ın başka türlü davranma imkanı yok. Kendisini savunamıyor, tapelerdeki ses kayıtlarını izah edemiyor,isnat ve iddiaları çürütebilecek tek bir savunma mekanizması geliştiremiyor. Tek yaptığı karşı tarafa yüklenerek kendisiyle ilgili ithamları mümkün olduğunca gözden kaçırmak.

Başbakan’ın bunda ne kadar başarılı olduğunu seçim sonuçlarını aldığımızda göreceğiz. Ancak artık siyaset sadece iç dinamiklere bağlı kalınarak yapılmıyor. İçiçe geçmiş bir dünyada uluslararası meşruiyet de büyük önem taşıyor. Kimse  dünya beni ilgilendirmiyor diyemez. Siz dikkate almazsanız da dünya sizi izleyecek,tutum ve davranışlarınıza göre pozisyon alacaktır. Başbakan’la ilgili şimdiden başlayan meşruiyet tartışmaları,bundan sonra iktidarın nasıl bir dünya ile karşılaşacağını gösteriyor.

Sandık hiçbir suçu aklamaz,öyle olsa ortada hukuk diye bir şey kalmazdı. Sağa sola saldırmak,komplo iddialarıyla bu ciddi ithamları bertaraf etmeye çalışmak  kimseyi hukuk önünde temizlemeye yetmez.İnsanların nasıl aklandığı nasıl yargılanıp temize çıktığı bellidir.Hukuk devletinde masumiyete de, mahkumiyete de karar veren merci yargıdır.Kendi kendini mağdur veya masum ilan eden, sadece kendi kendini kandırır,o kadar.

Başbakan cemaat üzerinden kendini kurtarmaya çalışacağına iddia ve isnatlara cevap vermelidir. Bugün olmazsa yarın bu iddialar iyice ayağına dolanacak,içinden çıkılamaz hale gelecektir.Cemaati kötülemek Bilal Erdoğan’la yapıldığı iddia edilen utanç verici konuşmaları örtmüyor.Bilakis şüpheleri,tereddütleri daha da büyütüyor. Hele internete düşen son konuşma tam bir utanç vesikasıdır. Başbakan’ın içine düştüğü durum, her kelimesinden panik ve çaresizlik akan ifadeler insanın içini kanatıyor. Bir Başbakan kendini şu beş paralık dünya malı için bu duruma düşürmemeliydi. Hele Zekeriya Öz’den medet ummalar, H.Topçu’yu aracı etmeler  hiçbir savunma biçimiyle izahı kabil olmayan ifadelerdir.Bu kayıtlar ortada dururken onu bunu suçlamanın, sağa sola yakıştırmalarda bulunmanın bir anlamı var mı?

Halbuki bu iddialardan kurtulmanın yolu gayet basit; ya kayıtları tarafsız bir laboratuvara gönderir montaj olduğunu, yahut o gün yaptığınız telefon görüşmelerinin kayıtlarını çıkarıp oğlunuzla  görüşmediğinizi ispat edersiniz.Zor mu bu kadar?

Bunu yapmak yerine toplumu kamplaştırmak,yeni kırgınlıklar,çatışma alanları oluşturmak kimseye fayda vermez.Bu üslüp Başbakan’ı istikbalde yalnızlaştırmaktan başka işe yaramaz.Toplumu ne kadar fanatikleştirirseniz fanatikleştirin, hakikatin bütün ön yargıları parçalayıcı,insanlara er geç ulaşıcı bir yanı vardır.Bugün değilse yarın herkes bu acı gerçeği kavrayacak,nasıl çirkince aldatıldığını görecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi