HUKUK YOKSA DEVLET DE YOKTUR!

Terörün en yaygın olduğu dönemlerde bile devlet bu kadar tahrip edilmedi. İnsanlarda devlete bir güven vardı. Milli refleksler ayaktaydı. Her terör saldırısı insanları biraz daha birbirine bağlıyor, milli bütünlüğü biraz daha tahkim ediyordu.

PKK’ya geçici olarak silah bıraktırılmasının bir sebebi budur: milli refleksleri gevşetmek. Çünkü zirveye ulaşmış milli tepkilerle vatan toprağı üzerinden operasyon yapmak mümkün değildi. Önce bu reaksiyonları yok etmeleri gerekiyordu. Analar ağlamasın yalanı ile milletin anasını ağlatacak adımlar böyle atıldı.

Önce medyada bir suç örgütü teşekkül ettirildi. Görevi yalan haber ve halkı kamplaştırmak olan bu örgüt vasıtasıyla akıl almaz psikolojik operasyonlar yapıldı. Toplumun sinir uçlarına basılarak kamplaşması, birbirine düşmanlaşması sağlandı. Düşmanlığın birinci vasfı akıl sağlığı ve makul düşünme yeteneğinin yitirilmesidir. Kabataş, hasımlaştırma operasyonlarından sadece birisidir. Olmayan bir olay, olmayan görüntüler üzerinden din ve namus elden gidiyor kışkırtmasıyla mütedeyyin halk hem sokağa hem AKP’nin yanına çekilmek istendi. Geçen günlerde Kabataş ile ilgili atılan 13 benzer başlık, örgüt halinde suç işlemenin en bariz karinesiydi. Farklı gazetelerde farklı yazarlar aynı başlığı atıyorsa orada suç işlemek için bir irade birliğinin olduğu ve bunun bir örgüt yapılanması olduğu sonucuna varılır. Kabataş’la TCK’nun 216. maddesinde ifade edilen, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunu işlediler. Kendi iktidarlarının devamı için sokağı kullanmaktan imtina etmediler.

Devlet çarkının şirazesinden çıkmış olması sadece Kabataş’la sınırlı değil. Havuza akıtılan ve bir kısmı siyasetin finansmanında kullanılan, bir kısmı şahsi servetlere eklenen paranın toplanış biçimi de kanun, yasa tanımazlığın ayrı bir göstergesidir. Bu paraları bağış sınıfına sokmak ne hukuken ne ahlaken mümkün değildir. İş adamlarından tırtıklanan milyar dolarların çoğu mali denetime alınma korkusu, bir daha iş alamama endişesi ve siyasetin hışmına uğrama kaygısı ile verilen paralar… Kimse durup dururken kimseye milyon dolarlar bağışlamaz. Yargıtay’ın, başıma bir şey gelir korkusuyla yapılan bağışları gasp olarak değerlendiren sayısız kararı var. 12 Eylül yargılamalarında makbuzla, tamamen gönüllü olarak bağış yapanlara, vermezsem başıma bir şey gelir korkusu taşıdınız mı, sorusu sorulmuş, evet diyenlerden alınan paralar gasp sayılmıştır. Şimdi de havuza yapılan bağışların aynı korkuyla yapıldığına şüphe yok. Tek adam rejimine boyun eğmeyenler devlet gücü kullanılarak bütün servetini kaybedecek noktaya getiriliyor. Haraç vermeyenler iş alamıyor, hak edişlerini tahsil edemiyor, devletin tüm cezalandırma mekanizmaları üzerine salınıyor. Bu şekilde alınan paraya bağış denebilir mi? 12 Eylül referandumunda Türk toplumu vesayetin kaldırılması,bütün kurumların kendi mecrasında kalması için oy kullandı. Bugün anlaşılıyor ki, İktidarın tek derdi gücü ele geçirerek kendi hegemonyasını sağlama almakmış. Bu tıpkı açım diye dilenciye verdiğiniz sadakayla şarap alınıp içilmesine benziyor. Güç ele geçirilir geçirilmez yasaları uygulamakla görevli olanlar yasa kanun tanımadıklarını ilan etmeye başladılar. Bir İçişleri bakanının Anayasayı tanımıyorum ifadesinden daha vahim bir ifade olabilir mi? Yasaların rafa kaldırıldığı bir yerde, keyfilik ve orman kanunları işlemeye başlar. Kimse yarınından emin olamaz. Devlet hukuksuzluğun kaynağı olur.2010 referandumundan beri, adım adım yapılan budur. Türkiye olmayan bir anayasa ile yönetiliyor, olmayan kanunlarla hüküm veriliyor, olmayan bir başkanlık sistemi de facto uygulanıyor. Kağıt üzerinde başka bir hukuk, tatbikatta başka bir hukuk var. Bu, ülkenin idam sephasına çıkarılmasından başka bir şey değildir. Ne Türkiye böyle devam edebilir, ne de gücü elinde bulunduranlar böyle devam edebilirler. Bunun sonu kaostur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi