
İSLAMSIZ İSLAMCILIK
Her medeniyetin merkezinde bir din vardır. Renkler,şekiller,zarflar değişse de öz aynı olduğu müddetçe –ortak paydalar- etrafında buluşmak mümkündür. Bütün mesele, eşya ve olaylara bakarken, o özün perspektifinden bakabilmektir. Toplumları ayıran da birleştiren de, merkeze alınan değerlerdir. Bütün öteki ayrıntılar, bu değerler yumağı ile bir kök ve dal münasebetine benzer bir ilişki içindedirler. Cüz külden haber verir derler ama bunu anlayabilmek için eşyanın hakikatine bakan bir zihin çabasına ihtiyaç vardır. Aksi takdirde dallarla kök arasında münasebet kuramazsınız.
İslamcılık kainata İslam’ın menşurundan bakma iddiası taşır. Eşya ve olaylara bakarken dalları değil, onun üzerinde yükseldiği kökü gördüğünü iddia eder. Böyle bir bakış tarzı aynı kökten neşet eden dalların farklılığına bakmaz,esası görür, bütün sosyal reçetelerini bu esas üzerinden temellendirir. Bir başka ifadeyle, İslamcılık topluma bakarken etnik,kültürel farkları görmez,arka plandaki merkezi görür. Etnik veya kültürel sivrilikleri İslam kardeşliği üzerinden etkisizleştirir.
İslamcılığın iddiası budur ama pratiklerine bakıldığında tam aksi bir bakış tarzına sahip olduğu, köke değil dallara baktığı, ortak değerler yerine farklılıklara takılıp kaldığı görülür. Bunu en çok Kürt meselesinin tartışılmasında,çözüm arayışlarında görmek mümkündür. Türkiye İslamcılığı bu tip problemlerde hep etnik farklara takılıp kalmıştır.İslam etnik,kültürel farkları ikinci plana iterken, onlar her fırsatta etnik farkların altını çizmiş, neredeyse onu esasın yerine ikame etmişlerdir. Kürtler,Türkmenler, Lazlar,Çerkezler, Zazalar diye başlayan nutukların tamamı, farkları ortak değerlerin önüne alan bir anlam taşır. Müslümanlık bu farkları geriye iten bir hüviyete sahipken, İslamcılar tarafından öne alan bir hüviyete bürünür. İslam’ın belirleyiciliğinin yerini farkların,renklerin,şekillerin belirleyiciliği alır. Kabuk özün yerine geçer.
Birkaç yıldır gündemin bir numaralı meselesi olan çözüm sürecine bakıldığında bu gerçeği görmek mümkündür. Türkiye'de iki grup, Kürt sorununa etnik açıdan yaklaşır; siyasal İslamcılarla,etnik ayrılıkçılar.. Ne kadar aksini söylerlerse söylesinler mantıkları aynıdır.Üzerinde yürünülen zemin asla –ortak değerler-olmamıştır. Farklılıkları öne alarak yürütülen bir zemindir. PKK ile bu kadar rahat bir araya gelmelerinin nedeni de budur.. . Taraflar yola çıkarken biz Müslümanız zemininden ziyade,biz farklıyız argümanından yola çıkmışlardır. Böyle olunca da –ortak paydalarda- buluşabilme imkanı ortadan kalkmış, süreç ilerledikçe toplumlar arasındaki mesafe büyümüştür.Apo'yu merkez alan bir politikanın neresi İslamidir?
İslami bir zemine dayanmadan yapılan İslamcılığın sonu, farklılaşma ve ayrışmadır. Bu tip İslamcılık, değerlerin İslamcılığı değil, bir nevi şablonculuk, şekilcilik ve manası sağılmış içi boş bir Müslümanlıktır. Kamil manada Müslüman olmadan İslamcı olma garabetidir. Çözüm sürecinin İslam gibi ortak bir değerler manzumesi dururken hep farklar üzerinden yürütülmesinin sebebi budur. Hem İslam deyip hem de etnik farklara takılmak, İslamsız İslamcılığın tabii bir sonucudur. Ülkeye maliyeti ise hesap edilmeyecek kadar büyüktür. Bu bakış sayesinde İslam kardeşliği yerini, farklılaştırılarak birbirinden uzaklaştırılmış, etnik farkların belirlediği iki topluma bırakmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.