Kaşıkçı Neden Türkiye’de Öldürüldü

Bir insanın, bir canın öldürülmesi söz konusu olmasına rağmen: pek çok ülke ve insan işin siyasi ve ekonomik boyutuyla ilgileniyor ki bu, insanlık adına utanç vericidir.

Önemli olan bir insanın hayatı mı yoksa satacağımız silah karşılığı alacağımız dolarlar mı?

Gazeteci H. Mahalli, bütün İslami terör örgütlerinin arkasında Suudi Arabistan ve Suud ailesinin olduğunu; El Nusra’dan el Kaide’ye kadar bütün terör örgütlerinin eylemlerinde Suud ailesinin parmağı olduğunu söylemekte ve ekliyor, “Aslında Suud ailesi çok karmaşık ve içlerinde de çekişmekteler. Çünkü en az 4000-5000 veliaht bulunmakta. Suud’ların ilk dedeleri bile 30 kadınla evliydi” diyor.

Madem C. Kaşıkçı arbedede ölmüştü de ölüm haberi neden bugüne kadar beklendi?

Öyle görünüyor ki Suud krallığı, Cemal Kaşıkçıyı öldürmeyi planlamış ve listeye almış. Cemal Kaşıkçı’nın evlenme belgeleri Suudi Arabistan’da verilebileceği halde neden Türkiye’ye yönlendirilmişti?

Bu konuda Batı basınında oldukça çarpıcı görüş ve iddialar var. Batı Basınının bu konudaki iddiaları özetle şöyle: “Türkiye ekonomik duraklamada, paraya ihtiyaçları var. Bu işi Türkiye’de yapar ve bir miktar da para veririz ve işi örtbas yaparız, biraz Dolar’da ABD’ye vererek sustururuz.” Şeklinde olduğu söylenmekte!..

Cumhurbaşkanı baş danışmanı İlnur Çevik’in, “Türkiye bu işi fazla deşelemiyor. Türkiye kıymetini bilene iyi bir dost” yazısından da bu iddiaların gerçek olabileceği sonucu çıkmakta.

Bu iddialar doğru ise Türkiye, neden böyle bir yolu benimsemekte?

Zaten var olduğu söylenen ses bandında geçen: Başkonsolosun, “Bu işi başka yerde yapın benim başımı belaya sokacaksınız” ikazına ölüm timinin, “Eğer Arabistan’a dönünce yaşamak istiyorsan sus” karşılığından da C. Kaşıkçı’nın öldüğü anlaşılmıştı.

Bir yumruk darbesiyle ölen Cemal Kaşıkçı’nın ölüsü nerede ve ne şekilde nereye taşındı?

Madem o gün ölmüştü de neden bugüne kadar öldüğü açıklanmadı? Neden 19 Ekim gece yarısı açıklanma ihtiyacı duyuldu?

Böyle bir ölümün böyle onur kırıcı iddialarla, Türkiye’de yapılması, üzerinde durulması gereken önemli bir olaydır diye düşünmekteyim.

Başkonsolosun apar topar ülkesine kaçmasına neden ses çıkarılmadı, neden ifadesinin alınması yoluna gidilmedi?

Deniliyor ki, “Efendim diplomatik dokunulmazlığı vardı. Onun için dokunamadık.”

Hukukçularda, Viyana antlaşmasının/sözleşmesinin 41. Maddesini hatırlatarak, “Cinayet şüphelisi olması dokunulmazlık zırhını gerektirmez” demekteler.

Sn. Erdoğan ve hükümet yetkililerinin, “İşi sonuna kadar araştıracağız ve sonucu da dünya kamuoyu ile paylaşacağız” açıklaması; Türkiye’nin bu işi, enine boyuna araştıracağının garantisi olarak görülmektedir.

Sonuç:

Yoksa İlnur Çevik çok mu haklı?

Esen kalınız. Nazım PEKER

Not: Yazı 20.Ekim 2018 saat: 08.00 de yazıldı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nazım Peker Arşivi

Mucize kekik nedir?

08 Ağustos 2025 Cuma 03:35

Biz neyle eller neyle uğraşıyor

05 Ağustos 2025 Salı 01:30

Zeytinliklere kıymayın

02 Ağustos 2025 Cumartesi 22:13

Terörsüz Türkiye komisyonu ve CHP

30 Temmuz 2025 Çarşamba 11:17

Komisyon neden isteniyor

28 Temmuz 2025 Pazartesi 20:41

Neden yanıyoruz

28 Temmuz 2025 Pazartesi 00:34

Orman yangınları üzerine

25 Temmuz 2025 Cuma 14:43

Ülkede Kürt değil Türk sorunu var

23 Temmuz 2025 Çarşamba 14:37

Suriye’nin şeriatçı lideri Colani

21 Temmuz 2025 Pazartesi 12:29

Eğitimde batı bizi örnek alıyormuş

19 Temmuz 2025 Cumartesi 21:06