Özcan Pehlivanoğlu

Özcan Pehlivanoğlu

Manipülasyon...

"Hatırlatmalara devam ediyoruz...sizce bir fark ya da değişen bir şey var mı? Halbuki bu bir kader değil... Değiştirebiliriz!"

Türkiye’de her saat başı bir yazı yazsanız yine de hepimize yetecek kadar malzeme var. Onun için bazen kendi kendime dert ediniyorum; “Şunu da yazamadım, bunu da yazamadım” diye... Bugünde sizlerle paylaşmak istediğim konu: manipülasyon.

İnsanlarımız bu coğrafyada yüzyıllardır bir manipülasyona tabii tutuluyor. Manipülasyon; kelime anlamı itibarı ile insanların “Kendi bilgileri dışında veya istemedikleri halde etkileme veya yönlendirme işlemine tabi tutulmak” olarak tarif edilebilir.

Manipülasyon olmayan bir şeyi varmış gibi göstererek yanlış haberler ve söylentilerle, gerçek olmayan işlemlerle; sosyal, siyasal, ekonomik rant elde etmek için de kullanılan bir olgudur.

Örneğin Türkiye’yi; Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları kurmuştur. Atatürk öncesi; ulusal ve uluslararası konjonktürü bilmezseniz, size Atatürk’ün yaptıkları bir şey ifade etmeyebilir. Ondan sonra gider “80 sene ne yapıldı ki; şu son 10 yıllık AKP iktidarında yapılanlara bak” diyebilirsiniz. Eğer böyle yaparsanız ya manipüle etmiş ya da manipüle edilen olarak kullanılmış olursunuz.

Bir iktidar, günlük yaşamı döndürebilmek adına bile bir şeyler yapmak zorundadır. Ancak bugün yapılabilenlerin hangi temel üzerine yürüdüğünü de doğru sonuçlara ulaşmak bakımından bilmek gereklidir.

Ülkemiz üzerinde dün adına emperyalist dediğimiz bugün de küreselci adını taktığımız güçlerin büyük bir rekabet savaşı vardır. Bu güçlerin aralarında anlaştıkları gün “hapı yuttuğumuzun resmi” olacaktır. Acaba “Gezi Olayları”nda bu güçlerin ve yerli işbirlikçilerinin, Türkiye Cumhuriyeti devletine ve Türk Milletine karşı, bizim henüz bilmediğimiz bir anlaşması var mı? Ve varsa iyiniyetli insanlarımız manipüle edilerek bu olaylarda kullanıldı mı?

ABD’nin 1919 yılında Türkiye’de “Yüksek Komiser” olarak görevlendirdiği Amiral Bristol, ABD’ye gönderdiği 08 Eylül 1920 tarihli telgrafta “Yunan kuvvetlerinin, Anadolu’daki Türk Milliyetçilerine karşı sonuç alıcı eyleme girişmesine, Fransız ve İtalyanlar etkin biçimde karşı çıkıyorlar. Öyle görülüyor ki; Fransız ve İtalyanlar siyasal ve ekonomik nedenlerle Kemal akımının tümden ortadan kalkmasını istemiyorlar” diyor. Görüyorsunuz İngiliz güdümlü Yunan politikalarına karşı Fransız ve İtalyanların aldığı tavır, bizi rahatlatıyor!

Bugün herkesin dilinde bir “bende milliyetçiyim” sözü var. Bunları söyleyenlerin çoğu da tarikatçı ve cemaatçi. Çünkü milliyetçilik yükselen bir trend. Bunu düşürmek için manipülasyona ihtiyaç var. Onlara sokakta öyle konuşun diye telkinde bulunuluyor. Ama bu “bende milliyetçiyim” diyenlerin hepsi, Atilla İlhan’ın tabiri ile bir “Türk Milliyetçisi” olan Atatürk’e karşılar... Hatta onu Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran bir “ayyaş” olarak niteliyorlar. Bu ne perhiz ne lahana turşusudur. Bu olsa olsa samimi halkı manipüle etmektir.

Türk Milletini 36 parçaya bölen, ihanetle müzakereye oturan, milli ve manevi değerlere saldıran, halkına eziyet eden, zengini daha zengin fakiri daha fakirleştiren, toplumu İnançlı – İnançsız diye ayıran (şimdi de düşman ceza hukuku var diye konuşuyoruz) bir anlayışı; Ay – yıldızlı bayraklarla karşılamakta bir manipülasyondur.

Kanaatimce halk hem iktidar yönünden hem de dış güçler ve onların yerli işbirlikçileri tarafından bir çıkmaza itilmiştir.

Peki niye manipüle oluyoruz? Onu da Nihal Atsız’a söyletelim “Edebiyat, tarih, coğrafya dersleri okutmakla, güdülen gayelerden birisi de gençlere millet ve yurt sevgisi aşılamaktır. Bu işin hiç yalan söylemeden, gerçekleri değiştirmeden yapılması gerekir. Çünkü yalancılık üzerine kurulmuş yurtseverlik olamayacağı gibi, gerçeklerin değiştirilmesinden de hiçbir erdem doğmaz”.

Evet! At izinin it izine karıştığı bu günlerde ( o günler hep devam ediyor) yine her şey manipüle edilerek, Türk Milletinin hakimiyeti elde etmesinin önüne geçilmeye çalışılıyor.

Bu manipülasyonlar; hangi ad ve nam altında yapılıyorsa yapılsın, amaç budur. Bunu anlamak için bütün gözlerin açık ve akılların uyanık olmasına ihtiyaç var.

Bilmem anlatabildim mi?

07 Haziran 2013 / İstanbul

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Özcan Pehlivanoğlu Arşivi

11 Haziran...

09 Haziran 2025 Pazartesi 01:03

Eylemsiz söylem neye yarar?

02 Haziran 2025 Pazartesi 18:05

Ey Türkler!

30 Mayıs 2025 Cuma 09:50

Türk gençliği farkında mı?

19 Mayıs 2025 Pazartesi 09:32

Türk milletine manifestomdur!

13 Mayıs 2025 Salı 10:41

Bölündük biz...

08 Mayıs 2025 Perşembe 21:59