
MECLİS VE PYD
BDP, PYD eş başkanını Türkiye büyük millet meclisinde ağırladı.KCK’lı milletvekillerinden sonra PYD’nin meclis çatısı altına getirilmesi BDP açısından stratejik bir anlam taşıyor. Bir taraftan PYD’yi meşrulaştırırken bir taraftan da meçlisin güvenirliğini iyice tartışılır hale getiriyor. Daha önemlisi, PKK karşıtlarına,ülke bütünlüğü yönünde hassasiyeti olanlara karşı bir moral saldırı yapmış oluyor.
Bu tür teşebbüslerin başka bazı hedefleri de var; Türk toplumu muhtemel bazı siyasi gelişmelere şimdiden alıştırılıyor.PYD eş başkanının mecliste alkışlarla karşılanması ile Apo’nun mecliste alkışlanması veya karşılanması arasında hiç bir fark yok.
PYD,PKK’nın suriye kolu. Aynı çizgide mücadele veren Marksist bir örgüt. Maalesef kimsenin bizi nereye götürdüğünü anlamadığı Suriye politikasının sonuçlarından biri PYD devletidir. Davutoğlu hala büyük politikalardan, hayali hedeflerden söz ediyor. Büyük söz söyleyip, küçük iş yapmak bizim diplomatik geleneklerimizden biri. Bu defa ortada iş ,miş yok, tam bir fiyasko var.
Son bir yılda PKK tarihinin hiçbir döneminde kazanmadığı moral motivasyonu kazandı.Kitlesi açısından sembolik değeri olan kişileri meclise taşıyarak tabanının heyecan dozunu yüksek tutmaya çalışıyor.Bu moral saldırı ile karşısında olanların dirençlerini kırarak önündeki psikolojik engelleri bir,bir temizliyor.
Parti taassubuyla haplananlar hala gidişatı görmemekte ısrar ediyorlar. Merkezi otorite zayıfladıkça etnik taleplerin baskısı artacak, belki de geçmişi aratan çatışmalar kaçınılmaz hale gelecektir. Etnik ve ayrılıkçı hareketler en büyük sıçramaları hep kaos ve istikrarsız dönemlerde yapmışlardır. Bunun tarihte bir çok örnekleri vardır: İçeride Kabakçı gailesi ile uğraşan Osmanlı,Eflak Boğdanı işgal eden Ruslarla’da savaşa girince Babanzade Abdurrahman paşa isyanıyla karşı karşıya kalmıştır.
Sırp isyanı ile mücadele ettiği dönemde, Babanzade Ahmet Paşa isyanı ile karşılaşmıştır.
Kavalalı isyanının devam ettiği yıllarda fırsattan istifade ederek Revandüz hakimi Kör Mehmet Paşa isyan etmiştir.
Rusya’ya karşı kaybedilen ve tarihe 93 felaketi olarak geçen savaş döneminde Şeyh Ubeydullah isyanı olmuştur. Örnekleri çoğaltmak mümkündür, devletin zayıf düştüğü veya gücünü bir savaşa teksif ettiği dönemlerde hep bir iç gaile ile karşı karşıya kalmıştır.Merkezi yönetim güçlü olduğu zaman, hainliklerini yutmak zorunda kalanlar, konjüktör müsait olur olmaz kalplerinde gizlediklerini kusmuşlardır.
Son birkaç yıldır, aynı zayıf, güçsüz,moral motivasyonunu kaybetmiş devlet görüntüsü yeniden veriliyor. Filistine,Mısıra gösterdiği dikkatin onda birini Hakkari’ye Yüksekova’ya göstermeyen, başını kuma gömdükçe problemin sağalacağını sanan bir zihniyet sergileniyor. Adeta, terör örgütlerine isyan ve toplu kalkışmaya uygun psikolojik bir konjüktör sunulmaktadır.Daha kötüsü, toplumun bütün bu tacizlere karşı koymak için bağlandığı müesseselere güveni nin bilinçli bir şekilde tahrip edilmesidir. Atatürk milli mücadeleyi kendisinin ve meclisin itibarı ile yürütmüştü. Bugün toplumun güven duyacağı bütün kişi ve kurumlar kirletilmiştir.Paralel devlet (veya meleklerin cinsiyeti) tartışmaları arasında milli varlığımıza yönelik saldırı sistemli bir şekilde perdeleniyor.Bu şekilde devam edilmesi demek,Allah korusun Türkiye’nin Suriyeleşmesi demektir.Örgüt isyan hazırlıkları yaparken, iktidar olup bitenleri görmemekte ısrar ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.