Nereye kadar sabır

Sn. Erdoğan: “Sabit gelirlilerle fakirlerin durumunu biliyoruz. Çoğu gitti azı kaldı. Bize güvenin ve biraz daha sabır.” Diyerek sanırım bir 23 yıl daha sabretmemizi istiyor.

Ekonomi yönetimine: “Açız” diye sokakta bağıranları görmelerini, duymalarını önerip, onların şartlarında bir on gün yaşamalarını salık veririm. Bakalım sabırla nereye kadar gidiliyor.

Her fırsatta “bizden önce şu mu vardı, bu mu vardı” diye geçmişi kötüleyen ve asla ekonomik sıkıntıdan sorumluluk almayanlara ve gerekiyorsa boykot edin diyen:

Bayanlar, beyler! Sizden önce:

Emekli maaşı alanlar, yağı 10 kg'lık tenekeyle, şekeri, soğanı, patatesi çuvalla, mercimeği, fasulyeyi torbalarla alırdı.

Bir tane yetmez belki deyip karpuz, iki tane alınırdı.

Kahvelerde kuytulara saklanılmaz, çay benden diye herkese söylenirdi.

Bayramlarda torunlardan kaçınılmaz, baş köşeye kurulur, eller öptürülür bayram harçlıkları coşkuyla verilirdi.

Elli, yüz liralık değil, depolar mutlaka taşana kadar doldurulurdu.

Kasapa uzaktan bakılmaz kıyma, gramla değil kiloyla alınırdı.

Etin kokusuna hasret kalınmaz, ayda bir kez biftek ya da kuşbaşı yenirdi.

Pazarlar korkarak dolaşılmaz; mevsim sebzeleri en az birer kilo alınır, pazar arabası silme doldurulurdu.

Su faturasından korkulmaz, bahçe sulanırdı, halılar evde yıkanırdı, günlük banyo yapılırdı, bulaşıklar korkmadan yıkanırdı.

Kır gezmesinden korkulmaz, ayda bir kez piknikte et-sucuk mangal yapılırdı.

Haftanın bir ya da iki günü konuk ağırlanırdı yemekli.

Kiralar cep yakmazdı, kolaylıkla ev bulunurdu.

Her yıl mutlaka memlekete gidilir, akrabalar hediyelerle sevindirilirdi.

Zaman zaman bir çorbacıya ya da kebapçıya gidilirdi korkmadan.

Çocuklara, okul malzemeleri heyecanla ve en iyisi alınırdı.

Bayramlardan korkulmazdı, her bayram bayramlık alınır çocuklar sevindirilirdi.

Emekli olunca nasıl geçineceğim endişesi yaşanmazdı, emekli parasıyla ev alınırdı, oğlan, kız evlendirilirdi şanla.

Köşeye atılan biraz birikimle araba alınırdı.

Sıra da kuyrukta olsa, hastalanınca sıra bulunur muayene olunurdu.

Muayene katkı payı parası ödenmez, istediğin ilaç bulunurdu, ilaca para verilmezdi. Kimse eczane eczane ilaç aramazdı.

Sn. Erdoğan ve ekonomi ekibi, gerçi Sn. Erdoğan: “Ekonominin sorumlusu benim ben!” diyor ama, yine de söylemek istiyorum, nereye kadar sabır edilecek, gün, ay, yıl verse de o güne kadar ölmemeye çalışsak. Ucu açık geniş zamanlı bir temenni. Göle su gelecek deniyor ama kurbağanın gözleri susuzluktan patlayacak.

“Komşusu aç iken tok yatan, bizden değildir.” Hz. Muhammed.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nazım Peker Arşivi

Ümit Özdağ’ın tahliyesi üzerine

22 Haziran 2025 Pazar 17:46

Amaç çok dilli bir anayasa mı?

15 Haziran 2025 Pazar 13:07

Mülakat ya da sözlü sınav

12 Haziran 2025 Perşembe 17:48

Kim daha rahat uyuyor

10 Haziran 2025 Salı 00:58

Terörsüz Türkiye söylemi

09 Haziran 2025 Pazartesi 01:08

Sırat köprüsü nedir, var mıdır?

04 Haziran 2025 Çarşamba 13:18

Gıdım gıdım Kur’ansızlığa

31 Mayıs 2025 Cumartesi 08:12

BOP planı tıkır tıkır işliyor

29 Mayıs 2025 Perşembe 11:34