
NEVRUZ VE SİYASİ KÖRLÜK.
NEVRUZ VE SİYASİ KÖRLÜK.
Başbakan’ın günahlarını örtmek için gösterilen gayretin milyonda biri, ülkenin gediklerini kapatmak için gösterilmiyor.
Dün yeni bir nevruz kutlandı.Diyarbakır’a çevre illerden taşınan kalabalıklara Apo’nun mektubu okundu.Cemil Bayık Kandil’den görüntülü olarak, “müzakereye yasal çerçeve isteyerek aksi takdirde ülkenin bölüneceğini” söyledi.
Bu yıl Nevruz’un baş sloganı Özgür, Bağımsız Kürdistan’dı. Açılış da istiklal marşı ile değil, bir zamanlar Mahabat Kürt Cumhuriyetinin(İran’da kurulup toplam 11 ay yaşamıştır) marşı olan ey rakip ile yapıldı. Yani Nevruz bir ayrıştırma,farklılaştırma,ayrı bir siyasi kimlik oluşturma aracı haline getirildi.
Dünkü manzaraya bakıp, bu sürecin daha hala barış süreci olduğuna inananlar var mıdır, bilmiyorum. Ama bir buçuk yıldır PKK devletine giden yolları açmak için her türlü kanunsuzluk yapılıyor. Kırmızı bültenle aranan, binlerce insanın katili bir terörist , yasaları hiçe saymanın bir göstergesi olarak görüntülü olarak konuşturuluyor. Konuşmacıların çıktığı platforma herkes okusun diye bağımsız Kürdistan dövizi asılıyor. Türkiye, Başbakanın paçasını kurtarmak için paralel devlet safsatasıyla uğraşırken, Diyarbakır’da herkesin gözleri önünde bizzat iktidarın kılavuzluğunda ayrı bir devletin tohumları atılıyor.
Bu proje kesinlikle bir barış projesi değil. PKK bağıra, bağıra bağımsız bir devlet istiyor. Bu ülkenin bayrağını,marşını, kısacası hiçbir değerini paylaşmadığını açık,açık söylüyor.Milliyetsiz bir kadro ile muhatap olmanın bütün avantajlarını kullanıyor.Ayrı bir bayrak, bağımsız bir devlet,ayrı bir vatan istemenin neresi barıştır?
İktidar bile, bile Türkiye’yi bölünmenin eşiğine getirmiştir. Erdoğan,Atalay, Fidan üçlüsünün projesi –terörün-kendisinden çok daha büyük bir maliyeti Türkiye’nin önüne getirmiştir.Terör mücadelesi başarıyla devam ederken birden bire savaş kaybetmiş ülkeler gibi PKK’nın şartlarında masaya oturulmuştur. Beşir Atalay’ın daha önce KCK operasyonlarını engellemek, Habur sürecinde savcıları teröristlerin ayağına göndermek için nasıl çaba harcadığı biliniyor. Sonunda amacına ulaşmış, ülkeyi bir büyük badirenin eşiğine getirmiştir.
Dünyanın hiçbir problemi çözümsüz değildir.Demokratik bir ülkede toprak talebini içinde barındıran hiçbir talep dinlenmez. İnsan ve azınlık haklarıyla ilgili tüm uluslararası sözleşmelerde, bu hakların milli bütünlük ve egemenliği tehlikeye atacak şekilde kullanılamayacağı belirtilmiştir. Kullanıldığı takdirde sözleşmelere taraf olan ülkelere dregasyon hakkı yani sözleşme hükümlerini askıya alma hakkı tanınmıştır.
Bölge AKP’nin milliyetsiz siyasetleri yüzünden uzun zamandır PKK propagandasına açık hale getirilmiştir. Tek taraflı telkin ve ajitasyonlar yüzünden farklı politikalar ortaya çıkamamış, insanlar gittikçe tek tip düşünmeyi benimser hale gelmiştir. PKK/BDP ihaneti gücünü bölgede farklı politikalara hayat hakkı tanımamaktan ve insan haklarını amacı dışında kullanmaktan almaktadır.Gürültüsü gücünden fazla olan bu hareketi etkisiz hale getirmek zor değildir. Etnik kimlikler değişebilir kimliklerdir.Eğitim ve ikna, günümüzün en önemli silahlarıdır.İktidar bu gücü tamamen karşı tarafa bırakmıştır.Bir taraf milliyetsizliği dinin bir gereği sanıp,hiçbir milli kimlik iddiasında bulunmazken öteki taraf bu boşluğu kendi kimlik iddialarıyla doldurmuştur.Telkin ve yönlendirme cihazlarını iyi kullanan,ayrımcılık yapmayan,yasaları doğru uygulayan milli bir iktidar, bugünkü ayrıştırma sürecini tersine çevirebilir. Bütün mesele, buna ehil bir kadronun iş başına gelmesidir. Geçen her dakika ülkenin aleyhine işlemektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.