O KADAR ÇİRKİNLİĞİ UNUTACAK MIYIZ?

Başbakan,17 Aralık’ta ortaya çıkan kirli ilişkilerin kendisini alıp götürmesinden kurtulabilmek için bir paralel devlet masalına sarıldı.

Her konuşmasında cemaat üzerinden bir paralel devlet öcüsü oluşturmaya çalışıyor. Savunmakta zorlandığı her yanlışı cemaate mal ederek tepkileri üzerinden atmak istiyor.

Muhalfarz diyelim ki cemaatin içinden birkaç kişi suça karışmış, bu neyi değiştirecek? O ses kayıtlarını, o ayakkabı kutularını, üç kuruş dünyalık için Zerrab’ın önüne yatmak için birbiriyle yarış eden bakanları nasıl unutacağız? Ya Başbakan’ın oğlu Bilal ile konuşurken suçüstü yakalanmış insanların psikolojisiyle titreyen,Zekeriya Öz’den medet uman sesini. Bunların hepsini yok mu sayacağız?

Son birkaç yılda Türkiye sistemli bir şekilde soyulmuştur.Rüşvet yoluyla tırtıklanan paranın 28 Şubat’ta içi boşaltılan bankalardan götürülen paranın birkaç katı olduğu tahmin ediliyor.Bir de bu paranın yatırıma,ülke menfaatlerine dönüştürüldüğünü düşünün,üç beş kişinin cebine akan parayla bambaşka bir Türkiye inşa edilebilirdi.

Hırsızlık bir karakter zaafıdır, dini, meşrebi yoktur. Her toplumdan, her sosyal kategoriden hırsı ilkelerini aşmış insanlar çıkabilir.Büyük davalar biraz da böyle tipler yüzünden kirletilerek, itibarsız hale getirilir.Bütün bunların sebebi iddialarımızla inançlarımızın aynı güçte olmayışıdır.İddia etmekle onun icaplarını yerine getirmek aynı şey değildir.İslam ruh dünyamızda tüm iddialarımızdan daha  güçlü bir konumda olmadıkça hayatımızı İslam değil, ondan daha güçlü olan eğilimlerimiz belirler.Bunun bir adı da bağlılık anlamında çok dinliliktir. Hayatınızı ne ve neler belirliyorsa dininiz de odur.

Yazık ki Müslümanlar olarak çok dinliyiz.İlişkilerimizi bazen dinimiz bazen hırslarımız bazen menfaatlerimiz bazen parti veya içinde bulunduğumuz toplumsal kategori belirliyor.Dinle beraber hayatımızı belirleyen bir çok başka unsur var. Öyle olmasa bugün bazıları miting meydanlarında kendilerini alkışlayacak tek bir kişi bulamazdı.

Müslüman hırsızlığı alkışlamaz, rüşveti görmezden gelmez,yalana, dolana itibar etmez,dinini diyanetini aşağılayanı mensubiyetine bakarak değerlendirmez,yüzünü hep Peygamberin gösterdiği ufka doğru çevirir.Oraya, ona doğru  yürür.Allah’ın davasını hiçbir fert veya gurup için görmezden gelme gafletine düşmez.Memleketinin, milletinin menfaatlerini her şeyin üstünde tutar.17 Aralık’tan beri bunun tam dışında bir dindarlık anlayışına tanık oluyoruz.Siyaset işte bunun için istismar ediyor.Denetleyen,gözetleyen,tefrik eden,süzen dava ahlakını yitirdik. Hepimizi önündekinin peşinden giden koyun sürülerine çevirdiler.Kalbimize üflenen Muhammedi güzelliklerin yerine kulağımıza fısıldanan propagandalara rağbet ediyoruz.Kulağımız kalbimizin sesini duymuyor.Dinin dindarlığının yerini başka tür dindarlıklar aldı, partilerin, liderlerin dindarıyız artık. Onun için birkaç yılda bir duvarlara çarpıp,paramparça oluyoruz.İstikameti doğru olmayanların yolu uçurumlara çıkar. Yine öyle bir yolda yürüyoruz, umarım İlahi bir el bizi kendimize getirirde içine düştüğümüz bu bataklıktan kurtuluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi