SAHTE BARIŞ ÇAĞRILARI

 Pkk terör eylemlerine döndüğünden beri bazı çevreler belli periyotlarla barış çağrısı yapıyorlar. Çağrılar da muhatap belirtilmediği için devletle PKK aynı statüde değerlendirilmiş oluyor.

Barışı,huzuru,kardeşliği istemek elbette doğru bir tavır. Bir meseleyi güzellikle çözmek mümkünken kanla,göz yaşıyla çözmeye çalışmak aslında yeni sorunların tohumunu atmaya yarar. Birkaç yıl sonra yeni problemlerle karşı karşıya kalırsınız.

Ancak barış çağrılarının gerçek amacının bu olduğunu söylemek fazla iyimserlik olur. Bir defa devletle bir terör örgütü aynı statüye sokulmaz. Devlet hukuk zemininde olan, terör örgütü ise legal alanın dışında olandır.Bütün siyasal teorilerde zor kullanma hakkı devlete aittir. Hal böyleyken muhatap belirtmeden yapılan çağrılar bir çok bakımdan mahsurlarla doludur.Birincisi devletle bir terör örgütünü eşitlediği için. İkincisi ise aslında barış amacından çok –örgütü- kollama amacı taşıdığındandır. Ortaya yapılan barış çağrılarının çoğunun örtülü hedefi devlettir. Çağrı devlete yapılmakta ancak bu açıkça ifade edilmeyerek çağrının daha etkili olması amaçlanmaktadır. Asıl maksat ise barıştan çok barış perdesi altında örgütü devletin pençesinden kurtarmaktır. Son on on beş yıldır yapılan barış çağrılarının tamamı örgütün köşeye sıkıştığı döneme rastlaması boşuna değildir. Devlet her devlet olduğunu hatırladığında araya birileri girerek barış,demokrasi,insan hakları perdesi altında elini kolunu bağlamakta,örgütü güvenlik güçlerinin elinden almaktadır. Barış çağrılarının bir anlam ifade edebilmesi için gerçek muhataba yapılması şarttır. Muhatap ise legal alanda olan, vatandaşlarının can ve mal güvenliklerini sağlamakla görevli olan devlet değil, illegal alanda olan terör örgütüdür. Onun için barış isteyenin önce terör örgütüne dönüp silahını bırak ve bu ülkeden defol demesi gerekir. Bunu diyemeyen bir çağrı –PKK’yı- devletin elinden kurtarma amacı taşır.

Bu tip çağrıların öne çıkarılmasının mahsurlarından biri de terörle mücadele eden personelin moral motivasyonlarına etkisidir. Oluk oluk kan akarken örgütü kurtarma çağrılarına aracılık etmek habercilik değil,askerin polisin mücadele azmini kırmaktır. Hiçbir haber ülke ve milletin bütünlüğünden daha önemli ve öncelikli olamaz.Eskiye dönüleceği endişesini taşıyan bir asker rahat rahat mücadele edemez.Arkasına emniyetle bakamaz.

Bütün bu yakıcı gerçekler ortada iken maalesef ortada sorumlu bir yayıncılığın yapıldığını söylemek mümkün değil. Basın PKK’yi kurtarma gayretlerine aracılık ettikçe PKK’nın saldırganlığına katkıda bulunduğunu fark etmiyor.Düne kadar çözüm sürecinin ülkeye büyük maliyet yüklediğini söyleyenler bugün tamamen kör bir muhalefet taassubuyla çözüme dönülmesini savunuyor. Böyle olunca da zaman içinde terörle mücadele edenlerin kararlılığı kırılıyor tekrar başa dönülerek herşeye silbaştan başlanıyor.

İktidar 3 yıl gözünün önünde cereyan eden olayları siyasi mülahazalarla görmezden gelerek bugün ki durumun birinci dereceden sorumlusudur. Yarının sorumlusu olmamak için sırf iktidarı eleştirme uğruna dün yapılan yanlışa dönülmesini isteme hatasına düşülmemelidir.PKK tam uluslararası meşruiyet kazanacak bir noktaya gelmişken tekrar teröre dönerek ülkeyi yönetenlerin eline hatalarını telafi etme fırsatı vermiştir.Kör bir muhalefet uğruna bu fırsatta heba edilmemelidir. Barışa evet ama bunun yolu her ikiniz de silah bırakın demek değildir. PKK’nın silah bırakarak kayıtsız şartsız bu ülkeyi terk etmesidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi