Serpil Güleçyüz

Serpil Güleçyüz

Bu barış bu sefer gerçek bir barış olsun

Bir görüntü düştü tüm ekranlara.

Silahlar, bir kazanın içinde yakıldı…

Ve milyonlarca insan nefesini tuttu:

“Gerçekten bitti mi?”

“Yıllardır bu ülkenin üzerine çöken kara bulutlar aralandı mı?”

Terör, 40 yılı aşkın süredir bu ülkenin canını yaktı.

40 binden fazla insan hayatını kaybetti, 4 binden fazla köy boşaltıldı, milyonlarca kişi göç etmek zorunda kaldı.

Sadece canlar değil, gelecek de kaybedildi.

Terör kırsalda okulları kapattı, öğretmenleri tehdit etti, binlerce çocuğun eğitim hakkını ellerinden aldı.

Terör kuşağında büyüyen çocuklar hep bir "güvensizlik" hissiyle yaşadı.

Sokaklarda, kampüslerde, sınır boylarında…

Geleceklerini tedirginlik içinde kurmaya çalıştılar.

Bugün hâlâ bu ülkede, elinde oğlunun askere giderken çektirdiği fotoğrafla oturan anneler var.

Resme baka baka ağlayan babalar var.

Gelinliği giyemeden nişanlısını toprağa veren genç kadınlar var.

Baba diyerek mezar taşına sarılarak büyüyen çocuklar var.

Bugün silahlar bırakıldıysa, o silahlar binlerce insanın acısının gömülü olduğu topraklara basılarak bırakıldı.

O silahların öksüz bıraktığı binlerce evlat, o barış masasının ayakları altında hâlâ duruyor.

Bugün bir şehit annesi bana, büyük bir yüce gönüllülükle şöyle dedi:

Benim oğlum geri gelmeyecek… Ama başka anneler ağlamasın, bu ülkeye barış gelsin istiyorum.

Barış, sadece susan silahlar değildir.

Barış, geleceğe güvenle bakmak demektir.

Barış demek; güvenli yatırım ortamı, gelişen ekonomi, büyüyen üretim demektir.

Barışla birlikte eğitimin yaygınlaşması, bölgesel eşitsizliklerin azalması, beyin göçünün tersine dönmesi mümkündür.

Silahların sustuğu yerde insanlar konuşur.

Fikirler çatışır ama insanlar çatışmaz.

Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi adımlar, barış süreciyle birlikte toplumu daha katılımcı ve demokratik hale getirir.

Barış, aynı zamanda psikolojik bir iyileşme sürecidir.

Travmaların yerini umut alır.

Bir halkın yorgun yüreği, ilk defa huzuru tatmaya başlar.

Ama unutmayalım:

Barış sadece silahların bırakılması değildir.

Barış, aynı zamanda bir yüzleşmedir.

Şehit ailelerine, faili meçhullere, sürgünlere, yitip giden hayatlara dönüp bakmadan hiçbir barış kalıcı olmaz.

Bugün silahlar yandı.

Ama gerçek barış ne silahların yakılmasıyla ne de masada atılan imzayla biter.

Gerçek barış, evladını toprağa veren bir annenin, başka anneler ağlamasın diye onların evlatlarını korumaya çalışmasıdır.

Gerçek barış, öfkeyi susturmak, adaleti aramaktır.

Gerçek barış, şehit annelerinin sesi duyulmadan, acılarına dokunulmadan kurulamaz.

Çünkü onlar, bu topraklar için en büyük bedeli ödeyenlerdir.

Eğer silahı bırakanların samimiyeti, devletin kararlılığı ve halkın adalet duygusu birleşirse…

Bu ülkede çocuklar artık ölmez.

Savaş oyunu oynamak yerine sadece çocuk olurlar.

Bu sefer barış gerçek olsun.

Çünkü bu ülke, artık ağlamaktan yoruldu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serpil Güleçyüz Arşivi

Gazeteci olmak, cesaretin adı

13 Temmuz 2025 Pazar 02:49

Giden 12 canımızın ardından

08 Temmuz 2025 Salı 19:33

Haksızlığa Uğramak Mazeret Olabilir mi?

05 Temmuz 2025 Cumartesi 02:25

Eğitim mi? Cehalet mi?

12 Haziran 2025 Perşembe 02:38

Neden başarılı olamıyoruz?

26 Mayıs 2025 Pazartesi 09:23

Barışa evet, ya bizim acılarımız

14 Mayıs 2025 Çarşamba 10:14