SEÇİM MİLLİYETÇİLİĞİ...

 Erdoğan’ın birden bire milliyetçi bir söyleme başvurmasına şaşırmamak gerekir. Uzun süredir çözüm süreci ile ilgili tereddütlerin biriktirdiği bir milliyetçi hassasiyet vardı. Süleyman Şah utancı ile bu duyarlılık zirveye ulaştı. Bugün artık herkes onun, içinde ecdadın yattığı bir türbe değil, bir utanç abidesi olduğunu düşünüyor. Kaçışımızı, ricatımızı, vatan toprağını müdafaa edemeyişimizi sembolize eden bir türbe…

Bütün bu rahatsızlıkların siyasi tercihlere yansıması mukadderdi. Nitekim, yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında milliyetçi oyların AKP den kaçmaya başladığı, ciddi bir erime ihtimalinin söz konusu olduğu görülüyor. Mevcut seçim sisteminde iki puanlık bir kayıp bile, cismi ile mukayese edilmeyecek sonuçlar doğurabiliyor. AKP’nin yüzde 40’ın altında inmesi, –tek başına-iktidar olma imkanını kaybetmesi demek. Bunun da Cumhurbaşkanlığı dahil, çok çeşitli sonuçları olacak...

En başta, üç yıldır pembe yalanlarla sürdürülen çözüm süreci farklı bir mecraya girecek. Tek kazananı PKK olan süreç boyunca Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yaralarını aldı. Terör örgütü meşrulaştırıldı, bölge PKK’nın insafına terk edildi, asker örgüt karşısında itibarsızlaştırıldı, bölgede ikili bir otorite oluşturuldu,her Nevruz örgüt lideri halkla muhatap edilerek bölge halkının PKK’lılaşması teşvik edildi. Buna çözüm diyebilmek için ya kör ya da örgüt muhibbi olmak lazım. 

Diğer taraftan yolsuzluğun, hırsızlığın din perdesi altında meşrulaştırıldığı bir dönem yaşıyoruz. İktidarın fetva makamı, iktidarın devamı için her türlü yanlışa rahatlıkla fetva verebiliyor. ”Hırsızlık yapan kızım Fatma’da olsa cezasını çekecektir,” anlayışından, çaldıksa millet için çaldık noktasına gelindi. Bu, ahlaksızlığın dip noktasıdır, çünkü böyle bir anlayışı dini hükümleri göstererek ikna etme imkanı yoktur. Muhtemel bir iktidar değişikliği, bütün bu suç kategorisine giren işlerin hesabını soracaktır. Bu da Cumhurbaşkanlığı dahil bir çok makamın seçim sonuçlarından etkilenmesi anlamına geliyor.

İşte milliyetçi oylara dönük hamlelerin ardında bu endişeler yatıyor. Hesap verme korkusu şimdiden bir çok siyasetçiyi/bürokratı sarmış durumda. İktidarda kalmak için her yolu deneyeceklerine şüphe yok. Bunun için bir taraftan milliyetçi oyları AKP’de tutmak, diğer taraftan da milliyetçi oyların akacağı alanı bir çekim merkezi olmaktan çıkarmak gerekiyor. Yani ne pahasına olursa olsun bir milli ittifaka mani olmak. Muhalefeti mümkün olduğu kadar parçalı tutmak. Geçen seçim birkaç bin oy farkıyla alınan 20 civarında milletvekili var. Bir ittifak hiçbir işe yaramasa da bu 20 milletvekilinin en az üç de ikisinin karşı tarafa kaymasına neden olacak. Onun için önümüzdeki günlerde milliyetçilik dozu yüksek bir seçim kampanyasına tanık olacağız.

İktidarın zaafı artık mızrağın çuvala sığamaz hale gelmesi. Şırnak’ta,Hakkari’de PKK’nın bir kaç askeri falakaya yatırdığı, bazı memurların işe örgüt kıyafetiyle gidip-geldiği iddiaları ortada dolaşırken, milliyetçi bir söylem kimseyi ikna etmeye yetmez. Üstelik, geçen 13 yıl boyunca sadece iktidardakiler tecrübe kazanmadı, toplum da çok şey öğrendi. Artık herkes Erdoğan’ın şifrelerini biliyor, kimsenin seçim milliyetçiliğine itibar edeceğini sanmıyorum. Hele Kandil ile İmralı siyasetin tam ortasına çöreklenmişken…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi