SİYASET PAZARLAMASI,AKP-MHP

 Siyaset pazarlaması çok ciddi profosyonellik gerektiren bir iş. Her gün değişen eğilimler, ortaya çıkan yeni trend ve hassasiyetler yeni pazarlama ve sunum biçimlerini gerekli kılıyor. Toplumsal eğilimleri takip edemeyenler fikir ve düşüncelerini pazarlayamazlar.

Bu işi en iyi beceren parti AKP. Bugün hangi şehre giderseniz gidin şehir kapısında sizi AKP aday adaylarının boy boy resimleri karşılayacaktır. Dışarıdan gelen bir kişi bu afişlere bakarak Türkiye’de tek bir parti olduğu zehabına kapılabilir. O derece bir propaganda üstünlüğü var. Peki, AKP bunu nasıl beceriyor, gayet basit; aday adayı olmak isteyen herkesi aday olmaya teşvik ediyor. Anket ve teşkilatların eğilimine bakacağız diyerek onları tabana ve teşkilatlara inmeye yönlendiriyor. Aday adayı olan kişi, önce akraba ve tanıdıklarını bu işe dahil ediyor, ardından anketlerde tercih oranı yüksek çıksın diye telefon mesajları göndermeye, TV programları yapmaya afiş ve el ilanları vermeye başlıyor. Bir iki haftada on binlerce insana ulaşıyor. Her aday böylece binlerce insana AKP propagandası yapıyor, yakın çevresinden yüzlerce kişiyi seferber ediyor, böylece ortaya öteki partileri gündemden düşüren müthiş bir hareketlilik çıkıyor. Vatandaş bu hareketlilikten etkilenerek öteki partilere oy verecekse bile kararını değiştirebiliyor. Bu hareketliliğin iki sebebi var. Birincisi AKP’nin temayül yoklaması adı altında teşkilat yoklaması yapması. Bu yolla teşkilatlar aday seçimine dahil edilerek havaları alınıyor, daha çok motive olmaları sağlanıyor. İkincisi anketler. Her adaya şehirde anket yapacağız, anketlerin aday belirlemede yüzde şu kadar etkisi olacak deniyor. Adaylar bu şekilde taban çalışması yapmaya yönlendiriliyor herkes eşini dostunu,akrabasını politize ediyor. Akrabalık ilişkileri parti mensubiyetine dönüştürülüyor. Sonunda ne anketlerin ne de teşkilat yoklamalarının aday seçiminde önemli bir etkisi olmuyor, Ankara’daki birkaç kişi çoğu zaman önceden belirledikleri birkaç kişi içerisinden adayları belirliyor. Sadece belli oranda anketlerin etkili olduğu söylenebilir. Ama noluyor, teşkilatlar ve anketler etkili denilerek adaylar büyük bir iştah ve heyecanla AKP’ye çalıştırılmış, yüzlerce yeni isim partiye kazandırılmış oluyor.

Öteki partilerde ise böyle bir uygulama yok. Aday olmak isteyene kimse git aday ol çalış denmiyor. Anketlere, teşkilatların tercihine bakacağız telkini yapılmıyor. Aday adayı her şeyin Ankara’daki bir iki kişinin dudağının arasında olduğunu bildiği için bir Ankara bağlantısı yoksa ya aday olmuyor, ya da olsa bile taban çalışması yapmak yerine Ankara çalışması yapmakla yetiniyor. Bu da partisine ne bir hareketlilik getiriyor, ne de yeni seçmenler kazandırıyor. Aday adayı tabana inip etrafını bu işe dahil etmediği için aday yapılmadığı takdirde çevresini kolayca başka partilere kanalize edebiliyor.

Her seçim bu seremoni tekrar ediliyor. AKP son derece başarılı bir adaylık kampanyası ile binlerce insanı çalıştırarak tabanını canlı ve moralli tutarken, ötekiler bu açık propaganda üstünlüğü karşısında bütün moral motivasyonlarını kaybediyorlar. Çalışma şevkleri kalmıyor, daha seçim olmadan yenilgiyi kabullenmek durumunda kalıyorlar. Ne yazık ki defalarca tekrarlanan ve yenilme üzerine kurulan bu aday belirleme şeklini muhalefet bir türlü değiştirmiyor. Bu da muhalefet liderlerinin etrafında profosyonel danışmanların bulunmadığının göstergesi. Böyle olmasına rağmen muhalefet burnundan kıl aldırmıyor ,en küçük eleştiri bile bir saldırı olarak nitelendiriliyor.

Geçtiğimiz gün bir muhalefet partisinin yetkilisini arayan bir partili, “ niye partimizin hiç şehir girişlerinde aday tanıtım tabelaları yok diye sorduğunda, tapudan izin almak lazım” diye cevap veriyor. Partinin ikinci adamı konumunda olan kişi, bu işin tapu ile alakası olmadığını yani işin prosedürünü bile bilmiyor. Danışmanların yetersizliği, hususunda çok çarpıcı bir örnek MHP lideri Bahçeli’nin çevresi ile ilgili. Geçen bayram(Kurban veya Ramazan) bahçeli bayram namazından çıkıp, tam arabasına binerken bir çocuk koşarak(muhtemelen gönderilerek) Bahçeli’nin elini öpüp, bayramını kutladı. Bahçeli son derece mahcup ve şaşkın kameraların önünde öylece kala kaldı. Hiçbir tepki vermedi. Belli ki beklemediği bir şeydi. Sonra arabasına binerek oradan ayrıldı. TRT Bahçeli’nin bu görüntüsünü Erdoğan’ın çocuklarla bayramlaşıp, onlara HARÇLIK verirken ki görüntüsü ile defalarca yayınladı. Seyircilerin bu iki görüntüyü mukayese ederek Bahçeli’nin elini öpen çocuğa harçlık bile vermediğini, törelerimize aykırı hareket ettiğini göstermek istedi. Bahçeli’nin profosyonel danışmanları olsaydı, anında mukabele edip çocuğun cebine bir harçlık koyarak bu oyunu bozardı. Söylemek istediğim, bugün siyaset çok profosyonellik,akıl,planlama isteyen bir iş. Dededen kalma metotlarla siyaset yapmanın bu pazarda artık alıcısı yoktur. Önemli olan sadece fikirlerinizin doğru olması değil, aynı zamanda onların doğru metotlarla sunumudur. Önümüzde 3 ay var ve daha kaybedilmiş bir şey yok. Bu üç ayın hakkıyla değerlendirilmesi bile çok şeyi değiştirecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi