
TAHLİYELER VE GİDİŞAT
TAHLİYELER VE GİDİŞAT
Tutukluluk sürelerini beş yıla indiren yasayla birlikte, yüzlerce Ergenekon, Sarıkız,Zirve gibi davaların sanıkları tahliye edildi.
Bırakılanlar düne kadar bütün kötülüklerin sorumlusu kabul edilen insanlardı. Ne olduysa birden bire iktidar partisi karar değiştirerek kötü onlar değil, cemaatmiş diyerek hapishane kapılarını sonuna kadar açtı.
Tahliye edilenler arasında suçunu itiraf eden,hunharca katliamlara karışan isimlerin olması ise vicdanları kanatan bir durum. Astım, kestim,biçtim diyen adamların beş yılda davaları sonuçlanmamış diye serbest bırakılması aklı karı değil. Daha önce yine akla ziyan bir düzenleme ile Hizbullah yöneticileri serbest bırakılmış, geri alınmak istenince de bir daha bulunamamışlardı.
Devletin temeli adalettir.Toplumun yarına güvenle bakması, kendini emniyet içinde hissetmesi adil bir yargı sisteminin varlığına bağlıdır. Son birkaç aydır Yargı ile ilgili ithamlar, sürgünler,HSYK düzenlemesi büyük oranda bir güven aşınmasına yol açmıştır. Sokaktaki adamın bu kadar karışıklıktan sonra kendini güvende hissetmesi mümkün değildir.
Tahliyelere farklı bir mecradan bakanlar da olabilir. Lakin şu gerçek unutulmamalıdır: Son elli yılda bu ülke sayısız darbe ve darbe teşebbüsüne maruz kaldı.İktidarlar devrildi, bakanlar Başbakanlar asıldı. Daha 17 yıl önce 28 Şubat’ta ülke bir hapishaneye çevrildi.On binlerce insan, inançlarından dolayı mağdur edildi.Hala o dönemin izlerini taşıyan, hayatı tepetaklak olan binlerce insan var. Bütün bunlar ortada dururken hiçbir şey olmamış gibi davranmak yeni kanunsuzluklara çanak tutmaktan başka işe yaramaz.
Bırakılan isimlerin çoğu hükmen tutuklu olan, yani mahkemesi mahkum etmesine rağmen Yargıtay’ın dosyasını henüz nihayete erdirmediği sanıklar. Yarın Yargıtay onama kararı verdiği takdirde bu isimleri yeniden içeri almak da ayrı bir sorun olacaktır. Yeni karışıklıklar, yeni problemler, yeni sıkıntılar çıkacaktır ortaya. İktidarın bütün bunları düşünmediğini sanmıyorum.
17 Aralıktan sonra iktidar ciddi bir sorunla karşı karşıya kalmıştır.Rüşvet olayına karışan bakanlar ve Başbakan’ın oğlu Bilal ile yaptığı görüşmeler hiçbir hukuk sisteminin görmezden geleceği bir durum değil.Muhatapları bugün olmasa yarın sanık sandalyesine oturmak zorunda kalacaklar. Bu da bazı isimlerin hayatının geri kalan kısmını hapishanede geçirmesi demek.
Bir de Oslo’da terör örgütüne verilen sözler var. Bu iki problemi bir arada çözecek tek formül, yeni bir affın çıkarılması… On yıllık bir af, iktidar mensuplarıyla ilgili dosyaların ilelebet kapatılması, PKK’nın dağ ve şehir kadrosunun tamamının kurtulmasına yetecek.Ancak toplumun aflara karşı duruşu belli. Bakanları ve PKK’yi kurtarmak i anlamına gelecek bir af hükümet için intihar olur. Onun için bir yargı kaosu yaratılarak toplumun affa müsait hale getirilmesi hedefleniyor. İşler önce içinden çıkılamaz hale getirilecek, sonra da tek çıkış yolu kaldı diye bir genel af ilan edilecek. Yani Ergenekon üzerinden iktidar aslında kendini kurtarmaya çalışıyor. Ama iyi etmiyor. Yargıyı ve devleti tahrip ederek yapılan hiçbir iş ülke ve millete fayda getirmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.