
Tarikat Cemaat Hakikat
Tarikat Cemaat Hakikat
Bin yıldır bizim tarikat ve cemaatlerimiz "fetva" da değil; "takvada" yarışır idi.
0 yüzden bu topraklarda kurulan bütün medeniyetlerimizin harcı; tarikatlerimizdir... Doğrumuzu yaşayanlardan görmek herkese örnek olmak demek idi, tarikat ve marifet ehli için.
Bugün cemaat ve tarikatlarımız bu hakikatlerden uzaklaşmamalı, insanların ve milletimizin "marifeti" olmaya devam etmelidir.
Siyaset, her bir cemaat ve tarikatın için taraf olunacak bir alandır. ki bu anlamda taraf olmak tarikat anlayışı ile çelişir. Şöyle; siyaset, rekabet ve öteki alanıdır, yanlış ve günahı kendine malzeme yapıp, rakiplerini açığı olarak değerlendirir, iktidar ve güç üretir. Tarikat ise, yanlış ve günahta, doğru yolu gösterip "tövbe" ile arınmayı, doğru ve hakikate dönmeyi ve sarılmayı insana yol yapar. Doğru insan hizmet ve medeniyet üretir.
Siyaset yanlıştan beslenir, tarikat hakikatten...
Anadolu Türkleşir iken tarikatlarımız "İrşat" vazifesini ifa ediyorlar ve kervansaraylarda, dergâhlarda yolcuları konuk ediyorlardı.
İrşat ettiği dergâhları imar kazanılarak (elde edilerek) kurulmuyor; imarın, rantın içine dalıp! " İrşat" yapılmıyor idi.
Tam aksine İrşat edilen yerler en ücra ve verimsiz alanlar da olur, ama buralar imara ve verimli tarım arazilerine dönüşüyor idi.
Buralarda İrşat edilenler; iyilik ve tevazu için topluma karışıp çalışırlar idi. Takvada yarışır kanaatkâr olurlar idi.
Tövbe kapısı bütün insanlara açıktır. Ölüm emrine kadar, tövbe ile insanın çetin ve ümit-kar bir imtihanı vardır.
Tövbe kapısına ulaşmak için tarikatlar yol kurar ve yolu marifet ile açık tutar.
Her bir günahtan kaçıp tövbe ile pişmanlığa ulaşmak, bir tarikat ehli için "Allah rizası" kazanmak demektir. Bu yüzden tarikat ehli olan kişi, hiç bir insana; "öteki" muamelesi yapmaz, yapamaz.
Günaha bulaşmamak değil, tövbe ile pişman olmamak tarikat ehli için felakettir.
Tarikatlarımız "siyaset" değil, "marifet" ehlidir.
Marifet; edep, ahlak, haddini bilmek, Yaratana karşı tevazuu duygusunu ve hakikatini topluma yaymaktır.
1000 yıllık tarikat geleneğimiz son iki yüz yıldır çetin bir sınav veriyor. İktidar olup yönetenler, bu marifet ehli insanları güç ile devşirip; "iktidar" payandası haline taşımaya çalışıyor.
Günümüz anlayışı ile ifade edelim: bugün birçok cemaatimizin bazı siyasi partiler ile içli dışlı bir STK (sivil toplum kuruluşu) gibi olması tarikatlerimizin tarihi hakikatlerine uygun değildir. Siyasiler ile kavga eder bir anlayış ile cemaat ve tarikat millete hakikati öğretemez “marifeti” gösteremez.
Eğer siyasilerin de topluma karşı görevlerinde hakikatli davranması icap ediyor ise, bunu tarikatlarımız “marifet”i ile toplumu “vicdani” denetim görevini yapmalı; toplum fırsatçı siyasetçiyi değil, ahlaklı faziletli insan ve geleceği konuşmalı ve tasarlamalıdır.
Bin yıllık bu milletin değerli hakikati, hiçbir kişi ve kuruluşun arka bahçesi olmamalıdır.
Her zaman Allah’a emanet olun..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.