Ya Birlik,Ya Kaos‏

Bazıları  görmek istemese de Başbakan’ın artık hiçbir inandırıcılığı kalmamıştır. İnternete düşen ve Dışişleri bakanlığında yapıldığı iddia edilen bir toplantıya ait ses kayıtları devletin nasıl yönetildiğini gösteriyor.

Dört kişi arasında geçen konuşmada MİT müsteşarı olduğu iddia edilen kişi Suriye ile savaş gerekçesi yaratabilmek için gerekirse dört eleman gönderip oradan Türkiye’ye füze atmayı teklif ediyor. Niçin, asker Suriye’ye girince milletin kabaran milliyetçilik ve kahramanlık duygularını oya çevirmek için.

Hangi ülkenin siyasi iktidarı seçim kazanmak için savaş provakasyonuna baş vurur?  PKK ile  masaya oturmayı –kan dökülmesini- engelleme gerekçesi ile açıklayanların,Suriye’de kana talip olmaları  bir çelişki değil mi?

Görüşme kayıtlarının internette yayınlanmasından sonra gösterilen tepkiler,kayıtların gerçek olduğunu gösteriyor. Dışişleri Bakanı,dinlemenin casusluk olduğunu, soruşturmanın o istikamette yapılacağını söyledi.Başbakan  ve  öteki yetkililerin tepkileri de aynı  yönde. Kimse  bu kayıtlar gerçek  değil diyemiyor.

 Bu durumda üzerinde durulması gereken iki husus var: birincisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yanlış yönetim yüzünden iç çamaşırları görünecek kadar Ulusal güvenlik sorunu yaşadığıdır. Hangi ülkenin kozmik bilgileri böyle internet  ortamında faş ediliyor? Bakkal dükkanı yönetir gibi devlet yönetmenin,binlerce yıllık devlet geleneğini hiçe saymanın sonucu budur. Evet, gerekli soruşturma yapılıp suçluların yakalanması ulusal güvenlik açısından elzemdir.İkincisi, konuşulanların muhtevasıdır.Seçim kazanmak için savaş çıkarmayı göze alacak kadar  gözü kararan  bir iktidar Türkiye’yi nereye götürür? Bu ses kayıtları yayınlanmasa belki sandık başına Suriye’ye savaş açmış bir ülkenin vatandaşları olarak gidecek, hepimiz bu  Olağanüstü durumda iktidarın etrafında kenetlenmeyi bir vatan borcu olarak  görecektik. Bir tarafta Ulusal güvenliğe yönelik bir saldırı var, diğer yanda seçim kazanmak için yine milletin güvenliğini tehlikeye atan bir başka teşebbüs var.Birbirinden ağır iki suç. Kimse olaya tek taraflı bakarak meseleyi sadece dinleme yanlışlığı üzerinden değerlendiremez. Üstelik bu dinlemenin cemaate mal edilemeyecek kadar onu çok aşan bir güç tarafından yapıldığı da bellidir.İktidar hem Milli güvenlikle ilgili böyle bir toplantıda gerekli tedbiri almadığı hem de seçim kazanmak için kendi topraklarına füze atmayı göze alacak kadar gözü karardığı için sorumludur. Balyoz darbe planında Fatih camiine bomba atıp cemaati kışkırtarak sanal irtica tehdidi yaratmaya çalışanlarla,bu toplantıda dillendirildiği iddia edilen konuşmalar arasında ne fark var? Ha darbe gerekçesi oluşturmak için Fatih Camiini bombalamışsınız, ha seçim kazanmak için savaş gerekçesi oluşturabilmek maksadıyla  ülkeye füze atmışsınız.

Bir milletin kaderi kendini kurtarmak için milleti yakacak kadar pervasızlaşan bir kişinin hırs ve zaaflarına mahkum edilemez. Yarın önümüze büyük  bir fırsat gelecek, ya bu yolsuzlukların, provakasyonların,gerilimlerin,parçalanmaların devamı için oy kullanacağız, yahut yeni bir sayfa açacağız. Her şey bizim basiretimize bağlıdır.Umarım Türkiye tercihini doğru kullanır,toplayan, bütünleştiren, yeni bir siyasette karar kılar.Aksi takdirde ne olacağını düşünmek bile istemiyorum.Biraz tereddüdü olanlar BDP/PKK sözcülerinin laflarına baksınlar yeter!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi