Mankurtluk Güney Amerika’da eskiden uygulanan bir kölelik sistemi. Zamanla Asya ve Avrupa’da uygulamaları görülmüş. Ele geçirilen esirin kafa derisindeki tüm saçlar kazınarak, yeni kesilmiş bir devenin boyun bölgesi esirin başına, yüzücülerin taktığı bone gibi geçirilir ve baş kısmı güneşe dönük olacak şekilde bağlanıp çöl sıcağında tutulur. Kafa derisini bone gibi kaplayan kaplama deri kafaya yapışır. Zamanla çıkan saçlar çıkış bulamadığından kafa derisinden içeri doğru büyür ve beyin zarından içeri girer bu durum esirin tüm hafızasını kaybetmesine sebep olur. Sonuçta sadece kendisine yemek veren insana hizmet eden bir köle haline gelir.

Mankurtlaşma eskiden kaba bir köleleştirme yöntemi iken ortaçağ sonundan itibaren deve derisinin kazınan kafa derisine yapıştırılmasına gerek kalmadan beyinlerin içini hedef almış illa savaşarak esir edilme yerine menfaatlendirme yöntemiyle köleleştirme mankurtlaştırma ya dönüşmüştür.

Genelde güçlü olan veya gücü eline geçiren devletler veya klikler zayıf düşen veya yenilen insanları mankurtlaştırmış bu mankurtlaştırma durumu yakın çağda da güçlü olan devlet veya kliklerin zayıf veya yenilmiş devlet veya toplumların yöneticilerini mankurtlaştırma yöntemiyle devam etmiştir, halen de devam etmektedir.

Osmanlı devletinin yıkıldığı son yüzyılında adı İngilizci, Fransızcı, Almancı hatta Rusçu ya çıkan tüm sadrazamlar (başbakanlar) birer mankurttu. Çünkü beyinleri mensubu oldukları millet için değil, bedelini aldıkları devletler için çalışıyordu dolayısı ile hizmetleri hep beyinlerini satın alınanlara olmuştu haliyle görev yaptıkları devletin yıkılmasına da hizmet etmiş oldular.

Osmanlının son yüzyılındaki entelejansiyası da kısmen mankurt değil miydi?

Mankurt devlet yöneticisini ya göremeyen ya kabullenen ya da mankurta biat eden entelektüel insan tabiî ki mankurt olarak kabul edilmelidir.

Günümüzde devlet ve siyaset yönetimimizde bir mankurtizm var mıdır?

Ülkemizde yaşanan olaylara siyaset tarzına biraz dikkatlice bakıldığında mankurtizm izleri at nalı izi gibi görülecektir.

Kendisi mankurt olup dar kadrosu da her dönüşünü çılgınca alkışlayan mankurtları olan siyasi partilerimiz yok mu?

Her salı günü TV’lerde izlemiyor muyuz? İzliyoruz.

Devşirmecilik bir Osmanlı uygulaması idi.

Hıristiyan ailelerin 5 çocuğundan birini alıp eğitip, devlete kabiliyetlerine göre yönetici yetiştirme olarak uygulanırdı. Devşirmelerin en ünlüleri Sokullu Mehmet paşa, Mimar Sinan, Kuyucu Murat Paşa gibi devletin teslim edildiği devşirmelerdi.

Devşirme sistemini kurarken Osmanlı, güçlü bir devletti ve güçlü devlete hizmet etmek için güçlü Türkmen aşiretlerinden insan eğiteceğine her biri köksüz çiçek olan Hıristiyan çocuklarını tercih etmiştir. (Günümüzde siyasette tek başına insanların tercih edilmelerinin sebebi de aynı sebeptir)

Osmanlının yıkılması da gene devşirmelerin Türk milletine ihanet etmesiyle olmuştur, çünkü devşirilme mekanizmaları yer değiştirmiş devşirenler emperyalist ülkeler devşirilenler ise Osmanlı yöneticileri olmuştur.

Günümüz Türkiye’sinde devşirmeler yok mu?

Göz önünde karar verme mekanizmaları maalesef hep devşirmelerin kontrolündedir. Devşirmeler partilerde üye oldukları gün çok önemli ve kritik görevlere geliyor, fakat hakikaten liyakatli, kalbi millete hizmet için çarpan, vatanseverler bir basamak yukarı çıkamıyor.

Son yıllarda ülkemizde kurdurulan partilerde yoğun olarak bir devşirme ağırlığı bulunmaktadır.

Sonuçta toplumumuz “Kırk katır mı yoksa kırk satır mı?” gibi ya mankurt yöneteni ve üst yöneticileri olan veya emperyalistlerin devşirmelerinin kontrolündeki siyasi partilere mahkûm ediliyor.

Bu gidiş toplumumuzu bir Kuvvai Milliye ye mecbur bırakacak gibi görünüyor.