OKTAY VURAL’A SALVOLAR 

Sanal medyanın oluşturduğu kirlilik boğmaya başladı. 

Ömrünün tamamı milliyetçi-ülkücü harekete hizmetle geçmiş, davasına tek bir yanlışı görülmemiş kişi ola ki, Genel Merkez yönetimiyle ilgili farklı bir söylemde bulunsun, hemen karşı tavırla dışlanıyor, hatta bazen hain ilan ediliyor.  

Hakaret yok, iftira yok, düzenbazlık yok, sadece memnuniyetsizliğini ifade ediyor, o kadar. Tıpkı bizim gibi.  

Ben kapalı kapılar ardında değil, yazılarımda mevcut yönetimi, -kişilerin şahsiyetlerini tenzih ederek-, başarılı bulmadığımı söylüyorum. Defalarca istirhamda bulunduk, bir kez olsun takımın amatör ruhlulardan kurulması için. AKP dururken, CHP dururken katıksız ülkücü tabanın ve yakınlarının dışındakilerin bizi tercihi için bir umut olmalı, bir sinerji olmalı, bir ayrıcalığımız olmalı… 

Kasım 2015’te 40 vekil çıkarmışız. Şu soruma cevap arıyorum. Milletvekili aday sıralamasını ülkü tarlasında izi olan gençlerden oluştursaydınız 40’tan daha mı az vekil çıkarırdık? Bu bir örnek, tabi ki belirli sayıda tecrübeli vekile ihtiyaç vardır ve olacaktır. 

Hiç ağza yakışmayacak sözler, söylemler, yarınlarda yüz yüze bakmayı zorlaştırmaktadır. Kavgada taşlanmayan, yağmurda ıslanmayan, tepeden gelip vekil veya yönetici olanların umurunda olmayabilir ama biz çok üzülüyoruz bu duruma. 

Gelelim Oktay Vural meselesine. 

Partinin siyasi hayatında Genel Başkanlardan (merhum Başbuğ ve Sayın Bahçeli) sonra en uzun süre aktif görev yapan birisidir. Olağanüstü Kurultay sürecinin sonlarında görevinden ayrıldı, hemen tezvirat başlıyor. O zaten… 

Sayın Vural, 1999 seçimlerinden sonra Sayın Genel Başkan’ın hep en yakınında oldu. Bir başka ifadeyle Genel Başkanımız hep onu tercih etti, salvolar gönderen kardeşim seni değil, onu… Sayın Bahçeli’nin Genel Başkan seçilmesinden sonraki ilk seçimlerde (1999) İzmir Milletvekili oldu. O günden sonra Grup Başkan vekilliği, Bakanlık, Genel Başkan Yardımcılığı yaptı, hiç boşluk yok… Ayrıca Merhum Başbuğ’un 1995’te Ankara’dan birinci sıra milletvekili adayıydı.  

Ben Oktay Vural’ı 1969-1970 öğretim yılından beri tanırım. Diyarbakır Maarif Kolejinde biz Hazırlık sınıfındayken o bizden iki dönem öndeydi. Her şeyi diyebilirsiniz ama o ülkücü değildir diyemezsiniz.  

Sayın bayanlar ve dahi özellikle baylar, ben ne Vural’ın ne de bir başkasının avukatıyım, ben ülkümün avukatıyım. Anadolu medeniyetimizin beşiğidir. Dolayısıyla oralara kulak vermeliyiz. Anadolu’da derler ki; “kavgalı eve kız verilmez, kavgalı evden kız alınmaz.” Çok sayıda aday var. O nedenle hak ediyor etmiyor, o ki bir kişi adayım diyor, o ki ülkücü delege oy verecektir, o ki ülkücüler çile değirmeninden geçmiştir, onların tercihine inanalım ve özümüzü karalamaktan vazgeçelim. Meşru rekabete eyvallah…  

E-selam olsun, vesselam olsun, has-kelam olsun merhum Nevzat Köseoğlu’nun, “biz Türkler mahşerde birbirimizi türkülerimizden tanıyacağız” sözünün ulviyetini kavrayanlara.