Okumak bilgi sahibi olmak itirazcı bir eylemdir. İnsanı ileriye götürür okumayan, bilmeyen, sormayan, insandan itiraz sesi duyamayız. Dolayısı ile ileriyi hedefleyen bir beyin yapısını da arayamayız.

İnsanlık uygarlık yolculuğunda birçok yönden ileri adımlar atmıştır, bunlardan en önemlisi toplumların nasıl yönetileceği üzerinedir.

İlk feodal yapılanmalar Yunan ve Roma demokrasi denemeleri İsviçre köylülerinin ve Kuzey İtalya kasabalarının komünal kurallarının oluşturduğu ilk şehir devletçikleri, din devletleri, padişahlıklar, imparatorluklar ve halen de kısmen sürmekte olan krallıklar şeklinde süren yönetim biçimleri.

1215 Magna Carta ile çağımızın ileri yönetimsel biçimi olan demokrasiye ilk adımını atmıştır.

Kralın vergi koymada bir senatoya danışmasını öngören ve kralın yetkilerini kısıtlayan bu karardan sonra, dünyadaki zenginlik ve fakirlik çizgisi belirginleşmeye başlamıştır.

Artık yenidünya sisteminde demokrasisini ileri boyuta taşıyan toplumlar zenginleşiyor, demokrasiyi yaşayamayanlar ise fakir kalıyorlar.

Bu günün gelişmiş zenginleşmiş güvende yaşayan toplumları ile fakir ve ihtiyaçlı kalmış güvende yaşayamayan toplumlarının arasındaki yaşam farkının en önemli sebebi budur.

ABD ile Meksika’yı, Güney Kore ile Kuzey Korey’i, İtalya ile Arnavutluk’u, birer sınır ayırır. Beş yüz metre mesafede yaşayan halklarda bir taraf yılda 60 bin dolar gelirde yaşarken, diğer taraf yılda 7 bin dolarla yaşamaktadır.

Sorun sistemseldir veya sorunu iyiye evirmekte sistemseldir.

Gelişmişlik olarak ileri toplumlarda daha da demokrasi, daha da özgürlük, daha da katılımcılık ve çoğulculuk aranmakta, bireyin ve toplumun haklarının daha ileriye taşınmasına çalışıldığı gözlenmektedir.

Kişi hak ve özgürlüklerinin korunduğu ülkelerin, kişisel üretimlerinin arttığı ve zenginleşmenin sürdüğü görülmektedir.

Hâlbuki özgürlüklerin engellendiği, kişi haklarının engellendiği, yönetime katılımcılığın çok az olduğu, geri demokrasi görünümlü sistemlerde yaşayan insanların kişisel üretimlerinin de çok düşük kaldığı bir vakadır.

Okumadığımız için kendimize güvenimizin azaldığı ülkemizde, demokrasimiz gerilemektedir ve toplum kaderimiz tek kişinin denetlenemez kararları altında yozlaşmaktadır.

Sorunlarımızın çözümüne temelden başlamalıyız.

Başlamamız gereken temel ileri Demokrasi isteği olmalıdır ve siyasal alanda bu konu gündeme gelmelidir.

Neden Fransa’nın beka sorunu yok da bizim var, neden İtalya bölünmüyor da Suriye üçe bölünüyor?

Esas kendimize sormamız gereken soru bu.

Yönetilme sistemlerine bakabilirsek sorun olan sebepleri çok açık anlayabiliriz.

Yönetilme sistemlerini eleştirmek ve itirazcı olabilmek için haklarını arayan, özgür düşünceli, sağlam bir toplum üretmeliyiz.

İleri demokrasi çizgisine geçip hem toplum hem de bireysel üretimimizin artması dolayısı ile kişi başı gelirimizin, güvenliğimizin, sağlığımızın ve mutluluğumuzun artması ileri bir seviyeye gelmesi, bu gün ortadaki siyasi partilerimizin hangisinin umurunda?

Yeni bir umut yeni bir anlayış yeni bir bakış lazım...