Partilerin hedefi, iktidar olmak kendi programlarını uygulamaktır. Bu iddiayı taşımayan bir partinin varlık nedeni ortadan kalkar. 

Keza,parti liderlerinin hedefi de ülkeyi yönetmektir. Lider olmak, ülkeyi yönetme kapasitesine sahip olma iddiasını taşımaktır."Başkası yönetsin" demek lider olma  iddiasıyla bağdaşmaz. 

Partiler arasında zaman zaman ittifaklar, iş birlikleri olabilir, olmalıdır da. lakin bu -kimliksizleşme- ölçüsüne vardığında artık ortada farklı bir tüzel kişiliğin varlığından söz edilemez. Farklı organizasyonlar içinde yer almak, her konuda farklı düşünmek anlamına gelmez. Ülke şartları bazı politikaları başkalarıyla uyumlulaştırmayı gerektirebilir. Bu, iki tarafın özgün duruşlarını yok etmelerini, birinin öteki olmasını gerektirmez. 

Uzun bir süredir -ülkücü hareket üzerinde- böyle bir oyun oynanıyor. Buna kısaca, "adınız ülkücü- milliyetçi olsun ama duruşunuz öyle olmasın" projesi diyebiliriz. Milliyetçilik sadece markanız olacak ama tavrınızda, eyleminizde, fikrinizde, aksiyonunuzda -milliyetçilik- olmayacak.  

Önceki gün bay Bahçeli,   bu seçimi final seçimi olarak niteleyen sayın Erdoğan'a bir çağrı yaparak, şunları söyledi: "Ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın, yanındayız.Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak seni görmek istiyoruz."( https://www.youtube.com/watch?v=r3p---XKtR4) 

Aslında Erdoğan'ın bir yere ayrıldığı yok, "bu son seçimim sözü" klasik bir seçim propagandası. Erdoğan tipi liderler mümkün olduğu kadar uzun süre iktidarda kalmak isterler. Bu söz de, artık gideceğim bir fırsat daha verin anlamına geliyor, yani gitmeye değil, kalmaya işaret ediyor. 

Bahçeli'nin sözleri, parti olarak MHP'nin, lider olarak da kendisinin ülkeyi yönetme iddiası taşımadığını gösteriyor.   Tabanına iktidar olma hedefini göstermiyor, kendine ülkeyi yönetme misyonu biçmiyor. Üstelik bir başka parti ve lidere işaret ederek -kendi parti ve tabanını- kimlik değiştirmeye yönlendiriyor. Başka bir lideri kendi tabanının kıblesine oturtmak, "kendi fikirlerinizden vazgeçin, ona uyun " demektir.  

Bu durumda,  o partinin artık kendine ait özgün bir kimliği ve politikasının kaldığı söylenebilir mi? 

 Nitekim bunu son yıllarda açık veya zımni olarak destek verilen politikalarda görmek mümkün. On milyon sığınmacının bu ülkeye doldurulmasına ses çıkarmamaya hangi milliyetçilik cevaz verir?  Ege'de 18 ada, 2 kayalığa Yunan'ın çökmesine sessiz kalmak hangi milliyetçiliğe sığar? Ülkenin kaynaklarının talan edilmesini seyretmek hangi milliyetçilikle izah edilebilir? MHP'nin AKP'den farklılığı nerede? 

Sistem, milliyetçileri hem parçalamak hem de başkalaştırmak üzere kurulmuş.Buna itiraz edenler ya itibarsızlaştırılıyor ya da bir şekilde susturuluyor. Bazıları da yağmadan pay kapma hırsıyla gördüğünü, bildiğini, anladığını, görmezden, bilmezden geliyor. Rahmetli Yazıcıoğlu'nun şahadetiyle başlayan Türk milliyetçiliğini ve ülkücülüğü yağmalama planı tıkır tıkır işliyor. Başka bir lidere uymaya çağıran bir lider normalde görevinin başında kalamaz. Ancak sürecin işlemesi , hareketin kontrol ve denetimi için her taşın yerinde durması şart. Beş bin şehit bunun için verilmemişti ama çıkar kavgasının ideallerin önüne geçtiği bir zeminde bunu kime anlatacaksınız ki? Onlar öldü, bazıları onların hatıralarını pazarlıyor.