2023 yılı sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılı değil aynı zamanda Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidardaki 21. yılı da.

Günümüze kadar bu ülkede bir parti bu kadar uzun bir süre iktidarda kalabiliyorsa, gücü, politikaları, misyon ve vizyonu ne olursa olsun o ülkedeki muhalefet şapkayı önüne koyup düşünmelidir.

Ya ülkede gerçek muhalefet yoktur ya da muhalefet gereğini yeteri kadar yapamıyordur.

Geçen 21 yıl içinde toplumun farklı kesimleri ötekileştirildi, dışlandı, baskı altına alındı...

Oysa dini, dili, etnik kökeni ne olursa olsun, iyi iyidir, kötü de kötüdür.

Bireyleri buradan vurmak doğru değildir, etik de değildir.

Hekimler, akademisyenler, yazarlar, gazeteciler, avukatlar daha pek çok meslekten kimseler hedef alındı.

Devlet kurumlarının beyni olan, tecrübeli, mesleğinde uzmanlaşmış kişiler görevlerinden alınarak, tecrübesiz, uzmanlaşmamış, sadece siyasi ideolojilerine bakılarak kişiler atandı, kurumların geçmiş hafızaları silindi.

Depremin ilk günlerinde alanında uzman olan bireylerin, kurumların müdahalesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük...

Meslek sahibi gençler, öğrenciler geleceklerini her geçen gün daha fazla yurt dışında arıyor, beyin göçü her zamankinden daha fazla karşımıza çıkıyor...

Özellikle Türkiye'den ayrılan doktor sayısının 50 kat daha arttığı söyleniyor.

Bugün hukukçular bile hukuka güvenemiyor.

Yine birçok aydın yaşamını yurt dışında sürdürüyor.

Eğitim bir kamu hizmetidir, her çocuğun hakkıdır ve devletin sorumluluğundadır.

Hiç bir isim, vakıf ve dernek adı altındaki kurumlara niteliksiz eğitimcilere asla teslim edilemez, edilmemeli.

Zorunlu imam hatipleştirme, müfredat değişimleri, sınav sisteminde yapılan değişiklikler eğitimi zora soktu.

Kadınlarımız bunca yılın kazanımlarını kaybetme riski ile karşı karşıya.

2013 seçimi,

Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında yola nasıl devam edeceğimiz, çocuklarımıza, torunlarımıza nasıl bir ülke bırakacağımız açısından çok önem taşıyordu.

Tüm olumsuz gibi görünen tabloya rağmen halk 1. turda bir beş yıl daha "Recep Tayyip Erdoğan'ın misyonu ve vizyonu" dedi.  Cumhurbaşkanlığı seçimi ise 2. tura kalmış oldu.

Sayın Cumhurbaşkanı, 21 yıl boyunca bu ülkede tek hakim figür oldu.

Cumhurbaşkanı, Başbakan, Parti Başkanı ve fiilen Merkez Bankası Başkanı.

Halk 21 yıllık iktidardan sonra, onsuz bu ülkenin nasıl görünebileceğini hayal bile edemiyor, yok ki başkası diyerek öğrenilmiş çaresizliği yaşıyor.

28 Mayıs ve gelecek 10 gün bu anlamda çok önemli.

Gençler, kadınlar, bu ülkede yaşayan herkes, bizi bunca yılın kazanımlarından geri götürecek bir anlayışı bir kez daha kabul edecek mi?

Yoksa eşitlik, özgürlük, adalet, insan hakları ve adil gelir paylaşımı çerçevesinde gelecek için aydınlık bir adım atacaklar mı?

Onu göreceğiz.

14 Mayıs’ta oy kullanmayan 8 milyon seçmenin motive edilip, oy kullanmaları sağlanmalı, müşahit sayısı arttırılmalı ve en önemlisi seçimin güvenliği temin edilmeli.

Nasılsa sonuç değişmez, seçim bitti gibi bir yanılgıya da asla düşülmemeli.

Hepimiz, şimdi her zamankinden daha da güçlü yan yana olma, birbirimizin ellerinden daha sımsıkı tutma zamanındayız.

Yapacağımız tek şey, tekrar sandık başına gidip, demokratik hakkımızı kullanmakta.

Asıl değişim ve umut hepimizin birlikteliğinde, inadında, kararlılığında ve mücadelesinde.

HAYDİ !!!

BU İŞ BİTTİ DEMEDEN BİR KEZ DAHA SANDIK BAŞINA!