Bakkal Amca, türküsünü duymayanınız yoktur. “Yağın var mı / Unun var mı / Şekerin var mı?” diye sorulur ve alınan “Var var” cevabıyla “ne duruyorsun, helva yapsana” denir ya işte o türkü. Çocukluğumuzda en çok sevdiğimiz un helvasının 3 temel girdisi; un (buğday), yağ ve şeker. Ama bir de usta(!) şart…

Rusya + Ukrayna ikilisi birçok ürünün dünyada en büyük tedarikçilerinden olduğu gibi bizim birincil kaynağımız. Savaş; ekimden hasada, limanlara mal sevkinden ihraç noktalarına ulaşmasına kadar her safhayı derinden etkiledi, etkiliyor, etkileyecek.

Yanı başımızda 10 yılı aşkındır süren Suriye iç savaşı, hakeza Türk ve Türkiye düşmanlarının maşası terör örgütlerinin yarım asrı aşan freni yetmiyormuşçasına, Ukrayna’nın işgaliyle başlayan savaş Türkiye’ye çok yönlü mesaj veriyor. Yeterlilikte teyakkuz…

Ukrayna’da yaşanan acılar görülmez mi oldu ne? Dünyanın tek derdi gıda perspektifi oldu gibi. Ağalar, beyler, tuzu kurular, açlıkla boğuşanlar, sorunun sebepleri, sorunu çözmekle görevliler, hepsi kendi penceresinden bakıyor, farklı tellerden çalıyor.

Görevi; dünyada açlık sorununa çare üretmek, beslenme şartlarını iyileştirmek ve gıda güvenliğini sağlamak olan FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) diyor ki “Küresel açlığın en büyük itici gücü, çatışmalardır, kalıcı barışın ve güvenliğin anahtarı ise tarımdır.”

Bu doğrular ülkeleri ciddi tedbirler almaya zorladı. Örneğin, 100 milyon ton buğday üretimiyle Çin’den sonra dünyanın ikinci büyük tahıl ambarı Hindistan buğday ihracatını yasakladı.

Dünya nüfusu artıyor, tarım ürünleri global arzında bir sıkıntı yok. Salgın hastalık (korona virüs) ve Rusya-Ukrayna Savaşı öncesi Mayıs 2019 ile günümüz verilerini(*) kıyasladığımızda arz gerçekleri görülür.

(*) Kaynak: International Grains Council (Uluslararası Tahıl Konseyi)

Ne var ki, ihracat yasağı kararlarıyla ticari arzda daralma beklentisi, küresel stoklardaki alarm durumu ve fiyatların rekor kırması dengeleri bozuyor. Peki, fiyatlar gelecekte ne olur? Gübre, akaryakıt, tohum, elektrik, sulama her geçen gün pahalılaşıyor mu? Evet. O halde sorunun cevabı açık ve net. Artı, Ukrayna’nın tahıl üretiminde 11-12 milyon ton düşüş bekleniyor ki bu özellikle Türkiye ve birçok yakın ülke için risktir. Çözüm yollarından birisi, Ukrayna depolarındaki yaklaşık 22 milyon ton ürünün Karadeniz ve Azak Denizinde sağlanacak güvenlikle ihracata açılmasıdır.

Biraz da Türkiye özeline değinirsek. Malum, TÜİK 2022 yılı bitkisel üretim tahminlerini açıkladı. Buğdayın %10,5 artışla 19,5 milyon tona, mısırın %3,7 artışla 7 milyon tona, arpanın %47,8 gibi çok müthiş bir artışla 8,5 milyon tona, ayçiçeğinin %5,6 artışla 2,6 milyon tona çıkabileceği haberleri iyi... İnşallah iklimsel bir sürprizle karşılaşmayız.

“Bakkal Amca” türküsünden esinle diyorum ki, un-yağ-şeker yeterliliği olan ülkeler açlık sorunu yaşamaz. Ne savaşta ne de barışta… Gıda açığı, yetersiz beslenme ve açlık önce yoksul ülkeleri vurur. Zenginler 2-3 kat pahalıya da olsa ihtiyacını bir şekilde karşılar. O halde yapılacak iş bellidir. Tarım sektörünün stratejik olduğu gerçeğiyle sürdürülebilir politikalar geliştirilmeli ve iş uzmanlarınca, ustalarca koordine edilmelidir.

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun, “HER KONUDA MİLLİ” düşünmenin derinliğini kavrayanlara.