
Yavuz Koca
İran Biat Şah ve Mat
İran sınır komşumuz. Köklü bir devlet. 1979 yılına gelindiğinde, Şah Rıza Pehlevi halk desteğini yitirmişti. 1960'lardan itibaren sürgün hayatını önce Türkiye’de, sonra Irak'ta yaşayan ve en son Fransa’da koruma altına alınan Ayetullah Humeyni’nin beklediği/bekletilen gün gelmişti.
Humeyni, Şubat 1979'da İran'a döndü. Devrim gerçekleşmişti. Cicim ayları sonrası, devrim sürecinde kendisini destekleyenlerden öteki gördüklerinin hemen tamamını, Cumhurbaşkanı seçilen kişi (Beni Sadr) dahil tasfiyeye başladı. Tasfiyeye; idam (yaklaşık 300.000 kişi), sürgün, kaça-kaç, malına çökme, itibarsızlaştırma derken her şey dahildi. Sonuç, şah ve mat…
Kaça Kaç Durağı Erzurum:
Erzurum’da dönemin en lüks otelini Oral ailesi işletiyordu. Müdür Selim Bey, İstanbul Hilton’dan getirilmişti. Ben İngilizce bilmem nedeniyle otelde resepsiyonisttim, gece çalışıyor gündüz Üniversite’de eğitimimi sürdürüyordum.
İran’dan can havliyle kaçan çok insanla tanıştım. Özellikle varlıklıların ilk duraklarından birisiydi Oral Oteli. Odalar dolduğundan lobide korku dolu gözlerle kara kara düşünen, yerlerde sürünen ve uyuya kalan çok İranlı vardı.
Azerbaycan Türkçesine hakimiyetimden onlarla rahat anlaşıyordum. Ben bugünleri, bir üniversite öğrencisi olarak 1980 yılında sezmiş ve görmüştüm. Biat kültürünün sonuçları geliyorum diyordu. Devrim Muhafızlarının hakimiyeti, liyakatin ve ehliyetin yerle yeksan oluşu işaret fişeği idi. Şah ve mat…
Tezatlar:
İran'da Monarşinin yerini “İran İslam Cumhuriyeti” aldıktan sonra, Saddam Hüseyinli Irak’la savaştırıldılar. Öyle ki, savaşta paşa kalmayınca Genel Kurmay Başkanlığına bir albay atanmıştı.
İran’ın karakter alt yapısı hem güçlü hem zayıf. Zayıf yönlerinden birisi, devşirilebilen adamlar. Yoksa, İsrail bu kadar rahat hareket edemez, kılcal damarlara giremez, istediği kişileri/yerleri nokta atışıyla imha edemezdi. Ardında beybabası ABD olsa bile…
Neden… İran gerçek dostu olmaması için ne gerekiyorsa yaptı. Azerbaycan-Ermenistan savaşında Ermenilerin yanında yer aldı. PKK faaliyetlerinde Türkiye’nin karşısında oldu. Kıbrıs’ta her daim Rumları destekledi. Vekalet savaşlarında kullandığı örgütler hariç yakın ve/veya uzak komşulardan herkes mesafe koydu İran’a!..
İslam ülkeleri mi? Geçiniz efendim… Cetvelle çizilmiş ülkeler, bir sözle atanmış liderler, tarihi Osmanlı’ya ihanetle dolu bir miras, hac ayında bile İsrail’i destekleyen Suudiler ve daha niceleri. Gazze’nin tek kare fotoğrafı dahi yeter ama “yanan” kim? Şah ve mat…
Türkiye:
Maalesef halen, İran’dan, Irak’tan, Suriye’den, Mısır’dan, Lübnan’dan ve daha nicelerinden ders çıkaramayanlar olsa da inşallah kimse vatanımızı zora düşüremeyecek. Satılabilir yeterince hain bulamayacaklar, zira bu ülkeyi karşılıksız sevenler, kadirleri bilinmese de önce vatanım demeyi sürdürüyorlar.
Bazen düşünürümde, sahi biz hangi iklimde, hangi saiklerle yoğrulduk? Adanmışlık vurgununda kendimizi unutmayı nasıl becerebildik? Bize emanet edilen görevleri yüz akıyla yönetme bilincini kimden edindik? Onca hukuksuzluğa rağmen, devletimize neden küsmedik? İyi ki de küsmemişiz. Hem devlete düşman olan hem o devletin meclisini yönetenler hem Türkiye Cumhuriyeti’ne hakaretamiz TC diyen, hem TC’nin kırmızı plakalı araçlarından inmeyenler bizden evla görülseler de… Şah ve mat…
Hedef:
İran Türkiye’den sonra en fazla Türk’ün yaşadığı ülkedir. Mezhep farklılığı bizi bağlamaz, İran Müslümanların yaşadığı bir ülkedir. Ötesi, gördüğü ihanetlere rağmen, Türk Milleti tarihi misyonla her daim mazlumun, çocuğun, yaşlının, düşkünün, kadının güvencesi olmuştur.
Şunu unutmamalıyız ki Lübnan’da kurdukları sistem ne getirdiyse, Irak’ta da Mısır’da da o oldu. Suriye’de de o olacak. İran’da aynısını yapmaya çalışacaklar ve sıraya bizi koyacaklar. Hedefin ne olduğunu görmek için DEM’in özendiği Irak’a ABD’nin getirdiği sisteme bakalım mı? Cumhurbaşkanı Kürt, Başbakan Şii, Meclis Başkanı Sünni olacak… Türkiye’de böylesi bir saçmalık uygulanabilir mi? Böyle bir ülke yaşayabilir mi? Asla…
Bayrağımız, toprağımız, dilimiz tartışmaya açılamaz. Bilmeliyiz ki, bir ülkede milli değerler tartışılmaya başlarsa, Aslanlar, Kaplanlar, Metinerler, Çetinerler hemen yeşile koşarlar. Şah ve mat…
Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun, “Bayrak” bağımsızlığımızın sembolü, “Toprak” uğrunda ölünebilen vatandır, diyenlere…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.