El-Hakk

Küçük Nefret:

Nefret kötü bir duygu. Bazen kuldan nefret gerekçesiyle bir varlıktan hıncını çıkaranlar olur. Televizyondaki bazı kıdemli tartışma erbaplarının(!) tavrından nefretle, TV tartışma programlarını kısıtladım. İzlememe cezası… Sporu geçtim, FB üzeceği kadar üzdü. Geriye kaldı dizi film, belgesel ve müzik programları vs… Onlarda da uydum imama misali, bazen hanımın izlediklerine bakıyorum. En iyisi okumak, ben de onu yapıyorum.

Adam bir üniversitede rektör, adam 40 senelik köşe yazarı, adam emekli subay, adam hukukçu, adam, adam…, çoğaltabildiğin kadar çoğalt… İdareye yandaşsa verir coşkuyu, karşıtsa görmez olguyu…

Yahu bir adam neden inanmadığını söyler? Hele emekli subaylar… Mehmetçiğin canı emanet edilenler. Bir zamanlar çokça attığımız, “Başbuğlar ölmez” sloganını bile unutturacaklar(!) bize…

Her rekâtta okuduğumuz Fatiha Suresinin manasını unutmasalar gerek. “… yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz…” El-Hakk…

İnce İftira:

Adam bilgisayarın başına oturdu, haberi biran evvel tamamlamasını istemişlerdi. Gerçek dışı bir metin hazırlayacaktı. Lakin biraz dumura uğrasa da fıtratı buna pek uygun değildi. Ah şu ballı ödemeler, derken haberi tamamlamıştı.

Trollük ne zor işmiş diye düşünürken vicdanının kanadığını hissetti. Lavaboya gitti, elini yüzünü yıkadı, birkaç kez la-havle çekti ve masasına döndü. Yazıyı imzalamadan teslim etti. Ben bu kadarına ortak olabilirim dercesine… El-Hakk…

Hafif Kazık:

Kendisini gerçek bir mümin olarak görürdü. Emeklilik sonrası ticarete atıldı, Allah versin işleri büyüttü. Bir gün ürünlerinden birisine bir tanıdığının ihtiyacı oldu. Telefonla arandı, akşama buluştular, emaneti aldıktan sonra “borcunu” sordu. Rakamı duyunca, “üzerimde o kadar yok, IBAN ver, göndereyim” dedi. Arkadaş, “yakında bankamatik var, gidelim oradan çek” dedi. Öyle yaptılar…

Aradan bir süre geçmişti ki, aynı ürünler tekrar gerekti. Arandığında, şehir dışındayım, çocuklar ilgilensin dedi. Görüşüldü ve e-satış sisteminden sipariş verildi. Ödeme kartla yapıldığında, görüldü ki arkadaş daha önce eski arkadaşına hafif kazık atmış…Ürünü aynı gün kargoya veren gençlere teşekkür az gelir ama ya babaların günahı? El-ticaret, el-vicdan deyip geçelim… Yorum yok. El-Hakk…

Gerçek Filtre:

Yüceler yücesinin indinde kul hakkı büyük günahlardandır. Affı yok… Hep merak etmişimdir, yüzlerce, binlerce yıl evvel filozoflar, alimler, bilgeler halen geçerliliğini koruyan sözleri nasıl düşünmüşler? Mesela, 2494 sene evvel doğan, antik Yunan filozoflarından Sokrates’in yargıları.

Sokrates yolda yürürken bir tanıdığıyla karşılaşır. Tanıdığı ona, “senin arkadaşınla ilgili bir haber duydum” der. Sokrates merakla hadi anlat demez ve sorar.

  • Haberin doğruluğundan emin misin?
  • Adam, hayır sadece duydum deyince,
  • Sokrates, gerçeklik filtresinden geçmedi, der.
  • Arkadaşım hakkında anlatacağın şey, iyi bir şey mi?
  • Adam, hayır aksine kötü bir şey deyince,
  • Sokrates, iyilik filtresinden de geçmedi, der.
  • Anlatacağın şey benim işime yarar mı?
  • Adam, hayır sanmıyorum cevabını verince,
  • Sokrates, işe yararlık filtresinden de geçmedi, dedikten sonra,

Meşhur değerlendirmesini yapar, “Bana söyleyeceğin şey; doğru değil, iyi değil, benim işime yaramıyor. O nedenle bana anlatma ve sana tavsiyem ağzını kapalı tut” der. Adam, Sokrates’e cevap veremez ve susar. El-Hakk…

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun kalpten “…yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz…” diyenlere.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Yavuz Koca Arşivi

Ağlamak ister misiniz?

20 Mayıs 2025 Salı 17:39