Ee ne olacak şimdi?

Sosyal medya toplumu etkilemede çok yol aldı. Dahil olduğumuz, edildiğimiz, kurduğumuz platformlarda bulunanların kahır ekserisi Türkiye sevdalısıdır. Önemli kısmı bedel ödemiştir ancak bedelin kaydını tutmamıştır. Hak rızası varsa hesap tutulmaz zaten...

Yazmadan olmuyor. Şimdi birileri beni ukalalıkla, bilgiçlikle yaftalayabilir. Canları sağ olsun.

Hani meşhur bir söz vardır... “Biz 40 kişiyiz, kırkımız da birbirimizi biliriz.” Bir söz daha var.
“İnsan vardır bilir, bildiğini bilir,
İnsan vardır bilir, bildiğini bilmez,
İnsan vardır bilmez, bilmediğini bilir,
İnsan vardır bilmez, bilmediğini bilmez.”
(Anonim)

Benlikten ve nefisten Allah'a sığınarak "ben" diye başlayacağım, hoşgörüle...
“Ben”, Karapapak/Terekeme Türkü olarak, Muş'ta doğdum, ilkokul sona kadar köydeydim.
“Ben”, Diyarbakır'da büyüdüm, lise tamamlanıncaya dek çok şey yaşadım, Ülkü'ye orada âşık oldum.
“Ben”, 40 yıldan fazladır değişik site, gazete, dergide yazıyorum. Geriye çektiğim tek bir yazım yoktur. Herhangi bir kula/kuruma hakaretamiz tek bir cümlem yoktur. Bakılabilir…

Eskilerden beri "Ayrımcılık" üzerine her kesimden yerli/yabancı çok sayıda kitap/rapor okudum. (İ İ Giray, M A Birand, T J Coles, U Mumcu, G E Fuller, A Semavi, S Kinzer, Y Halaçoğlu, M S Çürükkaya, A Öcalan, H Kissenger, T Yavuz, S A Arvasi, N Dersimi ve daha birçok...) bunlardan birkaçı.

Devletin bu konudaki yetkilileri, önünden her gün bilgi/belge akanlar kadar bilemem tabii ki ama ortalamanın üzerinde bu işlerin önünü, arkasını, menzilini görebiliyorum. Şimdi emekli bürokratından sokaktaki vatandaşa, ümmisinden akademisyenine kadar bir şeyler söylüyorlar. Hele ki ekran müdavimleri, hafazanallah…

"Terörsüz Türkiye" fikri… Aklı başında olan, başka mahfillerle bağlantısı bulunmayan birisi buna karşı çıkmaz… Ama bir de işin sonrası var...

Benim telefon rehberimde 5000'e yakın isim var... Bunlardan 6 kişi "dostum" diye kayıtlı, bir kısmı arkadaşım, hemşerim, meslektaşım, komşum, tanıdığım v.s…
Bu 6 dosttan birisi "Alevi", eee ne olacak?

Sene 2007 idi, önemli bir yolculuğun ilk gününde yanıma sadece bir dostumu aldım. Onbeş gün gece-gündüz birlikteydik. O arkadaşım Kürt'tü... Eee şimdi ne olacak?

Ama dersek ki şu iş için Alevi, şu makam için Kürt, işte o gün bittiğimiz gündür, çıra misali yanarız. Sadece Sünni Türk değil, Kürt, Alevi ve daha herkes... İstisnası yok mu? Elbette var. "Karnımın doyduğu yer vatandır diyenler ve Cumhuriyetle karın ağrısı olanlar hariç..."

Sahi nasıl olacak? Türkiye’de 4 milyona yakın karşılıklı evlilik var(mış)(!).
Anası Türk, babası Kürt.
Anası Kürt, babası Türk.
Anası Alevi, babası Sünni,
Anası Sünni, babası Alevi...
Kim kimdir, kim anasını, kim babasını tercih eder? Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nde adil seçimle geldikten sonra kişilerin mezhebi ve meşrebi kimseyi ilgilendirmemeli. Zira biz aynı çıranın yongalarıyız, büyük Türk Milletiyiz.

Hadi yazımı bir espriyle bitireyim. Diyarbakır Maarif Kolejinde 7 sene aynı sınıfta okuduğumuz, akl-i selim, entelektüel Altan Tan buna bir cevap versin. Anası Türk, damadı Türk, gelini Türk, torunları…?

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun önce vatanım, önce Türkiye’m diyenlere…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Koca Arşivi

Balta’nın sapı bizden

22 Haziran 2025 Pazar 22:18

İran Biat Şah ve Mat

17 Haziran 2025 Salı 12:43

El-Hakk

30 Mayıs 2025 Cuma 19:18

Ağlamak ister misiniz?

20 Mayıs 2025 Salı 17:39