Geleceği engelleme veya durdurma şansımız yok tabii.

Ama gelecek planlanabilir, düzenlenebilir dolayısı ile öngörülebilir bir olgudur.

Hayata millet penceresinden bakan biz ve bizim gibilerin toplamda milletin geleceği ile dertlenmesi, umutlanması, endişelenmesi ve düşünmesi, iyi kötü düşünceler üretmesi milli bir katkı olarak addedilebilir.

Türklerin küresel iklim değişikliği ve dünya ekonomisinin tarıma dönmesi sebebiyle yaşamsal koşullarının gerilemeye girmesinin görülmesinden dolayı Batıya göç hareketi bir milli düşünce katkısı sonunda üretilmiş olmalıdır.

Türk coğrafyası diyoruz ama Türk coğrafyası dediğimiz topraklarda Türk milletinin geleceği nedir.

Türk milleti olarak dostlarımız, sevenlerimiz, ardıllarımızla birlik halinde yaşayabilecek miyiz?

Bir gelecek planlayıp üretebilecek miyiz?

Kabul edelim ki Anadolu coğrafyasında yaşayan Türk milleti mensupları milleti ileriye taşımakta, birlikte gelecek üretmekte, milli olan tüm konularda başarılı olmuştur.

Eğer bu coğrafyada bağımsız başı dik, sahiplik ruhuyla yaşayabiliyorsak bu yaşamı Anadolu coğrafyasını yurt tutan Türk milletinin öncülerine borçluyuz.

Onlar bu günkü bizler için mücadele ettiler.

Bugün bu coğrafyayı kullanan Türkler olarak da gelecek nesiller için üretim yapmalıyız.

Dünya ölçeğinde yaşanan büyük olaylar tabii olarak arkasından dünya ölçeğinde büyük değişimler getirmiştir.

Kavimler göçü Roma’nın yıkılmasına sebep olmuş.

Avrupa’da yaşanan veba salgını yaşayan insanların 1/3 ünün kaybedilmesi sonucu coğrafyanın insandan arınmasına sebep olmuş.

İngiltere’de Magna Carta sözleşmesi dünyada demokrasi açılımını başlatmış.

Sanayii devrimi, Fransız ihtilali, dinler savaşı Amerika kıtasının keşfi, Rusya’nın İngiltere tarafından desteklenip bir askeri güç olarak sahneye çıkarılması; Hepsinin dünya ölçeğinde siyasi sonuçları olmuştur.

Birinci dünya savaşı Türk, Alman ve Avusturya Macaristan imparatorluklarının yıkılıp yerine milli devletlerin kurulması sonucunu getirmiş.

İkinci dünya savaşı Emperyal güç olarak İngiltere ile ABD’nin yer değiştirmesi, İki kutuplu bir dünya yapılanması, emperyalizmin devamı sonuçlarını getirmiş.

Türk milleti açısından 1923’te kurulan milli ve bağımsız Türk devleti 1947 itibarı ile milli vasfını yitirmiş adeta ABD’nin oltasındaki balık pozisyonunda milli görünen ama işbirlikçi valiler tarafından emperyalizmin çıkarlarını önceleyen teslimiyetçi bir yöntemle teslim alınmıştır.

Halen Türk devletinin durumu da budur.

Türkler sadece Anadolu’da yaşamıyor.

Doğu Asya’dan Avrupa’nın ortasına, Urallardan kuzey Afrika’ya kadar olan bölgeye Türk coğrafyası diyoruz.

Anadolu Türk coğrafyasında Türk milletinin yüksek karakterli uygarlık kurabildiği, Türk milletinin merkezi olabilmiş bir kara parçası.

Kara parçasında yaşayan nitelikli Toplum, Türk milletinin en gözde, temayüz etmiş, hareketli ve lider toplumlarının başında gelir.

Dünya ölçeğinde bir milli davranış olacaksa Türklerin Anadolu da yaşayan Türklere gözlerini çevirmeleri ve kendi davranışlarını ona göre düzenlemeye çalışmaları gayet normal bir durumdur.

Dünyanın yaşadığı son pandemi salgınının da mutlaka siyasi sonuçları olacaktır. Aslında olmaya da başlamıştır.

ABD’nin orta Avrupa’dan Türkiye sınırına kadar yaptığı askeri tahkimat, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi ve diğer komşularına yaptığı askeri tehdit.

Çin’in 2050 yılında Dünya ekonomisinin 1 numarası olma istidadı. BOP projesinin devamı ve Ortadoğu coğrafyasında bölme çabalarının devamı. Büyük İsrail projesinin devamı hep siyasi sonuçlar içerecek olgulardır.

Türklerin geleceği Türk birliğindedir.

Anadolu coğrafyasında yaşayan Türkler dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 1 ini üretiyor.

Anadolu coğrafyasının dışında yaşayan Türkler de tahmini olarak dünya ekonomisinin yüzde 1 ini üretiyor.

Türklerin ekonomilerini birleştirmeleri halinde bugün Süper güç iddiası taşıyan Rusya’nın 2/3’ü kadar bir ekonomik büyüklüğe kavuşacağız. Bir de çarpan etkisi, Türk coğrafyasının kullanılmayan kaynaklarını da artı olarak yazabiliriz.

Türk milleti için Türk birliği elzem, ekmek, su gibi bir durumdur ve Türk milleti ölçeğinde Türk birliğinin halay başı Anadolu’da yaşayan Türklerdir.

Bizden sonraki nesillere devredeceğimiz en önemli hizmetlerin başında Türk birliği için attığımız adımlar, yapacağımız hizmetler olacaktır.

Tahmin ediyorum ki Türk milletinin gençleri milli, etkin, siyasi ve ekonomik güç istemektedir.

Gücün büyük olması için bir araya gelmeli. Parça parça olan güçleri bütün ve büyük güç haline getirmenin yollarını aramalıyız.

Türkiye’de bu fikir var.

Ama emperyalizmin kurduğu masalarda, kukla ittifak siyasetlerinde değil tabii.

Türk birliğini gerçek anlamda gerçekleştirecek fikirde, donanımda, cesarette bağımsızlıkla, Atatürk çizgisinde milliyetçi parti var artık.

Sahadadır…