Şuna hala alışamadılar; istiyorlar ki, altılı masa Cumhur ittifakı gibi olsun. Her lider kendi kimlik ve temsil iddiasında olduğu fikirlerden vazgeçsin.

Masada bir kişi konuşsun herkes başını sallasın. Masanın bir patronu birde yancıları olsun. Altılı masa bu şablona uymayınca da demokrasinin çoğulculuk olduğunu unutarak dağılıyorlar diye yaygara koparmaya başlıyorlar.

Dağılan bir masa yok, ancak yaşanan süreç bu masanın akil kişisini de bütün çıplaklığı ile ortaya çıkardı.

Geçtiğimiz hafta İYİ Parti lideri sayın Akşener ani bir rahatsızlık geçirdi. Herkesin yüreği ağzına geldi. Ama bunun bir faydası da oldu. "Bir musibet bin nasihat" misali ya sayın Akşener'e bir şey olursa sorusu sorulmaya başlandı. Sorunun cevabı Akşener'in masadaki ağırlığını, yol göstericiliğini, öngörülerindeki isabeti bir defa daha ortaya koydu.

Son haftalarda masanın bazı liderlerinin açıklamaları ciddi tartışmalara neden oldu. Erdoğan kimi açıklamaları -gol pası- olarak gördüğünü ifade etti. Zamansız her söz bir bumerang olup altılı masaya döndü. Şimdiye kadar Erdoğan'ın bırakın gol pası, top dolaştırma pası bile alamadığı tek lider sn Akşener oldu. Politik dili, açıklamaları, söylem ve eylemleri ile Akşener hep makulün sesi oldu. Duruşu ile hem solun hem sağın sigortası olmayı başardı. Vatandaş hangi ittifak iktidar olursa olsun Akşener'i güvencesi olarak gördü. Bu az buz bir şey değil. liderlik önce herkese güven vermektir. Bir siyasi lider kendine oy vermeyenlerin bile teminatı olmayı başarabilmişse aslında ülkesinin vicdanı olmayı da başarmış demektir.

Bu, sayın Akşener'in milletin vicdanıyla, aklıyla düşündüğü anlamına gelir. Gönül ve akıl ibresi milletin ibresi ile örtüşen bir lider -halkının ne istediğini ne istemediğini- herkesten iyi görür. İlhamını milletinden alır. Onun herkesten iyi anlar. Politikasını ona göre tanzim eder.

Önümüzde bir seçim var. Erdoğan 14 Mayıs'a işaret etti. Bu seçime 4 ay gibi bir zamanın kaldığı anlamına geliyor. Altılı masanın önündeki en büyük sorun Cumhurbaşkanı adayının tespit edilmesi ve bunun heyecan yaratacak tarzda sunumunun yapılmasıdır. Erdoğan ve Bahçeli'nin karşılarında kimi görmek istedikleri belli. Bunu sık sık dile getiriyorlar. Altılı masada ise bugüne kadar çeşitli isimler telaffuz edildi. Sn. Kılıçdaroğlu uzun zamandır ben varım çalışmaları yapıyor. CB adaylığına talip olduğunu söylüyor. Sn. Akşener ise bugüne kadar hep kazanacak aday tercihi üzerinde durdu. Meseleyi kişisel yarış haline getirmedi. Aday olmadığını açıklayarak CB seçimini altılı masa içinde kişisel bir yarış olmaktan çıkardı. Bu çekilme aslında masaya gerek olursa sizde ihtiraslarınızı geri çekilmeyi bilin mesajıydı.

Bugüne kadar altılı masada öngörüleri en çok tutan, siyaseti en iyi okuyan lider Akşener oldu. Muarızları bile onun hamlelerinden kendilerine bir kazanç çıkaramadılar.

Altılı masa bu seçimi kazanmaya mecburdur. Masanın kurucusu elbette sayın Kılıçdaroğlu'dur. Ancak masanın aklı ve mimarı da sayın Akşener'dir. Doğru olan kuruculuğun karşılığını istemek değil, öncelikle Türkiye'yi bu yağma düzeninden kurtaracak kazanmaya en yakın adayı bulup milletin önüne çıkarmaktır. Liderlik bazen de vazgeçmeyi bilmektir. Akşener bunu yaptı.

Altılı masa Cumhur ittifakı gibi bir biat masası değil. Burada kimse kendi kimliğinden soyunup ötekinin kimliğine bürünmüyor. Herkes kendisi olarak kalıp asgari müştereklerde güç birliği yapıyor. Demokrasi, adalet ve insanca yaşam gibi kriterlerde buluşarak Türkiye düştüğü çukurdan çıkarılmaya çalışılıyor. Bu iş birliğinin başarısı ancak doğru bir politika, doğru bir dil ve doğru bir adayla mümkün. Sn Akşener bugüne kadar hep haklı çıktı. Kazanacak adayla ilgili öngörülerinin de dikkate alınması, oyunbozanlık olarak görülmemesi gerekiyor. Önemli olan kimin Cumhurbaşkanı adayı olacağı değil, kimin kazanacağıdır. Bu sese kulak verilmeli.