Ama

Konda Araştırma Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır, bir iddiada bulunmuş. Demiş ki, "…Milliyetçiliği temsil iddiasındaki partiler, yeni bir milliyetçilik tarifiyle bir çıkış yaratamadıkça ya Ak Parti tarafından ya da seküler alanda giderek eriyecekler. Şimdi MHP AK Parti’ye yakın durarak bir taraftan onun içinde eriyor. Milliyetçilerin sadece iktidardan değil, devletten de bağımsızlaşabilmeleri lazım. Ama milliyetçi aydınlar arasında böyle bir tartışma yok sanıyorum."

Ağırdır’ın özellikle milliyetçi aydınlara yönelik ifadeleri çok ağırıma gitti diyecektim ki AMA dedim ve sustum….

Ve özeleştirimi yaptım.

Hakikaten neredeler bizim milliyetçi entelektüellerimiz?

Sahi

Bundan 10 yıl önce, eski bir dost açık bir mektup yayınlamıştı. Mektubun bir bölümünde “…Seninle bir konuşmamızda Ülkücü Hareket’in açmazlarını sayarken demiştik ki “Bizim romantik kahramanlarımız yok! Hiç olmadı!” örnek olarak da Deniz Gezmişi göstermiştik. Bunları söylerken bir tek konuyu tartışmadık. Neden? Neden bizim adamlar kolayca yıkılıyor, dağılıyor, dönüyor, kıvırıyor…

Sana bir soru…

Deniz Gezmiş asılmasaydı. Hapisten çıktıktan sonra Turgut Özal’ın ANAP’ın da yer alıp, hani o malum adamlar gibi Semra Ablalarının elini öper miydi? ANAP’ın bakanı olup sermaye emrine girer miydi? Demirel’in danışmanı olur muydu?

Hayır değil mi?

Neden hep bizden çıkıyor bu tip adamlar dostum? Kutlu olduğunu iddia eden bir hareket bu kadar …? Biz nerede hata yapıyoruz dostum?" demişti.

Ben de 2018’de diyorum ki,

SAHİ Fırat Çakıroğlu yaşıyor olsaydı ne derdi?

Kendi sorumu cevaplamak üzere oturduğum yerden arkaya döndüm, Fırat Çakıroğlu’nun Atatürk’ün yanındaki fotoğrafına baktım, gözlerimi göz bebeklerine diktim ve sordum.

Ne diyorsun, şehidim, Fırat’ım, Çakır gözlüm?

Cevap verdi, Allah’ıma andolsun ki bize yakışmayanı ben yapmazdım.

Peki neden?

Listelere bakın neden sorumun cevabını orada bulacaksınız. Yeter ki, kalp gözüyle bakın bulacaksınız….

Futbol

Milletvekili adaylarının genellikle aynı kulvar oyuncularından oluştuğunu yazmıştım. Barcelona bile maça 3 kaleci, 4 santrafor ve 4 libero ile çıkarsa karşısındaki takımın gücüne bakılmaksızın yenilir, demiştim. Gördüm ki kimsenin umurunda değil. Ne demek istediğim, seçimler sonuçlanıp da şoklar yaşandığında -inşallah yanılırım ama yaşanacağından eminim- anlaşılacaktır.

Lakin “dönülmez bir akşamın ufkundayım” misali Üsküdar da çoktan geçilmiş olacaktır.

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun dün dündür demeden yeni düşünceler üretebilenlere.