Ümit Özdağ’ın CNN Türk’te yaptığı açıklamalar ülkemizin gündeminde tartışılıyor.

İnsanlarımız asıl anlatılmak istenen noktayı değil de anlatılanların magazinsel bölümünü konuşmayı tartışmayı tercih ediyorlar maalesef.

Ümit hocanı arada kalan pek rağbet edilmeyen asıl konuşulması gereken sözü mensubu olduğu partinin bir “eksen kayması” ile karşı karşıya geldiğidir.

Ve mücadelesinin partisini Türk milliyetçiliği ekseninde tutmak olduğu görülüyor.

Tabiiki vatan sathında yaşayan kendisini Türk milletine mensup kabul eden herkes milliyetçidir, mensup hissetmek zaten başlı başına bir milliyetçiliktir.

Fakat birde ülkemizin siyasal yapılanmasında aksiyoner Türk milliyetçiliği diye bir olgu var.

Aksiyoner Türk milliyetçiliği Türkiye cumhuriyetinin kuruluş felsefesidir ve lideri kurucu önderimiz Atatürk’tür ve 1938’e kadar ülkemizin yönetiminde bağımsız antiemperyalist Türk milliyetçilerinin ağırlığını görürüz.

1953 Amerikan haber alma teşkilatı (CİA) kurulunca ülkemiz siyaseti ABD tarafından dizayn edilmeye başlanmış 1959’da Ruzi Nazar adlı Özbek asıllı CİA ajanının Türkiye istasyon şefliğine getirilmesi ile Türkiye’de var olan aksiyoner Türk milliyetçiliği yapılanmasına müdahale ve yön verme daha belirgin hale gelmiştir.

Ve aslen bağımsız antiemperyalist bir hareket olarak kurulan MHP’de 1969 Adana kurultayında ABD’nin yeşil kuşak projesinin bir parçası haline getirildi. Nihal Atsız ve arkadaşları aksiyoner Türk milliyetçiliği hareketinden dışlandı.

Aksiyoner Türk milliyetçiliği hareketinde bir Amerikan etkisi vardır.

Aksiyoner Türk milliyetçiliğinin 1980 öncesi yayın organı olan “Hergün” gazetesinin genel yayın yönetmeni ve başyazarı CİA istasyon şefi Ruzi Nazar’ın MİT’e aldırdığı yardımcısı Enver Altaylı bu gün “FETÖ” örgütünün üyesi olmaktan cezaevindedir.

Enver Altaylı 12 Eylül öncesi binlerce Türk gencinin birbirini katlettiği Türkiye’nin istikrarsızlaştırıldığı ve her türlü kontrol altına alındığı sokakların kan gölüne dönüştüğü dönemde etkili ve yetkili bir kişi idi.

Ümit Özdağ İYİ Partiyi kurarlarken Enver Altaylı’nın kendisine geldiğini ve parti kuramamalarını sokağa dökülmelerinin gerektiğini söylemiş.

Altaylı, Ümit hocaya kim adına bu teklifi götürmüştür.

Ülkemizde Enver Altaylı’nın siyasetini takip eden veya edecek olan aile bireyleri var mıdır?

Esas soru budur.

Ülkemiz siyasi yapılanmasında Türk milliyetçiliği hassasiyeti olan partilerimizde “devşirmeler” yok mu?

Tabiiki var hem de her yerdeler.

“İşbirlikçiler" yok mu? O da var.

Ümit hocanın dikkat çekmek istediği nokta bu.

Aksiyoner Türk milliyetçiliği hareketinde bir dış bağlantısı olmadığına inandığımız ve güvendiğimiz diğer bir kişi de rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu idi.

Muhsin başkanın Hrant Dink ve Rahip Santaro suikastlarından sonra bir sözü hala hatırlanır şöyle “Bizim tarlamızı (partisi BBP’den bahsediyor) haberimiz olmadan sürmüşler”

Kastettiği BBP’deki dış etkilerdi.

O zaman BBP içinde bu tarla sürmeyi kim yapmışsa Muhsin başkana kim genel başkan yardımcısı veya Alperen Ocağı yöneticisi ise bulunursa dış etkide karıştırıcı mikserler de bu günkü devşirmeler de bulunur.

Şüphesizdir ki Ümit Özdağ temiz antiemperyalist kalbi Türklük için atan bir Türk milliyetçisidir.

Milleti için çalışmış didinmiş uğraşmış 22 tane kitap yazmış milletimizin ihtiyacı olan nadir insanlardan biridir.

İlişkileri karışık kazındığında makyajı dökülecek aileden arızalı devşirme insanlar bu gün suyun başına makam ve para dağıtıcısı olarak getirildi ise onları o makama getirenler de işbirlikçidir.

Mesele Türk milliyetçiliği hareketinin ekseninin işbirlikçilerin elinde olup olmama meselesidir.

Kazım Karabekir bu tip bir zamanda yaşadı ve benzer durumu şöyle söylemişti “Öyle puslu hava ki şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor”

Gözümüzü boyuyorlar maskeleri düşünce çok üzülüyoruz.

Fakat iş işten geçiyor.