Bazı insanlar toplumun veya ailesinin veya çalışma arkadaşlarının ileriye gitmesini engellemekle kendisini görevli kabul eder.

Bu nitelik bazen bir davranış biçimi olarak uygulamacı kişilerce kabul edilir. Kişi fayda ettiğini sanar ama topluma onulmaz problemler açar.

Eğer kişinin davranış, hayata bakış çizgisi bu ise yine de bu davranışlarda bir kalleşlik, bir vatan hainliği aramamalıyız, ama bu tip insanları mümkün olduğu kadar toplumsal karar alma, toplumu yönlendirecek makam sahipliği gibi mekanizmalardan uzak tutmak lazımdır.

Lüzumdan öte bu tip insanların toplum adına konuşmaları ancak kendi kendine konuşmak ile sınırlandırılması gerekmektedir.

Kötü olan birde toplum davranışlarında karar mekanizmalarına getirilen ve o makamlarda özellikle tutulan görevli kişilerin olmasıdır ki en zararlıları onlardır.

Aynen şöyle diyor “Türk milleti ile gönül bağı kopmuş kim varsa bize Uygur Türkleri konusunda laf ediyor. İleri geri konuşuyor, be hey gafiller, Türklük ne zamandır sizin ana meseleniz oldu”

ABD’nin bir Doğu Türkistan stratejisi ve planı var.

Zaten çok net olarak belli oluyor.

ABD’nin Çin ile dünya ölçeğinde bir ekonomik savaşı var.

1950’li yıllarda Sovyetler Birliğine uyguladığı “yeşil kuşak” yani SSCB’yi çevreleme politikasını bu gün Çin’e uygulamak istiyor . Ve kendisiyle hareket eden devletlerle, Çin içinde edindiği müttefikleriyle Çin’i çevreleme ve iç karışıklık çıkarma gayretlerini çalışmalarını gören gözler görüyor.

Fakat ABD’nin kendi siyasal ve ekonomik hedefleri var diye Çin sınırları içindeki Doğu Türkistan’da yaşayan soydaşlarımız Uygur Türklerinin yaşadığı mezalime, uğradıkları baskılara, kısıtlamalara, asimilasyonlara sessiz, duyarsız mı kalacağız?

Yukarıdaki sözleri partisinin TV’lerden naklen yayınlanan grup toplantısında söyleyen parti başkanı;

Uygur Türklerine randevu vermemiş, partisinin genel merkezine görüşmeye gelen Uygur Türklerini kapısından içeriye aldırmamış, özel güvenlik görevlilerine ittirip kaktırmış, daha dün Türk Birliği savunucusu Irak Türkmen cephesi başkanı Erşad Salihi’nin görevinden alınıp yerine bir İhvancının getirilmesine ses çıkaramamış veya çıkarmamış.

Doğu Türkistan veya herhangi bir Türk coğrafyasında yaşanan sorunlarla ilgili ezilen Türkler için hiç bir politika üretmemiş, hiç bir girişimde bulunmamış, parmağını bile oynatmamış.

Ama kendisine verilen kürsüde en fazla bağıran, hakaret eden, sallayan kişi o olmuş.

En tehlikelisi bu tiplerdir.

Siz onları kendi milletinizden zannedersiniz.

Hep bir umutla bir şey yapacak diye beklersiniz, çünkü yapacak gibi durur, görünür.

Ama o sizin mensup olduğunuz millete değil ona emanet edilen makamı kim ona emanet etmişse makamın gerçek sahibine hizmet eder.

Ona emanet edilen makam milletin makamı değil, onun hizmetinde millete değil.

Neredeyse 25 yıl oldu bekleyin bakalım daha ne kadar bekleyeceksiniz?