Bundan tam 42 yıl önce özel Radyo istasyonları ve özel televizyon kanalları yokken, o yıllarda “Türkiye Radyoları” olarak bilinen TRT’de “Geçmişten Günümüze Ordumuz Gururumuz” isimli bir program hazırlamış olduğum için bu konuya girmesem olmaz.

1977 yılı olsa gerek, önceki Genel Kurmay Başkanlarımızdan Semih Sancar zamanında, ilk düzenli Türk Ordusu’nun kuruluş tarihi olarak Hun Türklerinin İmparatoru Mete Han’ın tahta geçtiği Milattan Önceki 209 yılını esas alan bir karar alınmış ve bir kitap olarak yayınlanmıştı. Ben de daha TRT’ye girmeden Hun Türklerinden başlayarak Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular, Osmanlılar ve elbette Türkiye Cumhuriyeti ordularından söz eden, şanlı zaferlerimizi anlatan bir program dizisi hazırlamıştım.

Son günlerde, katıldığı bir televizyon programında CHP milletvekillerinden birinin, Sakarya’daki Tank Palet Fabrikası’nın durumu görüşülürken maksadını aşan bir laf etmesi ve programı yönetenin gayretine rağmen sözünde inat etmesi üzerine ortalık karışınca hatıralar canlandı ve ben de 42 yıl öncesine gittim.

Hazırladığım programda siyaset yoktu ve yalnızca tarihi şereflerle dolu milletimizin şanlı ordusunun geçmişten günümüze gelen serencamını anlatıyordum. O zaman da bir işgüzar çıkıp “Bu program Türk Ordusunu savaşçı olarak gösteriyor” gibi saçma sapan bir rapor hazırlamış, program 4 – 5 bölüm yayınlandıktan sonra TRT prodüktörlerinden birine verilerek kalan bölümler lay lay lomla geçiştirilmişti. Ancak ben TRT’ye resmen geçtikten sonra aynı metinlerimi yine aynı isimle yayınlamayı başarmıştım ve dolayısıyla metinlerimin itibarı iade edilmişti.

Kısacası milletimizin her ferdi Türk Ordusu’nu sever, sevmelidir. Ordusuz millet olmaz ve üstelik Türk Milleti “Ordu Millet” diye de ün salmıştır.

Konumuza dönecek olursak…

Daha önce birkaç defa “Bu CHP İflah Olmayacak” mealinde birkaç yazı yayınlamış, kitaplarıma da almıştım. O yazılarımı okuyanlar hatırlayacaklardır. 18 yıldır yıpranan AKP iktidarları devamlı koz veriyor, muhalefete adeta altın tepsiler içinde fırsatlar sunuyor ama CHP’den ya bir Milletvekili, ya bir İl – İlçe Başkanı ya da CHP’li olarak bilinen bir gazeteci, bir yazar, bir sanatçı öyle bir laf ediyor ki değil bir çuval, bin bir çuval incir berbat oluyor.

Son olay da bunlardan biri ama tek de değil hani… Söz konusu programdan bir – iki gün önce de CHP’ye yakın TV kanallarından birine Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu çağırmışlardı. O günlerde de Kız Ritmik Jimnastik takımımız Avrupa şampiyonu olup altın madalya kazanmıştı. Temel Bey’e sorulan soruya bakın: “Saadet iktidarında Kız Ritmik Jimnastik Takımı Türkiye’yi temsil edebilecek mi?” Tam da “Dam başında saksağan, vur beline kazmayı!..” Böyle muhalefet ve böyle destekçileri olduktan sonra Ak Parti istediği kadar hata yapsın, istediği kadar koz versin muhalefet nato kafa nato mermer ya da Arapçası ile ifade edecek olursak “Kellim kellim la yenfa/Söyle söyle faydasız!”

Şimdi biraz geriye doğru gidelim de, “Tencere dibin kara, seninki benden kara” misali başka örnekleri hatırlayalım.

4 Temmuz 2003… Irak’ın kuzeyinde bulunan eski Türk Yurdu Süleymaniye kentindeki Türk Karargâhı, PKK militanları ile birlikte gelen Amerikan askerlerinin baskınına uğruyor. Orada bulunan bir Binbaşımızla 11 Mehmetçiğimizin başına çuval geçiriliyor ve bir askeri araca bindirilerek götürülüyorlar. İnternet sayfalarında dolaşan bu resmi gördükçe ağlamaklı olur, masaları yumruklarım. “Bu konuda ABD’ye nota verecek misiniz” diye soran gazetecilere zamanın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın verdiği cevabı da unutamıyorum: “Ne notası? Müzik notası mı?”

“FETÖ” denen Terör Örgütü pek çok devlet kurumunda olduğu gibi özellikle Türk Ordusu içinde de güçleniyor, AKP iktidarları bunu görmezden geliyorlardı. Türkiye’nin, Uluslararası anlaşmalarla kabul edilen sınır dışındaki tek toprağı üzerinde bulunan ve IŞID tehdidi altında olan Süleyman Şah Türbesi, 22 Şubat 2015 tarihinde bir gece yarısı operasyonu ile sınırlarımız yakınına taşınıyordu. İşin acı tarafı bu operasyonda PKK/YPG militanlarından destek alındığı söyleniyordu. 15 Temmuz 2016’da girişilen alçak darbe teşebbüsü az kalsın hem iktidarın hem de Türkiyemizin başına telafisi güç belalar açıyordu ama Allah’tan başarılı olamadılar. O tarihe gelene kadar da “Ergenekon” ve “Balyoz” operasyonları adı verilerek Türk Ordusu üzerine kumpaslar kurulurken yine devrin etkin siyasileri o davaların “Savcısı” olduklarını söylüyor, Türk Ordusu’nun Genel Kurmay Başkanı “Terörist” olarak ilan ediliyordu. İleri geri çıkışları ile serseri mayın gibi ne yaptığı, nerede ne zaman patlayacağı belli olmayan Bülent Arınç’a bir “suikast” hikâyesi uydurulmuş, bu uydurma gerekçe gösterilerek Türk Ordusu’nun ve bir bakıma Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mahremi sayılabilecek Kozmik Oda’ya girilmiş, siyasi irade buna izin vermişti. Arınç’a göre bu olup bitenlerle “Türk Silahlı Kuvvetleri bağırsaklarını temizliyor”du! Oysa Türk Ordusu’nun şerefi ayaklar altına alınıyor ve siyasi irade buna göz yumuyor, 29 Ekim 2016 tarihinde de Cumhuriyetimizin 93. Yıldönümü törenleri için Anıtkabire giden üst rütbeli komutanların üzerleri bir Astsubay tarafından aranıyor/arattırılıyordu.

Belki başka örnekler de verilebilir ama yazık değil mi? Bütün bunlar tarihin derinliklerinden beri gururumuz olan ordumuzu yıpratmaktan başka ne işe yarıyor?

Onun için iktidar mensuplarına da, muhalefettekilere de diyorum ki; ordumuz üzerinden siyaset yapmayın. Bizim güzel bir geleneğimiz, vazgeçilmez bir düsturumuz vardı ve “Kışla ile camiye siyaset girmez” denirdi. Şimdi ne yazık ki her şey gibi bu gelenek, bu düstur da bozuldu. Eminim ki tarih bütün bunları birer ibret vesikası olarak yazacak ve gelecek nesiller bizleri ayıplayacaklardır.