Ülkemiz siyasi hayatına bir takım müdahaleler yapılıyor.

Tabii bazı siyasi hareketler kendi dinamiği ile hareket ediyor ama bazıları ciddi bir şekilde ülkemizin önümüzdeki yıllarda nasıl yönetilmek istendiğinin dizaynı gibi görünüyor.

Ortada olan en yalın net gerçek ülkemizin yönetimini yönlendiren emperyalizmin milli unsurların yönetime gelmemesi için tüm köşe başlarını tuttuğudur.

Mevcut bulunan siyasi partilerimizin hemen hemen tamamında bir taban - tavan çelişkisi görülmektedir.

Her partinin tabanı seçmenleri il ve ilçe yöneticileri hatta üst yönetimlerin gösterilen bazı kısımları vatansever ve milletin yanındadır.

Fakat bazı kritik noktalar var ki oralarda mutlaka yol ayrımında tercih edilecek insanlar mutemet kişilikler devşirmeler peydahlanıyor ve karar verici noktalarda istihdam ediliyor.

Bu durumu en bariz olarak geçen dönemde İYİ Parti’de genel başkan yardımcılığına getirilen fakat tabanın sert tepkisi üzerine istifa etmek zorunda kalan Hasan Seymen olayında görebiliyoruz. Ailesinin çoğunluğu FETÖ ile ilişkili il başkanları olması da cabası. Meral hanımın bir tercih sorunu görülüyor.

Son CHP kongresinde Yüksel Taşkın diye bir kişi Kemal Kılıçdaroğlu tarafından genel başkan yardımcılığına atandı. Eren Erdem adlı eski milletvekili de PM’ye seçildi.

Yüksel Taşkın Türk ordusuna kumpas olarak CİA kontrolünde FETÖ tarafından açılan Ergenekon ve Balyoz kumpas davalarının lansmanı için FETÖ tarafından kurulan “Taraf “ gazetesinin 2 yıl yazarlığını yaptı. PKK’ya destek bildirisi olarak toplumda anlaşılan bildiriye imza attı.

Eren Erdem ise CHP’nin PKK ile temasını sağlayacak kişi olarak yeni politikasında rol üsleneceği görüldü.

Yeni kurulan partilerin dış ilişkilerini artık açık kanallarda bulabilmek mümkün.

Önce Devlet Bahçeli’nin sonrada Tayyip Erdoğan’ın Meral hanıma yaptığı çağrı son günlerin en çarpıcı ve getirebileceği sonuçlar açısından en ilginç siyasal davranış olarak görülüyor.

Meral Akşener’in her ikisine de cevabı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” e dönüş olursa cumhur ittifakına destek olabileceklerini bildirdi.

Bir olaya karşıdan baktığımızda tamamen siyahtır veya beyazdır dememiz doğru değildir.

Başkanlık sistemi ülkemizde 2016 referandumu ile gelmiştir.

Bazı açılardan bu anayasa değişikliği ülkemizi yönetimsel açıdan 150 yıl geriye götürmüştür, fakat az da olsa bazı faydalarını da görmemiz gerekir.

Başkanlık sistemi yerinde hakkınca ve demokrasiyi İleriye götürmek için yapılabilseydi pekala faydasını görebilirdik.

Fakat oldubittiye getirilen tek kişiye dayalı bir oligarşiyi içeren neredeyse bir padişahlık getiren kişiye özel bir sistem geldiği için tabiî ki tıkanmalar olacak ve mutlaka kısa bir zamanda tökezleyecek.

Meral hanımdan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” diye ne olduğu tam belli olmayan bir tanımlama yerine 2016 da anayasamızdan değiştirilen ve ülkemizin yönetim sistemini tek adam diktatöryasına götüren maddelerin demokrasimizi ileri götürecek halkımızın anlayabileceği bir teklif getirmesi herhalde daha uygun olacaktır.

Şöyle ki;

1- Cumhurbaşkanı bir siyasi partinin üyesi olmayacak.

2- HSYK üyelerinin seçilmesi için en az 25 yıllık yüksek hukuk görevi yapması ve meclis tarafından seçilmesi.

3- Bakanlar kurulunun seçilmesi cumhurbaşkanının her bakanlığa 5 aday önermesi ve bakanı önerilen 5 aday içinden meclisin seçmesi.

4- Cumhurbaşkanının kararname çıkarması ancak acil hallerde olması.

5- Yüksek memuriyetlerin atanmasında ya yüksek bir kişisel başarı veya en az 20 yıl devlet görevi yapmış olmak şartı.

6 - Genel seçimlerde her bölgenin 1 milletvekili çıkaracağı “dar bölge” seçim sistemine geçilmesi.

7- Cumhurbaşkanı adaylığı için 20 milletvekilinin teklifinin kaldırılması ve toplam seçmenin yüzde 1’inin teklif imzasıyla adaylığın gerçekleşmesi.

8 - Meclis tarafından seçilmiş bakanların meclis gensorusu ile düşürülme hakkının meclise verilmesi.

2016 referandumunda değişen anayasa maddeleri aşağı yukarı bu.

Siyasi partilerimiz ne istediğini net olarak madde madde söyleyemez mi?

Yoksa söyleyeceklerini anlayamayacağımızı mı zannediyorlar?

Lütfen kimse karnından konuşmasın ne istediklerini ne yapacaklarını toplumla açık açık paylaşsın.