Platon bir eserinde Gyges'in yüzüğünden bahseder. Gyges bir çobandır. Yüzüğü bulur. Yüzüğün taşı avuç içine döndürüldüğünde onu takanı görünmez kılar. Çoban Gyges, yüzüğü takar, taşını çevirir ve görünmez olur. Bu müthiş güç onu pervasızlaştırır,cezasızlık hayali en ağır suçları işlemesine neden olur.Görünmezlik ondaki hayvani dürtüleri kışkırtmış en ağır suçları işlemesine neden olmuştur.

Görünmezlik dediğimiz şey aslında adaletin görmemesi, yahut görmek istememesidir.

Bugün Gyges'in yüzüğünün yaptığı, -kuvvetler birliği- yahut yargıya hükmetmek yoluyla yapılmaktadır. Yargıya görünmez olmak isteyen despotlar, onu kontrol altına alarak Gyges'in yüzüğündeki gibi görünmez olmakta, her türlü suçu bu görünmezlik perdesi altında işlemektedirler.

Tiranların her şeyden önce yargıya hükmetmek istemelerinin sebebi budur.Çünkü yargı körleştirilmedikçe suç işlemek mümkün olmayacaktır.Onun için kuvvetler birliğini istemek aslında suç işleme özgürlüğü ve cezasızlık istemektir.

***

Hıristiyan kültüründe de İslam kültüründe de itaat yüceltilir,itaatsizlik aşağılanır. Frederic Gros, "İtaat Etmemek" isimli çalışmasında,refahın birincil yolu  olarak itaati öne sürmeye yoğunlaşan Hıristiyan kültürünün temel korkusunun siyasal düzensizlik olduğunu söyler. Bu da "kaos olacağına adaletsizlik olsun" demektir.

Kaos veya fitne korkusu İslam kültürüne de benzer şekilde yansımış,  düzen sağlansın da isterse zulüm yoluyla olsun noktasına gelinmiştir. Birçok  alimin zalim sultana isyan edilmez diye fetva vermesinin nedeni bu korkudur. Bunun istisnalarından biri İmam-ı Azam'dır. Büyük İmam, zalim sultana itaat edilmeyeceğini söylemiştir.Bu amaçla  Zeyd Bin Ali'nin Emevi Sultanı Hişam Bin Abdulmelik'e karşı isyanına destek olmuştur.

Kaos ve düzensizlik korkusu birçok alimi etkilemiş, İslam'ın öncelikli hükümlerini görmezden gelmelerine yol açmıştır. Mesela İmam-ı Gazali, sultanlığı zorla ele geçirenin sultanlığını meşru görmüştür.İslam'ın adalet, danışma,ahlak gibi düsturları fitne korkusuna feda edilmiştir. Buna rağmen fitne bitmediği gibi İslam dünyasında rızaya dayalı bir yönetim anlayışı da ortaya çıkmamıştır.İktidarı ele geçiren hangi yolla ele geçirirse geçirsin başta ulema olmak üzere itaate şartlandırılmış insanlar biat etmeye koşmuştur. Oysa fitneden kurtulmanın yolu adaletsizliğe razı olmak değil, tam tersine adaletten vazgeçmemektir.Fitneyi ortadan kaldıracak olan adalettir. Adaletten vazgeçilince kaos ortadan kalkmamış tam aksine toplumsal düzenin bir parçası olmuştur.

***

Çoğunluk her zaman doğruda birleşmez. Kalabalığın bir tarafa meyletmesi o tarafın haklılığına karine olamaz. Tarihte batılda buluşan sayısız çoğunluk vardır. En bilinen örnek Hz.Hüseyin/Yezid mücadelesidir. Kerbela'ya doğru yola çıkan Hz.Hüseyin'in ordusu topu topu 72 kişiydi. Buna karşın Yezid'in ordusu 4500 kişiydi. Çoğunluk Yezid'in tarafındaydı ama haklılık Hz.Hüseyin'in tarafındaydı.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.Sayısal çoğunluk,sadece sayısal çoğunluktur.Bundan başka bir anlam veya haklılık delili çıkarılamaz!