Sevgili okuyucularım. Ülkemizin de içinde olduğu dünyada küresel bir coronavirüs salgını krizi yaşanmaktadır. Her ülke kendi yasa ve yönetimlerince çeşitli tedbirler geliştirilmektedir. Bu kapsamda Türkiye’de kendi yasaları çerçevesinde bir takım tedbirler getirmekte veya yardım kampanyaları düzenlemektedir.

Coronavirüs salgını nedeniyle baştan beri ‘Evde Kal’ kampanyası açılmıştı. Bu kampanya gereği birçok insan fiili olarak çalıştığı işlerini zorunlu olarak terk etmek durumunda kalmışlardır. Bunu fırsat bilen bazı işadamları da çalışanlarının iş akitlerini fesih ile sonlandırdıkları yoğun bir şekilde haberlere yansımaktadır. İşini kaybeden veya kriz nedeniyle işini yapamayanların geçimlerini nasıl idame edecekleri gündeme geldi. Ve bu konu yardım kampanyaları ile dar gelirli ailelere yardım yapılması şeklinde açıklandı.

Yardım kampanyalarına ilk belediyeler el attı ve başta İstanbul ve Ankara belediyeleri olmak üzere birçok belediye yardım kampanyaları düzenledi. Ancak araya kirli siyaset anlayışı girdi ve belediyelere durun, siz yardım kampanyası açamazsınız. Onu yapacaksak ancak biz iktidar eliyle yaparız denildi. İçişleri Bakanlığı bir genelge yayınlayarak belediyelerin kampanyalarına el koydu ve paraları cukka etti. Dünyada birçok ülke dar gelirlilerine coronavirüs krizi nedeniyle dağıtılmak üzere ciddi manada ödenek ayırırken, bizim iktidarımız da vatandaşına ‘İBAN’ göndererek yardım istemektedir. Bu ne yaman çelişki!

Bu mudur? Siyaset burada da mı kirli yüzünü gösterecekti. Yazıklar olsun. İnsanlara en kolay ulaşabilecek kurumların başında belediyeler gelmektedir. Dolayısı ile belediyelerin yardım toplamasında ne gibi bir sakınca olabilirdi ki? Ama kazın ayağı öyle değildi. Kirli siyaset devreye girdi ve kampanya başlatan belediyelerin hesaplarına el konuldu.

Gerekçe valiliklerden izin alınmamış, o nedenle bu kampanyalar yasal olmuyormuş. Bunun adı yardım kampanyası. Belediyelerin yapacakları yardımlar aksine iktidarın elini daha da güçlendirecekti. Daha fazla insana yardım yapılması neden birilerini rahatsız etsin ki? Ama yok. Bizim kirli ve hastalıklı siyaset anlayışımız devreye girdi ve bu güzel girişimlerin önü engellenmiş oldu.

Bu ülkede 8. Cumhurbaşkanımız, Anayasayı bir kere delme ile bir şey olmaz demişti. Farz edelim izin alınmadı. Böyle hayırlı bir işte ve kampanya da kime ne zarar verilecek ti ki engellendi. Ana dedik ya yerleşik bir siyaset anlayışımız var. Onlar kampanyayı bizden daha iyi yaparlarsa bizim partimiz veya iktidarımız zarar görür kaygısı ortaya çıkmış ve kampanyalar engellenmiştir.

Hâlbuki bu ülkede bugüne kadar önüne gelen herkes kampanya başlattı ve valiliklerden izin aldıklarını da tahmin etmiyorum. Müge Anlı, Acun Ilıcalı ve daha birçok kişi veya kurum bu ülkede hem de online olarak kampanya açıp para topladılar. Müge Anlı’nın açtığı kampanya bir sağlık yardımı kampanyası idi. Ama Acun Ilıcalı’nın açtığı kampanya öyle mi idi? Acun Ilıcalı sadece Fenerbahçe’ye yardım etmek amacı ile kampanya açmıştı. Kaldı ki bu ülkede ‘TOSUNCUK’ lakabı ile ün yapan Mehmet Aydın denen delikanlı devletin tüm kurumlarının gözü önünde kampanyalarla para topladı. ‘ÇİFTLİKBAK’ olayını hatırlarsınız. 28 yaşındaki bir delikanlı Çiftlikbank kurdum bankamıza para yatırın size iki katını geri vereceğim diyor. Ve trilyonlarca para topluyor. Ve de bu iktidar döneminde oluyor. Tosuncuk paraları alıyor ve terki diyar ediyor. Hala firarda. Demek ki neymiş işinize gelince öyle işinize gelmeyince böyle.

Sayın Cumhurbaşkanı 2013 yılında yardımlarla ilgili bakın neler söylemiş bir hatırlatalım.

Dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından 2013 yılında, çözüm süreci kapsamında açıklanan “Demokratikleşme Paketi’nde yardım toplanması ile ilgili düzenleme de yer almıştı. Andımızın kaldırıldığı Demokratikleşme Paketi’ni açıklayan Erdoğan, paketteki yardım toplanmasına yönelik düzenlemeyi ise şu şekilde açıklamıştı; “Yardım toplamadaki kısıtlamaları kaldırıyoruz. Yardım toplama konusunda zaman zaman özgürlükler sınırlama altına alınmıştı. Kurban derisi, fitre ve zekat toplama konusunda Türk Hava Kurumu’na yetki verilmiş. Aslında anayasa ve yasalara tamamen aykırı, insan hak ve hürriyetlerine ters bir durum oluşturulmuştur. Bununla ilgili yönetmelik geçtiğimiz hafta yayınlanmıştı. Şimdi yasal olarak bu yanlış uygulamaya son veriyor, ilgili kanunun 8. maddesindeki söz konusu hükmü kaldırıyoruz. Vatandaşımız bundan sonra yardımlarını hür iradesiyle, istediği yere verebilecektir.”

Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu sözlerinin yorumunu siz okuyucularıma bırakıyorum. Ama şu kadarını söylemek istiyorum. Eğer siyaset bu ise ‘BATSIN BU SİYASET’ diyorum

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE, VE DİYEBİLENE