CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun , HDP’yi “meşru” ilan edip , Kürt sorununu HDP ile çözebileceklerini açıklamasından sonra , küçük ortak İYİ Parti’nin üst yöneticileri de koro halinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP’nin meşru bir parti olduğunu söylediler .

Önce İYİ Partigenel başkan yardımcısı Müsavat Dervişoğlu, sonra Meral Akşener, bu günde açık kaynaklarda FETÖ’cü olduğu iddia edilen İstanbul il başkanı Örtülü HDP güzellemesi yaptı.

Bir konunun altını çizelim;

PKK ve FETÖ ABD’nin Türkiye’yi de istikrarsızlaştırma ve bölme projesi olan BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) nin birer aparatlarıdır.

Bu temelden hareket edildiğinde yurdumuzda FETÖ ve PKK ile ilişki içinde olan kim varsa ABD çıkarlarına hizmet eder.

PYD/PKK’nın FETÖ’nün ABD’den fonlandığını açık kaynaklardan bilebiliyoruz, PYD/PKK’nın ABD’den elde ettiği silahlarla Kuzey Suriye’de 70 bin kişilik bir ordu kurduğunu, PYD/PKK üst düzey yöneticilerinin çok yakın zamanda ABD’de ağırlandığı da yaşanan bir vakadır.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP ile işbirliği yapacağını açıklaması aslında çok kanıksanacak bir durum değildir. Çünkü aynı Kılıçdaroğlu partisinin Adana mitinginde FETÖ’cüleri alandaki partililerine alkışlatmıştı.

Ülkemizde Ak Parti döneminin bitmekte olduğunu herhalde Ak Parti yöneticileri de görüyordur. Kullanılmış mendil gibi kullanılıp kenara atılıyorlar.

Son somut örnek, sayın cumhurbaşkanımızın BM toplantısı için gittiği ABD’de bizim dışişleri bakanı tarafından karşılanması ve eften püften devletçiklerin yöneticileri ile ancak görüşebilmesi görülebilir.

ABD’nin bu tavrı Adnan Menderes’in iktidarının son yılında yaptığı ABD seyahatinde de Menderes’e göstermiş. Türkiye başbakanı Adnan Menderes iki ay kaldığı ABD’de kendisiyle görüşecek hiç bir ABD’li yetkili bulamamıştı.

ABD sahtekar bir sihirbazın melon şapkayla yaptığı bir gösteri gibi; melon şapkadan bir CHP - İYİ Parti -HDP birlikteliği çıkarıyor.

Tabii adı geçen CHP - İYİ Parti -HDP’ye reyleri ile destek olan vatansever, yurtsever seçmenlerin bu birliktelik hakkında fikrini merak eden bile yok.

Toplum olarak biliyoruz ki HDP, PKK/PYD’nin legal bir aparatıdır.

Diyorlar ki HDP’yi devlet tanıyor, doğru. Bir siyasi parti kurmak, devletin sizi tanıması çok zor bir şey değil.

Sadece 30 yüz kızartıcı suç işlememiş insanı bir araya getirip bir parti kurarsınız hatta adını çok milli bir ad logosunu da vatansever bir logo olarak tasarlarsınız.

Evraklarınızı teslim edersiniz, kabul edilir ve devlet sizi tanır.

Yasalar içinde bir parti olursunuz.

Ama gerçekten “meşru” olur musunuz?

Aslolan kağıt üzerindeki meşruiyet midir, yoksa milletin gönlündeki meşruiyet midir?

Emperyalizmin milletimizin üzerine sürdüğü, yüz yıl öncesinin Yunan ordusunun karşılığı olan PKK/PYD’nın kâğıt üstündeki legal partisini meşru kabul eden adını da “Millet İttifakı” olarak millete yutturmaya çalışan, milletle bir alakası olmayan eski ve yeni Abdullah Öcalan, Selahattin Demirtaş ve HDP güzellemesi, meşruiyet araması yapan siyasetçileri tarih nasıl yazacak acaba.

Hepsi devşirmedir diyemem. Devşirme olanlar zaten emperyalizme hizmet görevlerini yapıyor.

Ya diğerleri, devşirildiğini düşünmediklerimiz.

İkbal hırsları akıllarının önüne geçmiş gibi görünüyor.

Hep dış kontroldeki iktidarlara mahkum değiliz.

Millet olarak milli alternatiflerimiz var.

“Alemde şer oğuzda er tükenmez”

“Siz çoksunuz biz azız ama biz Türk’üz”

Diye atasözlerimizi bize bırakanlar bu sözleri boşuna söylememişti kuşkusuz.

Sadece Atatürk’ün İstanbul’dan, Samsun’a, Havza’ya, Amasya’ya, Erzurum’a, Sivas’a, Ankara’ya, en son 9 Eylül’de İzmir’e giden izlerini takip edelim yeter…