Türkiye tarihin en büyük işsizliğini yaşamaktadır. Üniversite mezunu gençler arasında işsizlik oranı resmi rakamlara göre yüzde 26’yı geçmiş durumda. Bu rakam iş bulmak için İŞKUR’a kayıt yaptıranların sayısıdır.

 Birde İŞKUR’a kayıt yaptırmayanlar var. Bu da hesaba katılırsa ülkemizde üniversite maznunlarının en az üçte biri işsiz demektir.

İstatistik kurumunun resmi rakamlarına göre işsiz sayısı 2019 şubat ayı itibarı ile 4 milyon 730 binin üzerinde, buna resmiyete girmeyenleri de ilave ederseniz ülke ekonomisinin işsizlik meselesinin geldiği boyut insanı ürkütmektedir.

İşsizliğin bu boyutlara gelmesinde birinci etken hükümetin başta yanlış ekonomi politikası, plansız göç politikası, iktidarı ellerinde tutabilmek için yapılan kayırmacı abartılı sosyal yardımlar, geçmişte oy hesabî ile uygulanan emeklilik politikaları, çarpık kentleşme sonucu denetimsiz plansız yanlış tarım politikalarının sonucu köylerden şehirlere göçün önün alınamaması, üretimin düşmesi, kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biri olan Türkiye’nin tatarım ürünleri ithal eder duruma getirilmiş olması, iktidar mensuplarının uyguladıkları israf ekonomisi bunların bazılarıdır.

Ortalama Her iki yılda yapılan bir seçim politikası "referandumlar cumhur başkanlığı seçimleri mahalli idareler seçimleri, millet vekili ve erken genel seçimler ortalama 2 yıla bir seçim yapılmıştır.

Bu seçimlerde yapılan seçim harcamalarındaki israf ülkeyi ekonomik çıkmazın ucuna getirmiştir.

Türkiye uyguladığı plansız tedbirsiz önlemsiz önü belirsiz göç politikası ile aldığı göçmen sayısının nüfusuna oranı yüzde 20yi geçmiştir.

Bu sayının içinde çalışma izni, oturum izni alarak ikamet eden ve kaçak yollarla gelmiş kaçak olarak çalışanlar dahil değildir.

Ülkemize gerek göçmen statüsü ile gerek mülteci statüsü ile gerekse kaçak yollarla gelenler genellikle Suriye İran, İran Azerbaycan’ı Afganistan Pakistan gibi fakir ve Somali Kenya Uganda gibi geri kalmış Afrika ülkelerinden gelmiş olup, iş aramakta kacak yollarla asgari ücretin altında bir ücretle çalışmakta olması ülkemizdeki işsizliğin başlıca sebeplerindendir.

İçinde 17 milyonu geçkin yabancı barındıran Türkiye’de, bu yabancı nüfus meyveye sebzeye gıda maddelerine kısaca zaruri ihtiyaç maddelerine olan talebi artırmakta, buna üretimin yeterli gelmemesi ile üretim maliyetlerinin de ki artışı da ekleyince soğanın 15 liradan patatesin 25 liradan taze fasulyenin mevsiminde 50 liradan satılması kaçılmaz olmuştur.

Ülkemize gayri kanunu yollarla gelen yabancıların önüne geçilmemesi, Ülkemizin yanlış Suriye politikası, Türkiye’yi göçmenler ülkesi durumuna getirmiştir.

Alınan Suriyelilerin belirli yerlerde iskana mecbur edilmemesi şehirlerin içene denetimsiz kontrolsüz başıboş bir halde salınması sosyal aktivitelerinin yaşantılarının denetim altında tutulmaması, artı devletten maaş almaları, sağlık harcamalarının ücretsiz olması, çeşitli sosyal yardımlarla desteklenmesi, bu kişilerin ucuz işgücü olmasının önünü açmıştır.

Çalışma hayatında 1982 anayasası ile buna bağlı çıkarılan kanunlarla yapılan değişiklikler ile sendikacılığın engellenmiş olması, emeğin gücünün baskı altına alınmış olması ile bu yabancı ucuz işgücü ile mücadele edecek kimsenin kalmaması istihdam kapılarını yabancılara sonuna kadar açmıştır.

Bu ve buna benzer birçok sebeplerle bu ülkenin genç evlatları arasında maalesef işsizlik korkunç boyutlara ulaşmıştır.

İşsizliğe gerçekten çözüm bulmak isteyen yetkililer en başta ülkenin İstihdam politikası, göçmen politikası, ekonomik politikası, dış politikası, gümrük politikası, tarım politikası, masaya yatırmalı en kısa zamanda bir işsizlik kurultayı göçmen kurultayı bunların sonucuna göre Gazi Mustafa Kemal ATATÜRKÜN yaptığı birinci iktisat kongresi gibi yeniden bir iktidar kongresini hayata geçirmelidir.