İstanbul Sözleşmesi, Mayıs 2011 tarihinde imzaya açıldı. Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu İstanbul’da toplandığı için bu sözleşmenin adı ‘İstanbul Sözleşmesi’ olarak adlandırıldı. Dünyada ve Türkiye’de kadın istismarı ve kadın cinayetleri devam ediyor. İstanbul Sözleşmesi işte bu cinayetleri ve istismarları önlemek üzere ilk etapta bu sözleşmeyi 49 ülke imzalamıştır. Sözleşmeye ilk imzayı Türkiye koymuştur. Sözleşme 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

İstanbul Sözleşmesi’nin en önemli özelliklerinden biri, kadına yönelik şiddeti bir insan hakkı ihlali ve bir ayrımcılık türü olarak kabul etmesidir. Sözleşmede yer alan maddenin ilgili kısmı; “Irza geçme de dahil olmak üzere cinsel şiddet eylemleri”ne karşı alınacak tedbirlerden bahsediyor.

Yine İstanbul Sözleşmesi “Toplumsal Cinsiyet” kavramının tanımını yapan ilk uluslararası sözleşme olarak ta tarihe geçmiş olmasıdır.

İstanbul sözleşmesi imzası üzerinde 9 yıl geçmiş, imza aşamasında Ak Parti cenahından tek bir itiraz sesi çıkmamıştır. 9 yıl sonra Ak Parti içinden başta Numan Kurtulmuş olmak üzere İstanbul Sözleşmesi’nin aleyhinde çatlak sesler çıkmaya başladı. Çatlak seslerden biri yandaş Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak’tı. Dilipak son yazısında; İstanbul Sözleşmesi taraftarı kadınları ve kadın derneklerini çok ağır dille o…pu diyebilecek kadar ileriye gitmiştir. Yine Akit yazarı Yusuf Kaplan ise; İstanbul Sözleşmesi derhal iptal edilmelidir. Eğer iptal edilmezse Ak Partinin sonu olacaktır diye çok sert bir yazı yazdı.

İstanbul Sözleşmesi’nin yanında olan ve sözleşmenin doğru olduğunu savunan Ak Partililer de sesini yükseltiyorlar. Bunlardan birisi de Ak Parti eski milletvekili Mehmet Metiner. Metiner son yazısında; Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın başkan yardımcısı olduğu “Kadın ve Demokrasi Derneği” “KADEM”in bu sözleşmeyi savunması ve sahiplenmesi nedeniyle, sözleşmeye karşı çıkanlara çok ağır bir dille karşı çıkmaktadır.

Mehmet Metiner yazısında diyor ki 9 yıl önce İstanbul Sözleşmesi imzalanırken neredeydiniz? Diye soruyor.

“İstanbul Sözleşmesi 2011 yılında imzalandı. Ancak o günlerde bu İstanbul Sözleşmesini eleştiren hiç kimse olmamıştı. Sözleşme hazırlanırken, ne öncesinde ne mecliste kabul edilirken kimse itiraz etmedi.” dedi. Metiner, “Bugün sözleşme karşıtlığını şahsi kahramanlığa veya Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a karşı bir tür güç gösterisine dönüştürmek isteyen malum zevat o gün neredeydi?” ifadeleriyle isim vermeden Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak’a göndermede bulundu.

Ak Parti eski Milletvekili Mehmet Metiner yazısına şöyle devam ediyor;

“Ne oluyoruz? Allah’ın ayetlerini birbirimize karşı silah olarak kullanmakta ne demek oluyor? Bu teşebbüsler din jandarmalığından öte bir anlam taşımaz. Hem fikir özgürlüğünden dem vuracaksınız, hem de Allah’ın ayetlerini kendi oluşturduğunuz fikirlere uyarlayacaksınız. Doğru düşünen yegane insanlar olduğunuz algısı oluşturacaksınız. Nedir bu yaptığınız şey Allah aşkına! Kime kılıç gösteriyorsunuz, kimin üstüne yürüyorsunuz, ? Yeni bir Sıffin savaşı çıkartmak değilse niyetiniz lütfen üslubunuza dikkat edin. Sadece siz bu dinin sahibi değilsiniz. Jandarması hiç değilsiniz. Eleştirdiğiniz kardeşleriniz de en az sizin kadar sözünü ettiğiniz konularda hassasiyet sahibidirler. Hele Cumhurbaşkanı Erdoğan bin kat daha duyarlıdır.” düşüncesini dile getirdi.

Evet sevgili okuyucularım, 18 yıldır bu ülkeyi yöneten Ak Parti iktidarlarında tuz çoktan kokmuştu ama artık bunu saklamıyorlar. Acımasızca birbirlerine saldırıyorlar. Aslında Ak Parti’nin 18 yılda yaptığı en önemli ve alkışlanacak olarak yaptığı iş bu İstanbul Sözleşmesi’dir. Anlaşılan sonun başlangıcına geldik gibi! Ne dersiniz?

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE VE DİYEBİLENE