ARANIZDA HALA MOBBİNG UYGULAYAN VAR MI?

Mobbingciler, mobbing uygulamaktan bıkmadı; biz de yazmaktan… Çok yeni bir kavram gibi dursa da çalışma hayatının en önemli sorunudur şüphesiz! Mobbing üzerine defalarca yazılar yazdım. Arkadaşlarımız başlıkları aratarak yazılara ulaşabilir:

1-) Mobbingci Müdürlere Kötü Haber
2-) Görevlendirmeler Ülkesinin Mobbingci Müdürleri
3-) Mobbingci Müdürler Köşeye Sıkışıyor
4-) Mobbingci Müdürlere Gün Doğdu!
5-) Yargıtay’ ın Mobbing Kararı Ne Anlama Geliyor?
6-) Mobbinge Dur De!
7-) ‘‘Sık Lan Sık!’’ Mobbingdir!

Nüfûsumuzun yarısı çalışıyor. Sokakta gördüğünüz her iki insandan birinin işi var. Hal böyle olunca iş hayatında sorunlar da aynı oranda artıyor. Normalde mobbingle ilgili yazı ve haberlerin tık ve paylaşım rekoru kırması gerekirken mobbing haberleri kıyıda köşede kalıyor. Gazetelerde zaten yok; haber sitelerinde de arayıp tararsanız üçüncü, beşinci sayfalarda yakalıyorsunuz birkaç haber. Ama böyle olmamalı. Mobbingi ne kadar gündemde tutabilirsek mobbingci cenahı da o kertede titretiriz. Dolayısıyla mobbinge maruz kalsın kalmasın tüm çalışan arkadaşlarımı bu hususta hassasiyete davet ediyorum.

Şimdi gelelim konumuza: Gündemin yoğunluğundan arada kaynadı gitti, Antalya 3. İdare Mahkemesi mobbinge dair sert bir karara imza attı, şapka çıkartıyorum. Yargının mobbing davalarında baskı unsuru oluşturan ince ayrımları cımbızla yakalayıp olayı mobbing yönünde kararlaştırması gerçekten elzem derecede önem arz ediyor. İlk bakışta gayet saf ve samimi gibi görünen idarî uygulamanın arka planından sinsi bir mobbing çıkabiliyor. İşte Antalya’ da yaşanan olayda da buna tekrar şahit olduk: 

Akdeniz Üniversitesi İdarî ve Malî İşler Daire Başkanlığı’ nde şube müdürü pozisyonunda kamu görevi yürüten müştekînin makam odası, binanın zemin katında şoför odalarından geçilerek ulaşılabilen bir odaya naklediliyor. Tazminat da istenilerek açılan davada makam odası uygulaması, mobbing olarak nitelendiriliyor; müştekî, 8000 TL tazminat kazanıyor ve mahkeme ‘‘Davacının kişisel hakları zedelenmiş, acı ve üzüntü duymasına neden olunmuştu.’’ sonucuna varıyor. 

Yetkilerinizden doğan görev ve sorumluluklarınızı uygulamakla mobbing yapmak arasında ince bir çizgi var, bunu siz göremiyorsunuz ama mahkemeler görüyor. (Hele hele yukarıda biri var onun hiç gözünden kaçmıyor.)

Mobbing kelime olarak kanunlarımızda yer almasa da mobbingi işaret eden çok sayıda kanun maddesi var. Yukarıda başlığını verdiğim yazılarda bunları uzun uzun açıklamıştım, tekrar alıntılamıyorum. Ancak bilinmesinde fayda var ki mobbing uygulamak;

-İş Kanunu, 
-1982 Anayasası, 
-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 
-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
-Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu,
-657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 
-Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü, 
-Çeşitli Başbakanlık Genelgeleri, 
-Türk Borçlar Kanunu, 
-Kamu Görevlileri Etik Mevzuatı, 
-Türk Medenî Kanunu, 
-ülkemizin imzaladığı ILO sözleşmeleri, 
-İnsan Hakları Evrensel Beyannâmesi, 
-iş kollarına ait mevzuatlar,
-2709 sayılı kanun ile bu kanunlara dayanarak hazırlanan yönetmelik, yönerge ve diğer hukukî metinlere göre bir suçtur. 

Hangi iş kolunda kamu görevi yürüttüğünüzün önemi yok; kurumunuzdaki amir ve bu pozisyondaki idareciler, mutlak yetkiye sahip değiller. İş kollarındaki hemen hemen tüm yönetmeliklere idarecilerin yetki tanımı yapılırken ‘‘Kurumunu çalışanlarıyla birlikte yönetir.’’ ifadesi illâki eklenir ki yöneticiler kendini ilah sanıp ayrım, baskı, mobbing uygulamasınlar; kamu görevlerinden menfaat elde etmesinler.

Kamu göreviniz esnasında, yönetici veya çalışan fark etmez, birbirinizi sevmemek gibi bir lüksünüz ve hakkınız yok. Kamu binasına ayağınızı attığınız andan itibaren kişisel hesaplar kapıda bırakılarak mevzuata göre hareket etmek durumundasınız. Hep kamu diyoruz ama özel sektörde de bu durum aynı… Çünkü mahkemeler özel sektörde yaşanan mobbingle ilgili olarak da sert kararlara imza atıyorlar. Bunca mevzuat, kanun ve mahkeme kararına rağmen sizi hala sevmeyen bir idareci veya çalışan varsa suç işliyordur. İş ve özel hayat birbirine karıştırılmamalı! Sevmediğiniz şube müdürünün odasını değiştiremezsiniz dolayısıyla sevmediğiniz bir çalışanın da odasını değiştiremezsiniz. Hatta masasına dahi dokunamazsınız. Hadi dokundunuz, gerekçeniz ne? Kurumunuzda çalışan diğer personele uygulamadığınızı tek bir personele uygulamanızın geçerli bir gerekçesi olabilir mi? 

Ayrıca üniversite çalışanını böylesine iğrenç düzenlemelerle(!) yorarak 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’ nun ‘‘Amaç’’ başlıklı 4. maddesinde ifadesi bulunan bilimsel gelişmeyi nasıl sağlayacaksınız? Mezkûr kanunun ‘‘Yükseköğretim kurumunun görevleri’’ başlıklı 12. maddesinde açıklanan çağdaş uygarlık seviyesine nasıl ulaşacaksınız? Üniversite personelini incir çekirdeğini doldurmayacak bahanelerle uğraştırarak Atatürk’ e ihanet etmiş olmuyor musunuz? Muassır medeniyetler seviyesine mobbing uygulayarak mı çıkacağız?

Mobbinge maruz kalan çalışanın iş verimi düşer, hizmetinde aksamalar yaşanır. Özel ve sosyal hayatı da olumsuz yönde etkilenir. Yani mobbing topluma bir ihanettir. Mobbingin anayasal ve manevî boyutu ortadayken aranızda hala mobbing uygulayan var mı?


Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi