Nardugan ve Ayazata

İslam adı altında hızla Türk kültüründen uzaklaştırılan bu asil millete Arap örf, adet ve kültürünü İslâm, Batı’nın sosyal rezaletini de medeniyet diye yutturmaktalar.

Oysa asil milletimin kültürü de asildir.

Yıllarca Noel’i Hz. İsa’nın doğuşu olarak bildik, kutlanmasını din dışı bulduk, endişe ve günah gözlüğüyle baktık.

Azıcık tarihin tozlu sayfalarını karıştırınca gördük ki; Hz. İsa’nın doğum günü diye kutladığımız Noel Bayramı, meğer bizim Türklerde “YENİDEN DOĞUŞ” bayramı olarak kutlanan, bize özgü bir etkinlikmiş.

Biraz açarsak: Türklerin tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir çam ağacı bulunuyor.

Bu ağaca, “HAYAT AĞACI” deniliyor. Bu motif, bizim kültürümüz olan halı, kilim, cicim gibi işlemelerimizde görülmektedir.

Ama görmek için kafamızı Arap ve Batı kültüründen kaldırıp kendi tarihimize ve kültürümüze bakmak gerekiyor.

Türkün kültüründe güneş pek önemlidir.

İnancımıza göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık’ta: gece gündüzle cenk ediyor. Bu cenk kıyasıya bir cenk!.

Sonunda Gündüz, geceyi yeniyor ve büyük bir zafer elde ediyor.

İşte bu güneşin/gündüzün zaferini, yeniden doğuşunu biz Türkler coşkulu şenliklerle: akçam ağacı altında kutluyoruz.

22 Aralık’ta gündüzün zaferi, güneşin yeniden doğuşu, yeni ve kutlu bir doğum olarak, güneşin yeniden doğuşu, bir yeni doğum olarak algılanıyor.

Eeeee böylesi bir algı isimsiz olur mu?

Bu bayramın adına: “NARDUGAN” Temsilcisine de “AYAZATA” deniliyor.

Açarsak: nar=güneş, tugan, dugan, doğan yani: DOĞAN GÜNEŞ.

Bitti mi? Elbette hayır.

Güneşi geri veren Tanrı Ülgen’e teşekkür duaları ediliyor.

Dualar Tanrı’ya boş gönderilir mi?

Akçam ağacının altına yerli ve milli hediyeler koyuluyor, dallarına bantlar, çaputlar bağlanıyor; o yılın dilekleri dileniyor Tanrıdan.

Nardugan için evler temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor, etrafa kokular saçılıp, tütsüler yakılıyor. Ağacın etrafında oyunlar oynanıp, şarkılar, türküler, maniler söyleniyor.

Yaşlılar, teyzeler, nineler, babalar, analar, hastalar ziyaret edilip, hep birlikte yenilip, içiliyor. Bu, size bir şeyler anımsattı mı?

Bunun da bir gerekçesi ve amacı var. Yenilen kuru ve yaş meyveler, özel yemek ve tatlılar boşuna değil. Nardugan Bayramı’nda toplu yenen bu ziyafetin ömürleri uzattığı, uğur, bereket, bolluk, huzur ve mutluluk getirdiğine inanılırmış.

Akçam ağacı da sadece Orta Asya’ya özgü endemik bir ağaçmış.

Nardugan, nasıl olmuşta Hristiyanlara ulaşmış ve Noel olarak kutlanmaya başlamış?

Otak görüş, Hunların Avrupa’ya ulaşmasından sonra onlardan görülerek Hristiyanların aldığı söylenmekte.

Özetlersek. Yüzde yüz bize özgü bu NARDUGAN/NOEL’in Hz. İsa’nın doğumuyla uzak yakın bir ilgisi yoktur.

İşin özü: Güneşin yeniden doğuşu, dünyayı ısıtışı, gündüzün zaferi olarak kutlanan biz Türklere özgü; yerli ve milli bir etkinliktir.

Öküz altında buzağı aramanın da ne anlamı ne de manası yoktur.

Ha siz, amacından saptırıp, sapkınlıklar yapıp bir alkol ve edepsizlik şekline döndürüyorsanız; o da sizin sorununuzdur.

Nardugan Bayramınız kutlu olsun. Bereket ve bolluk getir AYAZATA!

Esen kalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nazım Peker Arşivi

Ümit Özdağ’ın tahliyesi üzerine

22 Haziran 2025 Pazar 17:46

Amaç çok dilli bir anayasa mı?

15 Haziran 2025 Pazar 13:07

Mülakat ya da sözlü sınav

12 Haziran 2025 Perşembe 17:48

Kim daha rahat uyuyor

10 Haziran 2025 Salı 00:58

Terörsüz Türkiye söylemi

09 Haziran 2025 Pazartesi 01:08

Sırat köprüsü nedir, var mıdır?

04 Haziran 2025 Çarşamba 13:18

Gıdım gıdım Kur’ansızlığa

31 Mayıs 2025 Cumartesi 08:12

BOP planı tıkır tıkır işliyor

29 Mayıs 2025 Perşembe 11:34