Paranın Dini-Soyulan Türkiye

Aşağıda sıralayacağım markaları ve kurumları tanıyor musunuz? Mentos, Chupa Chups, Mentos, Big Babol, Broklyn, Center Fresh, Heinz, Vivident.

Cif, Algida, Calve, AXE,Becel, Max, Rinso,  Sana, Carte Dor, Clear, Knorr, Lipton, Fruttare, Yumoş, Vaseline,  Elidor, Heineken, ING Bank,NN sigorta,Martinair, C&A, Atasun Optik, KLM Royal, Credit Europa Bank, Head Kayak Ürünleri ve tesisleri, Petrol Ofisi, DAF kamyon, Tamoil, Shell, Philips, Tom Tom navigasyon.

Zorlandınız mı?

Bunlar, Hollanda’nın Türkiye’deki şirket ve markaları.

Bunları niçin yazdım biliyor musunuz?

Sn. Erdoğan; 10 Mart 2011 de Hatay’da bir konuşmasında: “ Geçmişte yapılan sermaye renklerine, milliyetine, coğrafyasına göre bölme yanlışına son verdik. Paranın dini, imanı, milliyeti, vatanı olmaz; para pardır. Para cıva gibidir, kendisine uygun nereyi bulursa para oraya akar.”

İşte o günden sonra Katar, İngiliz, Fransız, Rus, Kanadalı, Belçikalı, ABD’li pek çok ülke Türkiye’den şirket aldı. Yabancı paralar cıva gibi Türkiye’ye aktı gibiydi.

Yıllar geçince gördük ki aktığını zannettiğimiz dinsiz, vatansız, imansız para; Türkiye’de yaptıkları kârları ülkelerine oluk oluk akıtmakta araç imiş meğer.

İşin en acı yanı da, Sn. Erdoğan’ın bu tarihi (!) konuşmasından yedi yıl sonra; Türkiye’den en çok ve en devasa şirketleri alan Hollanda, ülkemizi “Soykırım” ile suçladı.

Türkiye’den yaptığı kârları ülkesine aktaran Hollanda Parlamentosu, sözde “SOYKIRIM” iddialarını oyladı ve kabul etti.

Türkiye Hollanda’yı bir güzel (!) kınadı.

Sevgili okurlarım! İnsan kiminle çuvala girdiğine bakmalı değil mi?

Şu hain Hollanda’ya bir bakar mısınız; ülkemizden kazandığı milyar dolarlara rağmen yediği halt ne kadar da büyük.

Elbette şirketlerin bir kabahati yoktur, olamazda.

Ama iyice bir düşünmeliyiz: Arabanın kontağını çevirirken, televizyonun karşısında dondurmayı yerken,  banyo ve lavobalarımızı  CİFlerken Sn. Erdoğan’ın o meşhur sözü aklınıza gelecektir umarım.

Ne demişti; “Paranın dini, imanı, vatanı olmaz. Biz bu yanlışa son verdik.”

Çok belli oluyor.

Nasıl da son verdiğimiz.

Şimdi de Şeker Fabrikalarını satarak, ödenmesi gereken dış borç faizlerini mi ödeyeceğiz?

Üretmeden tüketen milletler, benliklerini, şahsiyetlerini sonra da hürriyetlerini kaybetmezler mi? Neden üreten Türkiye olmak için gayret etmiyoruz da; soyulan Türkiye olmayı yeğliyoruz?

Söz de yorum da sizlerin: Yüzde YEDİ büyüyen ülkenin durumu böyle mi olmalı?

Esen kalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nazım Peker Arşivi

Ümit Özdağ’ın tahliyesi üzerine

22 Haziran 2025 Pazar 17:46

Amaç çok dilli bir anayasa mı?

15 Haziran 2025 Pazar 13:07

Mülakat ya da sözlü sınav

12 Haziran 2025 Perşembe 17:48

Kim daha rahat uyuyor

10 Haziran 2025 Salı 00:58

Terörsüz Türkiye söylemi

09 Haziran 2025 Pazartesi 01:08

Sırat köprüsü nedir, var mıdır?

04 Haziran 2025 Çarşamba 13:18

Gıdım gıdım Kur’ansızlığa

31 Mayıs 2025 Cumartesi 08:12

BOP planı tıkır tıkır işliyor

29 Mayıs 2025 Perşembe 11:34