
Selim Çoraklı
Siyonist İsrail ve Evanjelist Trump
“Sakın zalimlerin yaptığından Allah’ı gafil sanma! O, sadece onları, gözlerin dehşetten donup kalacağı, bir noktaya dikilip bakacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim, 42).
20 milyonu bulmayan nüfusuyla Siyonist bir katiller örgütü olan İsrail, Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmeye devam ediyor. Filistin, Lübnan, Yemen ve Suriye’den sonra şimdi de hedefinde İran’ı alarak acımasızca bombalıyor, insanları katlediyor, hiçbir uluslararası hukuk kuralını tanımıyor ve bir de utanmadan kendini haklı göstermeye çalışıyor.
Son bir yılda sadece Gazze’de yarıdan fazlası çocuk ve kadınlar olmak üzere 55 bin Filistinliyi katletti.
İsrail’i bu derece pervasız, katil ve ahlaksız yapan nedir?
İsrail bu katliamları bunu tek başına mı yapıyor?
Elbette hayır! İsrail’in en büyük hamisi başta Yahudiler tarafından yönetilen ABD olmak üzere tarihleri katliamlarla dolu İngiltere, Almanya ve bazı batı ülkeleri geliyor. Akif’in değimiyle, “Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela” bu katillerin desteği olmasa İsrail bölgede bir ay ayakta kalamaz.
ABD’de yönetimlerin değişmesi ile İsrail’e yapılan desteklerde asla kesilmiyor. Evanjelistlerin hâkim olduğu ABD yönetimi Yahudi Siyonistlere desteğini artırarak devam ettiriyor. Zaten ABD’yi yakından tanıyan uzmanlar yönetimine seçilen başkanların Yahudi desteği olmadan seçilmesinin neredeyse imkânsız olduğunun altını kalınca çiziyor.
Trump’un seçilmesi de neticeyi değiştirmedi ve ABD yönetimi İsrail’in yaptığı bütün katliamlara ve uluslararası hukuk kurallarını çiğnemesine rağmen İsrail’den desteğini esirgemiyor. İsrail’in hukuksuz biçimde İran’a saldırmasının ardından Trump tarafından yapılan açıklamalar bunun açık bir örneği olarak bütün dünyanın gözleri önünde sergileniyor. Trump’un İsrail’e destek hususunda yaptığı açıklamaları bırakın aklı başında bir devlet adamının, normal bir insanın bile kabul edemeyeceği kadar mantıksız ve akılsız görünüyor.
Yapılan açıklamalara ve İsrail’e verilen desteklere bakınca Trump ve önceki ABD başkanlarının akıllı olmadıkları hükmünü vermek hiçte mantıksız gelmiyor.
Geçtiğimiz günlerde bu düşüncemi destekler mahiyette bir konferans dinledim. Avrasya Bir Vakfında “Trump Çağı” adını taşıyan konferansta Beykoz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Burak Küntay kendisine sorulan, “Trump’u nasıl tarif edersiniz?” sorusuna tek kelime ile “DELİ” cevabını vermesi çok manidardı. İsrail gibi haydut bir terörist örgütün İran’a saldırmasının ardından yaşanan Trump önceki ve şimdi ki açıklamalarına baktığımızda Sayın Küntay’ın söylediğini yüzde yüz isabetli olduğunu bir kez daha müşahede etmiş olduk.
İster istemez dünyamızın içinde bulunduğu kaos ve kargaşa ortamına baktığımızda haklı olarak, bugün dünyayı yöneten liderlere baktığımızda normal akıl ölçüleri içinde akıllı diyebileceğimiz acaba kaç lider çıkar diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.
ABD başkanlarının İsrail’e yaptıkları bu ahlaksızca desteklerini sadece delilikle tarif etmek elbette imkânsızdır. ABD’yi yönetenlerin Evanjelizm olarak ifade edilen dini inançları da bu deliliklerini yapmalarında ne yazık ki tetikleyici rol oynuyor.
ABD’yi yönetenlerin çoğunun Evanjelist Hıristiyan olması bu tezimizi doğrular mahiyettedir. Trump’un yeniden başkan seçilmesinde Evanjelistlerin payının yüksek olduğunu konunun uzmanları delilleriyle ortaya koyuyor. Trump, seçimlerde Siyonizm’i desteklemek ve İsrail’e hami olmak sözüyle Evanjelistlerin yardımını sağladı ve yeniden başkan seçildi.
Trump’ın başkan seçilmesi aynı zamanda fanatik Hıristiyan Evanjelistlerin ABD iktidarında yeniden güçlü şekilde söz sahibi olmalarını da sağladı.
Evanjelizm sözcüğü Kitab-ı Mukaddes‘e dönmek veya yönelmek anlamına gelir. Evanjelist sözcüğü ise en basit anlamıyla “Hristiyanlık bildirisini vaaz eden, yayan kişi” anlamına gelir. Evanjelik kavramı ise daha çok Proteston kilisesinin muhafazakar kesimini nitelemek için kullanılır.
Evanjelikler, ABD’yi kuran ve tutuculuğuyla bilinen Protestan mezhebi Puritenler‘in devamıdır. Evanjelizm merkezli bu akımın mensuplarına ve zamanla liberal Protestanlar haricindeki tüm Protestanlara Evanjelik denmeye başlanmıştır. Bugünkü Evanjelizm Amerika’daki Hristiyan toplumunun tutucu kanadını temsil etmektedir. Lutherci Protestanlık ile başlayan, Jimmy Carter, Ronald Reagan ve baba Bush’un başkanlıkları döneminde adım adım gelişen Evanjelizm, 11 Eylül’den sonra oğul Bush ile küresel emperyalizmi yönlendiren esas güç hâline gelmiştir.
Fransız gazetesi Le Monde’un 11 Ekim 2024 tarihli sayısında yayınlanan bir makalede Evanjelistlerin Trump lehine çalıştıklarını şu cümlelerle ortaya koymaktadır:
“Amerikalı Evanjelistler Trump’ın gözdesi sayılır. Çünkü eski iktidarı sırasında ve Kasım 2024 tarihindeki seçimlerinde Trump, neredeyse bütün yumurtalarını bu koyu Hıristiyan kesimin sepetine koymuştu. Trump, 2016 yılında başkanlık yarışını kazanırken de Evanjelistlerin yüzde 81’inin oyunu almıştı. 2020 yılındaki seçimde ise Evanjelistlerden gördüğü destek yüzde 76 ile 81 arasında değişiyordu.”
Zaten ABD’li Evanjelistlerin yüzde 80’i İsa Mesih’in yakın bir dönemde gökten yeryüzüne dönebileceğine inanıyor. Bu inancı 1948 yılında kurulan İsrail devleti yöneticileri de taşıyor. Yani ABD’nin Siyonist İsrail’e bütün katliamlarına ve uluslararası hukuksuzluklarına rağmen İsrail’i desteklemeleri de bu dini inançlarının bir gereği olarak görülüyor.
ABD’li yazar Grace Hallsell’in kaleme aldığı “Tanrı’yı Kıyamete Zorlamak” isimli eseri de Evanjelistlerin inançlarını gerçekleştirmek için nasıl bir psikoz içinde olduklarını gözler önüne seriyor.
Hıristiyan Evanjelistler Amerikan Yahudileri ve İsrail sağı ile aralarında bir inanç bağı kurdukları açıktır. Evanjelistler için Kudüs’ün ve İsrail’in önemi, kıyamete doğru İsa’nın (Mesih) yeryüzüne dönerek kendilerini kurtaracağı inancına dayanıyor. Evanjelistler kıyamete çok yakın bir zamanda, tanrılarının oğlu olarak kabul ettikleri İsa’nın yeniden yeryüzüne geleceğine, bu sürecin hızlandırılması için de dünyanın kaos içine sokulması gerektiği inancına da sahiptirler. Bugün Evanjelistlerin özellikte Ortadoğu denilen coğrafyada kaos ve kargaşa çıkarmak istemelerinin temelinde de Evanjelistlerin bu sapık inancı yatmaktadır.
ABD yönetimine hâkim olan Evanjelistlerin inançları ile İsrail’i yöneten Yahudilerin inançları bu noktada tam olarak örtüşmektedir.
Evanjelistler, Hıristiyanlar içinde Hz. İsa’nın ilk havarilerine verdikleri ‘gidin’ ve ‘deyin ki’ ifadelerini referans alan bir mezhebin üyeleridir. Bunlar kendilerini Tanrı’nın askerleri, yeryüzünü de kendilerine verilmiş bir nimet olarak değerlendirirler. Zaten bu anlamda Evanjelistlerin inancı İsa Mesih’in gelişine zemin hazırlamak ve bunu bir an önce gerçekleştirmektir. Bundan dolayı İsa’nın bir an önce gelmesi için kaos ve kargaşa ortamı çıkarmak maksadıyla Ortadoğu’yu acımasızca kan gölüne çevirmektedirler.
Yukarıda bahsettiğimiz “Tanrıyı Kıyamete Zorlamak” kitabı da bunun nasıl olacağını enine boyuna anlatan Evanjelist bir yayındır. Evanjelistler, ABD’nin hangi şartta olursa olsun, İsrail’i desteklemesi gerektiğini savunurlar. Zaten Trump’ın da sıkı bir Evanjelist olduğu hemen herkesin malumudur. Kudüs’ün başkent ilanı projesinde tören öncesi Evanjelist yemin töreni ve ritüellerinin yapılmış olması ve bu törende baş aktörün Trump olması dikkat çekicidir.
Bugün ABD’yi yöneten Siyonist katiller İsrail’e verdikleri destekle yukarıda da belirttiğimiz gibi Filistin, Lübnan, Suriye, Yemen ve İran’da acımasızca katliamlar yapmakta ve hiçbir uluslararası kural tanımamaktadır. Siyonist katiller asla kana doymuyor ve ne yazık ki öldürdükleri arasında on binlerce kadın ve çocuk da var.
Siyonist İsrail’i kayıtsız şartsız destekleyin katil ABD’nin tarihi de bugün olduğu gibi kanla, soykırımlarla ve katliamlarla doludur. ABD’lilerin ataları da devletleriniKızılderililer ve Afrikalı kölelerin kanı üstüne kurmuştu.
ABD kuruluşundan beri insanlık tarihinin en büyük cinayetlerine imza atmıştır. Bu hususta 70 Milyon Kızılderili’yi katletmekten asla çekinmediler. Afrika’dan köle olarak getirdikleri insanlara karşı uyguladıkları katliamlar da halen anılmaktadır. ABD’lilerin ataları nasıl büyük katliamlara imza attı ise ne yazık ki bugünkü sözde medeni yöneticileri de aynı oranda katliamlara imza atmakta, İsrail’in her türlü ahlaksızlığına göz yummaktadırlar. Bunu da dini bir inanç olarak yapan ABD yöneticileri başkalarına demokrasi nutku atmaktan da geri durmuyorlar. Bu anlamda Anadolu değimi ile ABD’liler ne Allah’tan korkuyor ne kullardan da utanmıyorlar.
ABD’liler 70 milyon Kızılderili’yi katledip topraklarını gasp ettikleri gibi 15 milyon Afrikalıyı da köleleştirerek tarihin en acımasız soykırımına imza atmışlardır.
Bugün İsrail’in kadın ve çocukları öldürmesine göz yuman ve hatta destek veren ABD’li katillerin 1945 senesinde Japonya’nın Nagazaki ve Hiroşima şehirlerine Atom bombası atarak bir anda 220 bin insanı katletmeleri tarihe en büyük soykırımlardan biri olarak geçmiştir.
Yine 2. Dünya Savaşı’nda Almanya Dresden’e üç gün aralıksız havadan bomba yağdıran ABD, çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişiyi öldürerek tescilli büyük bir katil olduğunu ortaya koymuştur.
1950-1953 yılları arasında Kore’de 4 milyona yakın insanı katletti.
ABD’li katiller 1950 yılında milletin oylarıyla Guatemala devlet başkanı seçilen Arbenz’i devirdi ve kendi kuklası Guatemala Silahlı Kuvvetler Başkanı Castillo Armas’ı yönetime geçirdi. Bu darbe sırasında 200 bin Guatemalalı öldürüldü.
Vietnam savaşı sırasında her türlü uluslararası hukuk kurallarını çiğneyerek “Portakal gazı” kullandı ve tarihe gazla insanları katleden haydut devlet olarak geçti.
ABD, 11 Eylül 2001 tarihinde İkiz kulelere yapılan saldırıyı bahane ederek (Ki bu saldırıları da bizzat CIA organize etti) Afganistan’ı işgal etti ve bir milyondan fazla insanı katletti.
Yine “Saddam’ın elinde kıyamet silahları var.” diyerek algı oluşturup, Irak’a çıkarma yapan ABD ve katil ortakları burada da bir milyondan fazla insanın katledilmesine ve milyonlarcasının da yaralanmasına, evinden barkından olmalarına sebep oldular.
ABD’nin değişik ülkelerde kendi menfaatlerini korumak adına yaptırdığı darbelerde de milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir.
1960 yılında CIA destekli iç savaş sürecinde 3 milyona yakın Kongolu öldürüldü.
Endonezya’da 1965-1966 yıllarında ABD destekli gerçekleştirilen darbede 500 binden fazla Endonezyalı katledildi. Yaralı sayısının ise milyonu geçtiği söyleniyor.
1977 yılında ABD, El Salvador’daki askeri yönetime destek verdi. 70 bin kişi öldü.
1981-1990 yılları arasında Nikaragua’da, ABD’nin desteklediği devrim karşıtları kontraların başlattığı iç savaşta 50 bin kişi öldü.
ABD 1991 yılında Birinci Körfez Savaşı olarak adlandırılan savaşta Irak’ı işgal ederken çok sayıda katliama da imza attı. Bir milyonun üzerinde Iraklı hayatını kaybetti. 2003 tarihinde gerçekleştirdikleri İkinci Körfez Savaşı’nda ise yine bir milyondan fazla Iraklı katledildi, Beş milyon Iraklı da evini terk etmek zorunda kaldı.
2011- 2018 tarihleri arasında Amerika’nın Ortadoğu’daki sivil katliam sicili de çok kabarıktır. Amerika, taşeron örgütler üzerinden karıştırdığı Orta Doğu’da sadece Irak ve Suriye’de 2 milyondan fazla Müslüman’ın kanı dökmekten asla çekinmemiştir.
ABD hamiliğinde Ortadoğu’nun göbeğinde büyük bir çıban gibi büyüyen katil Siyonist İsrail 20. Yüzyıl içinde yüzbinlerde Filistinliyi katletti. Son dönemde yaptığı saldırılarda sadece Gazze’de 55 binden fazla içlerinde kadın ve çocukların bulunduğu insanları katletti. Bu katliamlar yapılırken ne yazık ki ABD ve batılı dostları yapılan katliamlara göz yumdu.
Evanjelist Trump’un desteğiyle Ortadoğu’da tam bir katil örgüt haline gelen Netanyahu yönetimindeki İsrailli haydutların nerede duracakları şimdilik meçhul. “Deli” Trump’un ne yapacağı da belli değil.
Sonuç olarak bugün neresinden bakarsak bakalım ABD’yi yöneten “Deli” Trump Evanjelistlerin hayasızca desteklediği Siyonist İsrail, Gazze’de yaptığı katliamları İran’da da sürdürmek istiyor. Bu saldırıların altında esas itibariyle Evanjelist itikat yatıyor. Bu Siyonist katillerin gayesi, Ortadoğu’da kaos ve kargaşa çıkararak Tanrılarını kıyamete zorlamak için çalışıyorlar. Çünkü bu kargaşa ve kaos ortamında yeryüzüne inecek İsa’nın kendilerini kurtaracağına inanıyorlar. Ama unutmasınlar ki bu inançları onları Ortadoğu’da bir bitişe götürecektir. Çünkü yaptıkları zulüm arşa yükselmiştir. Küfür devam eder ama zulüm asla devam etmez. Allah (cc) azgınlaşan zalimlere cezasını er veya geç verecektir. Buna inancımız tamdır.
“Doğrusu, tüm zalimleri çok can yakıcı bir azap beklemektedir.” (İbrahim, 22)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.