Görünüşe göre pek önemli değil! Eğer burnumuzun dibinde soykırıma uğrayan Türklere de yardım edemeyeceksek kapıya kilidi vuralım, Ötüken’ e geri dönelim! Binlerce kilometreden bahsetmiyoruz, epi topu 8 kilometrelik bir mesafe… O kadar yola yardım için bırak kamyonu, tırı at arabasıyla bile gidersin. 

Önümüze gelen her uluslararası metne imza atıyoruz. Kişi hak ve özgürlükleri, çalışanların hakları, çocuk ve kadın hakları… Daha onlarcası hatta Türkiye’ de henüz iş kolu gelişmemiş veya hiç olmayan kimi çalışma alanlarla ilgili ILO sözleşmelerine bile imza atmışız. Ama mesele, Türk’ e gelince nedense hiç kanun kural tanınmıyor. O zaman insanın soracağı geliyor?

1-) Birleşmiş Milletler’ e 70 yıldır neden üyeyiz?
2-) Avrupa Birliği’ nin 52 yıldır niçin kapısında bekliyoruz?
3-) ILO’ nun 59 sözleşmesini neden imzaladık?
4-) AİHM’ nin yargı yetkisini neden tanıdık?
5-) G-20’ ye niçin üyeyiz?
6-) İslam İşbirliği Teşkilatı’ na neden üyeyiz?
7-) Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ile Avrupa Konseyi’ ne niçin üyeyiz?

Eğer uluslararası arenada bir yaptırımımız yoksa prestij için mi üye oluyoruz? Kurucu üyelikten tutun da katılımcı unvanına kadar yer aldığımız uluslararası çok sayıda kuruluşta hiçbir yaptırım gücümüz yok mu? Bizim için III. dünya ülkesi bile sayılmayacak Suriye ve destekçilerine dur diyemiyor muyuz? 

Suriye’ deki tüm silahlı resmî ve gayr-ı resmî askerî birlikler yetmezmiş gibi Lübnan’ dan, İran’ dan, Rusya’ dan desteklenen orduyla bir avuç Türkmen’ e havadan, karadan ve denizden saldırıyorlar; biz de seyrediyoruz. Bu adamlar ne yiyor, ne içiyor, silahları var mı, cephaneleri ne durumda, akaryakıt ikmâli yapabiliyorlar mı, tıbbî yardıma ihtiyaçları var mı? 

Bayırbucak hem Suriye’ yi hem de Türkiye’ yi yakından ilgilendiren kritik bir noktada yer alıyor. Bayırbucak’ ın düşmesi Hatay’ ı tehlikesi sokar. O yüzden Türkiye, Türkmen Dağı’ nı çok önemsemelidir. Suriye sınırındaki en kalabalık Türk bölgesidir. Dolayısıyla Bayırbucak; doğudan Suriye’ de yer alan terör örgütleri, Suriye ordusu ve güneyden Lazkiye, Lübnan ile Türkiye arasında bir tampon bölge görevi görüyor. Adı üzerinde bölge, tepelerden oluşması sebebiyle Suriye’ nin geri kalan kısmına coğrafî anlamda benzemez; çöl değildir. Suriye’ nin Akdeniz’ e açılan kapısıdır. 

Tabi ki Bayırbucak yalnızca coğrafî konumu sebebiyle değil orada soydaşlarımız yaşadığı için önemlidir. Orada sadece savaş yok, şu anda soykırıma varacak kertede bir zulüm yaşanıyor. Basın vermese de tecavüz olayları ile sivil halka saldırılar yaşanıyor.

Bayırbucak’ taki Türk varlığı bizim Anadolu’ ya gelmemizden bile önce... Bayırbucak Türkmenleri, Abbasilerin uç beyiydi. Sonrasında Osmanlı’ nın hac yollarını korudular. 

Türkmen Dağı için hem ulusal hem de uluslararası arenada fırtına koparılmalı, gereken tüm yardım yapılmalı, orantısız güç kullanarak saldıran devlet ve terör örgütleri bölgeden çekilmeye zorlanmalıdır. Soydaşlarımızın can güvenliği tesis edilene kadar Türkiye resmî ve gayr-ı resmî güçlerini bölgeden geri çekmemelidir. Başka Türklere göstermediğimiz vefayı yanı başımızdaki Türkmen Dağı’ na gösterelim! Sözlerimi Akif’ in bugünleri anlatan muhteşem bir beyitiyle bitirmek istiyorum: 

Irkımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan
Hey sıkılmaz ağlamazsan bari gülmekten utan!

Yücel ÖNDER