İYİ Parti çatısı altında Ankara İl Yönetiminde bulunmuş, Genel Merkez’de de farklı birimlerde çalışmalar yapmış biri olan M.Esad Kıraç’ın istifa mektubu!

Evet, bu bir istifa yazısıdır. İYİ Parti çatısı altında Ankara İl Yönetiminde bulunmuş, Genel Merkez’de de farklı birimlerde çalışmalar yapmış biri olarak partinin geldiği son noktayı ve bu sürece getiren sistemsel eksiklikleri sizlere anlatacağım. Hâlihazırda partide bulunan pek çok arkadaşım, bu eksiklikleri içeride de dile getirdiğime şahit olacaklardır. Pek çok sorunu dile getirmeme rağmen sesimi de yeterince duyuramadım. Çünkü sesimi duyurduğum kişiler genel başkanla fotoğraf çekilme sırasındaydılar. Madem içerideki konformistler sebebiyle sesimizi içeriden duyuramıyoruz o halde dışarıdan duyurma yoluna giderek bu yazıyı sizlerle paylaşıyorum. Şimdi sizlere madde madde İYİ Parti’nin niçin bu duruma geldğini ve niçin asla iktidar olamayacağını anlatacağım.

Tembeller

Genel Başkan Yardımcılarından tutun da en alt teşkilat mensubuna kadar ciddi bir tembellik var. Genel Başkan Yardımcılarının Twitter hesaplarını dahi incelemeniz yeterli olacaktır. En az yedi yardımcı Akşener’in paylaşımlarını retweetlemek dışında hiçbir paylaşım dahi yapmıyor. Mesela Eğitim Politikaları Başkanı Sevinç Atabay’ın yurt sorunları, intiharlar gibi meselelere dair Twitter’da bile en küçük açıklaması yok. Son iki paylaşımı arasında bile 2 ay var.

Yalnızca o mu? Elbette hayır! Burada isim isim partinin tembelleri listesini çıkarabilirim. Parti İçi Eğitim Başkanlığında da çalışmış biri olarak şunu görmüştüm ki yeni divânın kurulmasından 3 ay sonra bile 46 il başkanlığında henüz Parti İçi Eğitim Başkanı ataması yapılmamıştı.

Genel Başkan Yardımcılığı olan ama 46 ilde ataması olmayan bir başkan yardımcılığı... Bunların takibi, planı ve sistemi siz düşünmediğiniz müddetçe yok. Bu tembellikle iktidar olunabilir mi? Koca koca cv’ler paylaşıp küçük küçük işler yaparsanız maalesef sonu hüsran olur.

Konformistler

Genel Merkezde müthiş bir rahatlık var. Bu rahatlık çalışmanın getirdiği bir rahatlıktan ziyade ‘’birilerine yakın olmaktan’’ gelen bir rahatlık. Her gün biriyle fotoğraf çekilebilir ve konumunuzu muhafaza edebilirsiniz. Sorunları görmezden gelir Anadolu’daki teşkilatların sıkıntılarını umursamazsanız pollyannacı bir siyasete dönüşür. Parti kimsenin umurunda değil de herkes kendi mevkisini korumaya çalışıyor gibi bir ortam… ‘’Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’cılıkla hareket ediliyor. Genel Başkan ile fotoğraf çekilmek elbette çalışmaktan daha kârlı bir durum. Proje üretip, sunup, fikri çalışmalarda bulunmaktansa ‘’fotoğraf çekilmek’’ daha avantajlı. Siyaset bir görünme sanatıdır onlar için. Ne zaman nerede olmaları gerektiğini iyi bilirler. Fotoğraf karelerinde vardırlar ama sandıklarda sokaklarda meydanlarda yoklar maalesef.

Aile Partisi

Belki de en büyük sorunlardan biri bu. Aile partisi demek liyakatsizlik demektir. Baştan Akşener’in kendi oğlu olmak üzere partide herkesin çocuğu her şeye karışıyor. İsim isim saysam oy veren bir avuç insan da oy vermekten vazgeçer. Gidiniz İYİ Parti’nin meclisteki grup danışmanlarına bakınız. İsimlere baktığınızda her birinin ya bir genel başkan yardımcısının evladı ya da akrabası olduğunu göreceksiniz. Tabanda binlerce genç emek verirken partinin oylarıyla kendi evlatlarına maaş bağlıyorlar. Damadını, oğlunu, kızını partide konumlandıra birçok isim sayabilirim. Durum böyle olunca da aileden olmayanlar için partide bulunmak bir sorun teşkil etmeye başlıyor.

Kimliksiz

Partinin bir kimliği yok. Merkez de değil milliyetçi de değil muhafazakâr da değiller. Partiye giren herkes partiyi dönüştürmeye çalışıyor. Mesela AKP’ye giren bir vatandaş oranın kimliğini kabul ederek girer. Onların söylemlerini kendi cümleleri haline getirir. İYİ Parti’de ise böyle bir şey mümkün değil. Partiye giren herkes partiyi değiştirmeye çalışıyor. Çünkü mevcut bir kimliği olmadığı için tabiricaizse ‘’nereye çeksen oraya gelir’’ konumunda. Zaten ‘’Ömer’in Yolu’’ reklamları da bunun bir göstergesi değil miydi? Her şey olmak isterken hiçbir şey, tarih yazmak isterken tarih oldular.

Gençler Geri Planda

Cumhurbaşkanı Erdoğan kendi gençlik kolları başkanını İzmir’den ilk sıraya koyarken Akşener en iyi sıraya koyduğunu dahi Ankara’da üçüncü sıraya koydu. Yani ne kadar çalışkan olursan ol bu partide gençken parlayamazsın. Partiye gelen her genci de çok hızlı partiden soğuttuklarını gördüm. Eğer size katılan olan kişiye görev veremez ve ona kendini faydalı hissettiremezseniz o kişi partiden uzaklaşır. Partiye giren gençleri karşılayan kişiler maalesef bu hususta başarısız oldu.

Teşkilatlanmalar oldukça zayıf kaldı. Kadın genel başkan var ‘’Kadın Partisi’’ olacağız denildi en az kadın üyeye sahip parti oldular. ‘’Gençlerin partisi olacağız’’ denildi fakat en az genç üyeye sahip parti de oldu. Allah insanı iddiasından vurur demişler. İddialarından vuruldular.

Denetim Yok

Belki de bir siyasi partide bulunması gereken en önemli özellik denetim sistemidir. Bugün İYİ Parti’de çıkan olayların toplum önünde konuşulması da denetimsizliğin bir sonucudur. Sağlam bir denetleme mekanizması olsaydı 1.5 aydır gündemi işgal etmiyor olurlardı. Yalnızca bu da değil il teşkilatlarının etkinlik takibi yapılmıyor.

Etkinlik kotası yok, sosyal medya hesaplarının denetimi yok, il ve ilçe teşkilatlarından gelen haftalık veya aylık rapor sistemi yok. Yani İYİ Parti kimin ne kadar çalıştığını ölçmüyor. Genel Başkan’a en yakın olan en çalışkan en uzak olansa en tembel. Maalesef ana çark bu şekilde işliyor.

Sadece teşkilat değil metinlerde de durum aynı şekilde. Bir süre parti için metinler de yazmış olarak ifade etmeliyim ki metinlerimdeki hatayı ben fark edersem fark ediyorlardı. İnceleyen ikinci bir göz varsa da bilgili ve yetkin değil. Genel Başkan’ın ya da parti sözcüsünün ağzından bugüne kadar çıkmış en az 7-8 hatalı bilgiyi bizzat aktarmışlığım vardır. Bu düzeyde bir denetimsizlik varken sizce bu parti iktidar olabilir mi?

Akıl Siyaseti değil Kin Siyaseti var

Partinin ve üst yönetim ekibinin menfaatleri değil dost ve düşmanları var. Genel seçim kaybedildiğinden beri Meral Akşener sağa sola ateş püskürüyor. Her çıktığı programda CHP’yi suçluyor, yerel seçimde kendi adaylarımızla gireceğiz diyor. 6 aydır partinin bütün söylemleri suçlayıcı bir dile sahip. Adeta küçülmek istiyorlar gibi hitap ediyorlar. Elbette Mansur Yavaş ya da Ekrem İmamoğlu aday olsaydı ve Akşener’i yalnız bırakmasaydı bugün başka bir senaryodan bahsedebilirdik fakat neticede olmadı. Akşener de ‘’Madem öyle o zaman size büyükşehir kazandırmayacağım’’ stratejisi izliyor.  Yani akıldan ziyade kin siyaseti güdülüyor. Bu, belki İYİ Parti’nin önemini gösterebilir fakat Ankara ile İstanbul kaybedildiğinde İYİ Parti’nin önemli olması neyi değiştirir? Maalesef parti içindeki siyasi aklın uzun vadeli değil kısa vadeli hamleleri var. Masadan kalkıp oturma hadisesi de böyle bir hamleydi ve kaybettirdi. Şimdi de kaybedecek hamleler yapılıyor.

Ortak Söylem Yok

Birkaç farklı yerde birkaç farklı İYİ Partili ile sohbet ettiğinizde partiye dair cümlelerinin bambaşka olduğunu göreceksiniz. Çünkü partililere ortak bir söylem, ortak bir dilin önemi anlatılmıyor. Açılan ilk siyaset akademisi başarısız oldu. İkinci siyaset akademisini de başlatanlardan biri olarak nasıl devam edeceğini merakla takip ediyorum. Bu hususta Parti İçi Eğitim Başkanlığında bülten de çıkardık fakat orada dahi engellemelere maruz kaldık. Bülteni 3-4 farklı birime ilettik herkes ‘’Harika’’ dedi.

Harfi harfine bana ait olan bu bültene bazı hatalar koymuştum ama kimse fark etmedi. Çünkü herkes kendi fotoğrafının olduğu sayfaya baktı. Yine bir denetimsizlik vardı. Partinin bizleri denemeye nasıl hakkı varsa bizim de partiyi denemeye hakkımız var. Ne zaman denesem sınıfta kaldılar maalesef.

Bir bakıyorsunuz bir vekil AKP ile ittifak yapalım diyor, bir başkası kamu önünde Genel Başkan’a saldırıyor, diğeri yerel seçimlere CHP ile girelim diyor. Durum böyleyken halkın da İYİ Parti’ye dair fikri değişiyor. Kimse İYİ Parti’nin gerçekte neyi temsil ettiğini tam olarak bilmiyor. Ortak dilin olmaması hem denetimi hem de kimlik krizini destekliyor.

Lider Sorunu

Çin nasıl küresel güç oluyor? Çin nasıl küresel güç oluyor?

Yukarıda saydığım 8 madde partinin özbeöz sorunudur. Her birine en küçük eleştirisi olan varsa daha fazla örnekle cevap verebilirim. Peki, 8 tane büyük soruna sahip olan partide bu problemleri kim çözmelidir? Elbette lider çözmelidir. O halde bu kadar sorun saydıktan sonra Akşener’in liderliğini tartışmazsak onunla fotoğraf çekilmek için bekleyenlere döneriz. Evet, İYİ Parti’nin şu anda bir lider sorunu vardır. Genel seçimlerden sonra ‘’Kadın haklıydı, adam kazandı.’’ Cümlesiyle haklılığını herkese kabul ettiren Akşener 6 ay içinde partiyi nasıl buraya sürükledi? Her birini ayrı ayrı tartışmak gerekiyor.

Gördüğüm lüzum üzerine değil…

Yukarıda saydığım maddeler çerçevesinde ‘’Tarla Kongresi’’ adı verilen kongreden itibaren destek verdiğim ve Türk milliyetçiliği için ışık saçacağına inandığım İYİ Parti’den istifa ediyorum. Bugüne kadar Ankara il yönetiminde bulunmuş, pek çok genel başkan yardımcılığına raporlar yazmış, parti bültenini çıkarmak için ciddi emekler vermiş ve grup toplantılarının metinlerine katkıda bulunmuş biri olarak gördüğüm lüzum üzerine değil partinin benim inançlarımı karşılamaması sebebiyle partiden ayrılıyorum. Biliyorum ki içeride halen benim gibi inanarak çalışan arkadaşlarım, büyüklerim var. Onlara da partiyi düzeltmeleri için gerekli sabrı ve süküneti temenni ediyorum. Benim nezdimde bu maddelerin düzeleceğine inanç ve sabır kalmamıştır. Genel Başkan Meral Akşener tarafından ifade edilen ‘’Ya tarih yazacağız ya tarih olacağız.’’ cümlesi yerini bulmuş, İYİ Parti maalesef tarih olmuştur. Kamuoyuna arz ederim.

M.Esad KIRAÇ

Editör: Habererk Com