Üç günlük bir fasıladan sonra -millet kaderine el koyarak- liderleri adeta aynı masada oturmaya mecbur etti.

Bunda elbette liderlerin özverisi, pozitif yaklaşımları da etkili oldu. Ama bu defa masayı millet kurdu. Gerek SP, gerek CHP önündeki on binler bu kararlılığın ifadesiydi.

Halbuki neler neler yazıldı.

Sayın Akşener bir anda -gizli, kapaklı- pazarlıkların parçası haline getirildi.  Yavaş ve İmamoğlu  alternatifi Erdoğan'ın oyunu olarak nitelendi. O zaman da yazmış, şöyle demiştim:"Akşener'in hamlesini Erdoğan'a destek olarak okuyan veya öyle takdim edenler var. Oysa sayın Akşener açıklamasının büyük bölümünü Erdoğan ve Başkanlık sistemi eleştirisine ayırmıştı."Buna rağmen  Akşener'in ifadesiyle herkes eteğinde sakladığı taşları atmaya başladı.

Halbuki siyasi değerlendirmeler aculluğu kaldırmaz. Bitmemiş bir süreci bitmiş gibi değerlendirmek hem yanlış sonuçlara, hem kırgınlıklara götürür. Liderlerin sustuğu, beklediği yerde, müdahaneden başka anlam taşımayan paylaşımlar yapmak sürece zarar vermekten başka işe yaramaz. Yaramadığı da ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı ile birlikte parti liderleri ve uygun zamanda Yavaş ve İmamoğlu'nun CB yardımcısı olarak seçimin bir parçası haline getirilmesi birçok açıdan muhalefetin elini güçlendirdi. Bu partilerin seçmenleri içinde Kılıçdaroğlu ile ilgili rezervleri olanların, artık sadece Kılıçdaroğlu'nu değil, kendi liderleri için oy kullanmak gibi bir gerekçeleri olacak. Buda İktidarın CEHAPE(!?) ve Kılıçdaroğlu üzerinden oluşturmaya çalışacağı yıpratma politikasını  etkisiz hale getirecektir.

Bu kısa arada ortaya çıkan toplumsal tepki, muhalefetin büyük kesiminin Kılıçdaroğlu'nun CB adaylığını önceden satın almış olduğunu ve bunu benimsediğini gösterdi.Muhalif seçmen bu çarpık düzen değişsin de, CB kim olursa olsun dedi.

Bu iyi mi oldu, kötü mü oldu tartışmalarına artık geride kalması gerekiyor. Muhalif seçmen kararını ve kararlılığını gösterdi. Masanın yeniden aynı bileşenlerle yoluna devam etmesi  doğru olmuştur. Netice olarak sayın Akşener de söylediği ile kalmamış,  masada müzakere edilmeyen talebini sonraki müzakerelerle mutabakat metnine dahil etmiştir. Akşener özet olarak, yenilmek için değil yenmek için maça çıkalım demiştir.

Bu uzlaşma olmasaydı ne olurdu? Herkes büyük yara alırdı. Kazanma umudu yıkılırdı. Ve bu kadar başarısız bir iktidarı yenemeyen liderler hedef haline gelirdi. Siyasette yeni alt üst oluşlar yaşanırdı. Herkes kaybederdi ama en çok da  ülke kaybederdi.

Tarafların yeniden bir araya gelmesi ile oluşan sinerji millet ittifakının kazanmaya daha yakın olduğunu gösteriyor. CB seçiminin alınması ile birlikte kartlar yeniden karılacak muhtemelen siyasetin güç merkezleri değişecektir. Daha önce de yazdım, CB seçimini kaybeden AKP oyundan düşer. Onun yerini yeni bir sağ parti, İYİ parti alır. Bu süreçte iletişim hataları yüzünden  az da olsa hasar alan  İYİ  Parti   kısa zamanda bu hasarı izale eder ve esas oyun kurucu olur.Onun için herkesin attığı taşa ve durduğu yere bir defa daha bakması gerekir.