Kendisiyle kavgalı değil,

Arkadaşlarıyla kavgalı değil,

Milletiyle kavgalı değil,

Diniyle imanıyla kavgalı değil,

Osmanlıyla, Atatürk’le Cumhuriyetle, Bayrakla marşla kavgalı değil, şu anki mevcut hiçbir partiyle kavgalı değil.

Boşuna uğraşmayın, sevap yüreğine nifak tohumları ekemez. Basiretsizliğinize ortak edemezsiniz.

Neyle mi kavgalı biraz sabır.

Yazının sonunda diyeceğim.

Akşam TV100 kanalında Ümit Özdağ vekilimizin söyleşisini izledim. Programda kuracağı partinin Türkiye’nin ihtiyaçları dahilinde Kuvayi milliye şuuruyla hedeflerini soru cevap şeklinde açık ve net anlattı.

Dikkatimi çeken bir soru vardı ki vekilimiz kendisine has naif üslubuyla gülümseyerek cevapladı.

Soru şuydu “Akademik kariyeri iç ve dış siyaset için yeterliymiş ama liderlik vasfının kendisini de olup olmadığı” konusunda bazı seyircilerin şüpheleri varmış.

Kendi adıma diyorum ki beyaz at çok ama prensler atlarından düşmüş.

Son 20 yıldır görmek zorunda kaldığımız liderler, lider neydiyi bize unutturmuş galiba.

Aklım erdiğince hatırlayalım mı?

Hakikaten sizin kriterlerinize göre lider otobüsten kafanıza çay fırlatan mı?

En ufak bir eleştiride “Ananı da al git” diyen mi?

İllet zillet öğrencinize terörist diyen mi?

18 yıldır iktidar olmayı düşünmeyen kendi belediye başkan adayını “Gel bakalım Muharrem” diyerek halkın karşına çıkaran, ne zaman sıkışsa Atatürk'ün ilkelerinde cumhuriyetten sonra gelen ikinci ilkesi milliyetçiliği yok sayarak Atatürk’ün arkasına saklananlar mı?

Yoksa uzatılan her mikrofona “Yapmazsam namussuzum, şerefsizim, namerdim” demagojisi yapanlar mı?

Korkarım yakında ekmek kuran musap çarpsın da derler, yayık bir ağzı izleyip "liderimmm” deriz.

Bumudur yani?

Uğraşmayın ağabeyler, ablalar, kardeşler, Ümit hocaya bunları söyletemezsiniz. Liderlik vasfı buysa da söyletemezsiniz.

Şu an sizin lider dediklerinizle hiç bir şekilde kıyastan hicap duyarım ama şunu söylemeden geçemeyeceğim. Maşallahı var hocamızın duruşu, tavrıyla, karizmasıyla, Türkiye siyasetinde elbette var olacak.

Kısa bir anekdot; Kendisini Mecidiyeköy’de ofisinde ziyaret etmeye gittik. Yanında birçok genç arkadaş olmasına rağmen bizi sigara içme balkonlarında toplayıp sevap gülüşüyle “Haydi arkadaşlar toplantıya” diyecek kadar da mütevazı.

niye mi yazdım? Halkıyla halkının içinde kol kola şarkılarda söyler marşlarda söyler. Bir tanımanıza bakar inanmanız için.

Geçmişiyle geleceğiyle kavgalı olmayan Ümit Özdağ hocamız, Türkiye Cumhuriyetinin dirliğine, birliğine, egemenliğine dil uzatan el uzatan kim olursa olsun işte o zaman kavgalı olur.

Yattığı kanepeden yazan kardeşim buyurun gelin görün gülümsemesiyle ışık saçana içimizi aydınlatma yoluna baş koyanlara lider denir.

Birde bacınız olarak ricam Ümit Özdağ hocamızın kısa bir özgeçmişini okuyun ki söz sözlerken mahcup olmayasınız.

Mümkünse muhabbetle değilse sevgiyle.. GÜLÜMSE :))