Kaygımız

Yanlış anlaşılmasın diye belirtmeliyim ki, Haziran 2018 dahil son üç seçimde milletvekilliği adaylığı için müracaat dahi etmediğimden yazımın kişisel boyutu yoktur.

Tek kaygımız ülkemize, ülkümüze ve milletimize olan sevdamızdır.

Seçime haftalar kaldı. Milletvekili listeleri kesinleşti. Ben listelere bakarken siyasi parti ayrımı gözetmeksizin, bizim Ocak’ta yetişip de yönetmek umuru olan ve erozyona uğramadan ayakta kalanlardan kaç kişi var, var olanların kaçı kazanabilecek yerde ona bakarım.

Satranç

Türk siyasetçilerinden kaçı satranç oynayabilir bilmiyorum. Ancak siyasette yapılan hataları görünce, öncelikle siyasi parti yöneticilerinde ve özellikle de milletvekili adaylarında aranan şartlardan birisinin de satranç bilgisi olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü satranç demek, öngörü demektir, birkaç hamle ilerisini görebilmek demektir.

Bu seçimler aceleye geldiğinden hatalar öncekilere göre daha fazla. Muhalefet partisi, şunu yapacağız diyor, ancak yapacağım dediği şey zaten yapılmış veya yapılmaktadır. İktidar partisi, öyle gollük pozisyonlar veriyor ki, muhalefet bunların çoğunu göremiyor. Nedeni acaba, danışmanların konuları ve günceli yeterince takip etmemiş olmaları yanında, seçicilerin satranç ve futbol bilgisi eksikliği de olabilir mi?

Futbol

Listeleri incelediğimde, takımların çoğunlukla aynı kulvar oyuncularından kurulduğunu gördüm. İstisnalar hariç, halkla iyi ilişkileri olan, geleni ayakta karşılayıp, gideni kapıya kadar uğurlayan, hiç olmazsa bir konuda derin birikimi olan, gariban seçmenin telefon etmekten kaçınmayacağı, arandığında makul sürede mutlaka geri dönen, sorun aktarıldığında derde derman olamasa da en azından yol gösterebilecek özelliklerde temsilcilere ihtiyaç var.

Dünyanın en iyi takımlarından olan Barcelona bile maça 3 kaleci, 4 santrafor ve 4 libero ile çıkarsa karşısındaki takımın gücüne bakılmaksızın yenilir.

Ne tabanla bağı ne kariyeri ne siyasi emeği ne kendine emeği ne de yönetmek üzere hazırlığı önemlidir bakışı hep zarar vermiştir, vermektedir ve verecektir. Bana muti olsun, benim yakınım olsun yeterli bakışının zararlarını yeterince görmedik mi? Bizim köyde bir söz vardı. “Sen ağa men ağa inekleri kim sağa”.

Makam ve Boşluk

Hiçbir makam boş kalmaz.

Ancak yetkin olmayanların yönetiminde huzursuzluk olur, ekonomi büyümez, borç gırtlağa çıkar ve bağımsızlığa gölge düşürür, eğitimde geri kalınır ancak geri kalındığının farkında bile olunmaz, insanlar ötekileştirilir ancak ötekileştirenler ötekileştirdiklerine kızar, -niçin mızmızlanıyorsun- diye, hak-hukuk, haram-helal birbirine karışır, sevdalar sararır ve umutlar körelir.

Unun içindir ki, “işin ehline verilmesi gerektiği” ayet-i kerimeyle hükmolunmuştur.

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun yönetmek umuru olanlara…