Türk siyasi hayatında çok renkli siyasetçiler gördük ve şahit olduk. Geçmişte siyasete damgasını vurmuş renkli simalardan ilk akla gelenler, Süleyman Demirel, İnönü’ler, Bülent Ecevit, Alparslan Türkeş, Necmettin Erbakan, Turgut Özal ve az geriye gidersek Adnan Menderes. Hepsi de bu dünyadan göçtüler. Allah hepsine de rahmet eylesin.

Gelelim günümüz siyasetçilerine.

Son dönemin en renkli siması bana göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Cahil halkın nabzını iyi tutan, nabza göre şerbet veren oportünist bir siyaset çizgisi olduğunu düşünüyorum. Siyaseti iyi okuyor, toplumun katmanlarını temsil eden gruplara göre hitap etmesini iyi biliyor. Ve dolayısı ile Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı Devlet Bahçeli’nin 2002 yılında siyasi intihar olarak adlandırılan erken seçim isteği ile başa geçen Recep Tayyip Erdoğan o oportünist siyaseti sayesinde 18 yıldır iktidarını devam ettirme başarısını göstermiştir. Recep Tayyip Erdoğan’ın bu başarısı birazda şartların onun lehine olmasından kaynaklanıyordu. Ekonomik kriz, üçlü koalisyon döneminde alınan acı ekonomik reçetenin semeresini toplamakta ona nasip oldu. Milletimizin en zayıf halkası da dini duygularıdır. Dini duygularını kaşıyan siyasetçiler günümüzde de geçmişte de başarılı olmuşlardır. Bu millete ‘Allah, Kitap, Peygamber’ üçlemesi yapan her siyasetçi kendi oranında başarılı olmuştur. Örnek vermemiz gerekirse, Adnan Menderes, Süleyman Demirel (İslamköylü), Necmettin Erbakan, Turgut Özal ve günümüzde de Recep Tayyip Erdoğan. Evet bu saydığım siyasetçiler çeşitli şekillerde yöntemleri farklı da olsa bu milletin dini duygularını istismar derecesinde kullanmışlardır.

Deniz Baykal, CHP’de çok renkli bir tablo çizmiştir. Ancak zaman içinde partisini biraz açılım yapmaya ve oy oranını yükseltmek için bir takım açılımlara teşebbüs etmişti. Ama CHP’nin içinde bulunan katı dini yapıya karşı olan grupların tepkisini çekmiş ve CHP’de yapılması gereken açılımlara müsaade edilememiştir. Bir komplo ile CHP’nin başından istifa etmek zorunda bırakılmıştır. Renkli bir sima idi. Son dönemde de bir takım rahatsızlıklar geçirdi. Allah şifasını versin.

Deniz Baykal’dan boşalan CHP Genel Başkanlığına o dönemde yıldızı parlamaya başlayan Kemal Kılıçdaroğlu seçildi. Bana göre Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal’dan daha başarılı olduğunu söyleyebilirim. Deniz Baykal’ın düşünüp uygulayamadığı CHP’deki açılımı Kılıçdaroğlu başarmıştır. Düşünsenize, 2011 yılı seçimlerine kadar sağ cenahtan CHP’ye o geçmesi mümkün değildi. Ancak ilk defa 2011 seçimlerinde MHP barajı aşsın diye MHP’ye oy veren CHP’lileri bizzat tanıdım ve şahit oldum. Zaman içinde MHP’den CHP’ye oy kayması olduğuna da şahit olduk. En büyük örnek te Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın seçilmesinde sağ seçmenin büyük rolü olmuştur. Bu gerçeği CHP’liler de saklamıyorlar.

Ancak yine bana göre Kemal Kılıçdaroğlu’nun en büyük hatalı çıkışı iki gün önce söylediği ‘Kara para aklayanlardan, uyuşturucu tacirlerinden, kaçakçılardan da vergi alınsın demesi bana göre yaptığı en büyük siyasi gaf ve hata olmuştur. Kısaca asla söylenmemesi gereken bir cümledir. Bilemiyorum, Kılıçdaroğlu o cümleyi kurarken Sayın Erdoğan’ın ‘Varlık Barışı’ teorisine bir kinaye mi idi, yoksa başka bir nedeni mi vardı o konuda bir açıklama da gelmedi. Her ne kasıt olursa olsun büyük bir gaf olarak Türk Siyasi tarihine geçecektir. Dolayısı ile İktidarın eline çok büyük bir koz vermiş oldu. Sayın Erdoğan da bu cümleyi çam sakızı gibi kullanmaya devam ediyor ve edecektir.

Devlet Bahçeli ise, tanıdığım siyasetçiler içinde ne büyük hayal kırıklığıdır. İlk tanıdığım 70’li 80’li yıllardan beri tam bir beyefendi çizgisi çizmişti. Ancak 2000’li yıllarda çizdiği profil ise geçmişteki çizgisinin tam tersi istikamettedir. Yaptığı hatalar, gaflar, ebcet hesapları, sosyal medyada hit olmuştu. Bunun yanında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben söylediği sözler ortada. Kavgada bile söylenmeyecek sözler sarfetti. Ama partisinin baraj altı kalacağını görünce sanki o galiz küfürleri ve hakaretleri hiç söylememiş gibi gitti kendisini iktidara tutunmaya çalıştı. Gerçi o dönemde iktidarında bu desteğe ihtiyacı vardı. Bahçeli’nin o geçmişte söylediği sözleri görmezden gelmeyi tercih ettiler. Bahçeli bu tavrı ile bir noktaya kadar da başarılı oldu. Ama bu nereye kadar gider orasını kimse kestiremez. Koltuğunu korumak adına yapamayacağı reverans yoktur. Başka bir gerçekte onu o makama getiren derin derin yerlerin talimatları doğrultusunda MHP’yi siyaseten bitirmeden ölmek te yok bırakmak ta yok..! Durum kısaca böyle.

Meral Akşener’e gelince, Türk Siyasi hareketi içinde müstesna bir yeri vardır. Bir bayan olarak Türk siyasi hayatından bir Tansu Çiller’de gelip geçti ama aklımda kalan en büyük olay. 5 Nisan 1994 ekonomik çöküntü kararlarıdır. Bunun dışında seçim meydanlarında söz verip yapamadığı herkese iki anahtar sözüdür. Meral Akşener ise çok zor şartlar altında MHP’de başkanlık yarışına girdi. MHP’de kendisine siyaset yapma şansı bırakılmayınca kendi partisini kurmaya karar verdi ve gerçekten büyük bir başarı sağlamıştır. Şöyleki; İyi Parti’nin kuruluş aşamasında, Ak Parti ve küçük ortağı MHP ellerinden geleni ardına koymadılar. Aklınıza gelecek her türlü engellemeleri denediler ama İyi Parti’nin kuruluşunu engelleyemediler. 25 Ekim 2017 tarihinde kurulan İyi Parti 24 Haziran 2018 seçimlerine girmemesi için her türlü engellemeye başvurmalarına rağmen seçime girdi ve 43 Milletvekili ile TBMM’ye girme başarısı sağlamıştır. Burada bir anekdot eklemem lazım. Şimdiye kadar Türk Siyasi tarihinde ana gövde olarak bilinen siyaset bloğundan ayrılıp ta başarılı olan iki parti vardır. Birincisi Ak Parti diğeri de İyi Parti’dir. Ak Parti çok müsait bir ortamda ortaya çıkmış, şartlar onun için adeta sofraya hazırlanmıştı. Halbuki İyi Parti çok zor şartlarda ve her türlü engellemelere rağmen başarılı olmuştur. O nedenle İyi Parti’nin ayrı bir hikayesi vardır.

Netice olarak diyebiliriz ki; Türk Siyasi hayatına renk katan simaları yazdık. Tabii olarak arada birçok yazamadığımız renkli siyaset adamı gelip geçmiştir. Onları da saymaya kalksak bir köşe yazısı değil bir kitap yazmak gerekirdi.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE, VE DİYEBİLENE