Gençlerin ekserisi tecrübe sahibi değildir. Yaşlıların ekserisi ise enerjik değildir. Ekip olmak, askeri düzene bakıldığında kabiliyet sistemine dayanır. Birisi nişancıdır, birisi taarruz ayağındadır. Çünkü birisi öne atılmalı ve diğeri onu korumalıdır. 2022 biterken, bu sene aktif siyasette gördüğüm birkaç meseleyi dile getirmek istiyorum.

            Ekip olmaya dair ciddi bilgi zafiyeti içindeyiz. Başta söylediğim gibi birlik olmak, birbirinin eksiğini tamamlamaktır, yapboz parçalarının her biri kendisini eşsiz görürse, ortaya bir resim çıkmaz nitekim. Maalesef Türkiye siyasetinde gençler yaşlıları eski kalmakla yaşlılar gençleri ise yeni ve alışılmadık taraflarıyla yargılıyor. Herkes birbirini eksik tarafından vurmak peşinde. Henüz deplasmana çıkmadan, futbolcuların takım arkadaşlarına çelme takması gibi bu.

         İşin aslı şu ki gençlerin siyasette temsil edilmesi demek, gençlerin siyasette saf tutması demektir. Milletvekilleri milletlerin içinden çıkar ve çıktıktan hemen sonra o milleti aklından çıkarmaması gerektiğini de bilmelidir. Bu zamana kadar başta Zafer Partisi olmak üzere pek çok parti ve oluşumdan tanıdığım insanlar içinde zekasına hayran olduğum kişiler tanıdım. Ama zekâ, siyasette barınabilir olmakla eşdeğer değildi.

          Çok insanla ters düştüm, çok insanla sarıldım ve sarıldıklarımın büyük çoğunluğu da daha evvel ters düştüklerimdi. Tartışmanın, üslubunca yapıldığı sürece iyi bir iletişim tekniği olduğunu öğrendim. Ve toparlayıcılığın, insanı ne derece ulvileştirdiğini. Siyasetin yıpratıcı bir tarafı yok değil. Her gece, sabaha nasıl bir haberle uyanacağınızı bilmeden uyuyorsunuz. Uyanmak değil ama uyanık kalmak zor.

               Sonra birtakım insanlarla zorlukların üstesinden bir arada gelmeyi öğrendim. En geçmez sandığımız meseleler, gülerek hatırladığımız hadiselere dönüştü. Yeni bir yaş alırken, siyasetin ve bir lider olarak Ümit Özdağ’ın bana öğrettiği çok şey oldu. Çok çalışmanın, işleyen bir zihnin ve sağlam bir sinirin başaramayacağı iş yokmuş, anladım.

               Bu süreçte türlü ayrılıklar yaşadık, çeşitli haksızlıklarla karşı karşıya kaldık ve bazen iftiracılarla muhatap olduk. Hepsi bitti. Çünkü temelinde fikir olmayan her şey bitmeye mahkumdur. Bunu da bu sene öğrendim.

               Sokakta büyümüş çocuklarla dadılar eşliğinde büyümüş kolej çocuklarını bir araya getiren bu masa, bana kimsenin bir diğeri olmadan var olamayacağını öğretti. Hayatı boyunca tek bir yaşam stilini benimseyenler, aslında hayatı yaşamış sayılmıyordu. Hep dikdörtgen bir masaya oturan çocuk, eğer yer sofrasına oturmadıysa eksikti. Bu bakımdan partiler içinde bu karışık birlikteliğin iyi bir başarı getirdiğini gördüm. Bununla birlikte bu çeşitliliği kaybettikçe başarının da bizden uzaklaştığını fark ettim.

              Bu sene öğrendiğim en çarpıcı şey, sosyal medyada insanların ne kadar acımasız olduğuyla yüzleşmekti. Az evvel çay içtiklerimin az sonra sosyal medyada linçlendiğini görmek, benim için onların silahlı saldırıya uğraması gibi bir şeydi. Nitekim buna da alıştım. Biraz kaos, serin hava gibi herkesi kendine getirir. Ama yengecin büyüğünü isteyen, kıskacının da boyutuna katlanır! Benden söylemesi, birinin hanesine eksi atan, kendisine gelecek menfi her duruma açık olmalıdır. Birisini hedef gösterirken, karşıdakinin cansız manken olmadığını, onun da size karşılık verebileceğini düşünmeniz gerekiyor.

       Sosyal hayatta sevmediğiniz bir insandan uzak durmayı tercih edebilirsiniz. Kendi alanınızı o insandan ve negatif enerjisinden koruyabilirsiniz. Ama siyasette bu mümkün değildir, sizden bu gergin havaya rağmen verimli bir çalışma arkadaşı olmanız beklenir. Ben böyle durumlarda negatif enerjisini yaymakla meşhur insanlara olağan gücümle yakın duruyorum. Beni rahatsız edenlerden uzaklaşamıyorsam, ortam bana bunu vermiyorsa, daha da yaklaşıp ben de onu rahatsız ediyorum. Çünkü unutmamalı ki iyilerin varlığı kötüleri her zaman huzursuz eder. Herkesi memnun edemeyeceğimi de böylece öğrenmiş oluyorum.

      Öylesine söylenmiş sözlere son verdim bu sene. Her şey her yere gidebiliyormuş ve her giden gittiği yerden farklı dönebiliyormuş. Öylesine değil, net ve direkt konuşmayı şiar ediniyorum. Bir siyaset bilimi öğrencisi olarak, talim ettiğim teori ile Türkiye pratiğinin hiç benzemediğini gördüm bu sene. Elit bir akademik ortam arayanlar, üzgünüm hayal kırıklığı kapınızda. Entelektüel insanlar yok mu? Pekâlâ bir dolu… Ama onlar kapasitesinin ne kadarını gerçekleştirme imkanına sahip oluyor, muamma.

       Bu sene çok şey öğrendim ve uyguladım. 2023’te Allah ömür verirse, uygulayacaklarım çok daha olgun ve yerinde olacak. Bu sene birtakım ideallerimden silkindim diyebiliriz. Üzülüp hayal kırıklığı yaşamadım mı? Fazlasıyla. Pes ettim mi? Söz konusu bile değil. Belki yüzüme birkaç çizgi eklenmiştir, o da bu aldığım derslerin güzel birer hatırası olarak bana kaldı.

        Hayatta en iddialı olduğum sıfatım: “Öğrencilik” Ve bu sene siyasette şunu tatbik ettim; çok sevdiğiniz bir öğretmeninizden aldığınız öğütleri, size düşmanlık eden birileri sayesinde tatbik edebiliyorsunuz. Bin nasihatle bir musibetin denk olduğunu söyleyen atalarımıza minnettarım. Çünkü öğrenmek isteyen için her olayda bir ibret var.

                  Betül Azra olarak bu sene, daha az konuşmayı, daha çok dinlemeyi ve daha çok duymamayı öğrendim. Her espriye gülmemek, her imdada koşmamak, her kaosa sürüklenmemek bir ustalık işiymiş. Henüz çırağım ama çabuk öğreniyorum.

          

                   Bana tüm bunları öğreten, bir senede siyasette karşılaştığım herkese teşekkür ederim. Birlikte yükseldiklerim ve seviyesine inmediklerim olarak ikiye ayırdığım bu grubun her bir üyesi çok çok kıymetli. Çok çok…