Herkes kanaat ediyor ki Ak Partinin 2002’de başlayan ve 20. yılına giren iktidarı uçak pilotu anlatımı ile iniş için alçalmaya başladı.

Bu görüntünün en bariz örneği geçen mart ayında yapılan mahalli seçimlerinin sonuçlarıdır.

Bir emperyalist proje partisi olarak kurulan ve BOP projesinin uygulayıcılığı rolü verilen adı geçen parti kullanılmış mendil gibi çöpe atılmaya çalışılıyor ve aynı emperyalist mahfiller tıpkı melon şapkadan tavşan çıkaran sihirbaz gibi Ak Partinin yerine yeni partiler ikame ediyor.

Bu durum biz vatandaşlar tarafından görülüyor da iktidar sahipleri tarafından görünmüyor mu?

Tabiî ki görülüyor biliniyor kendilerini getirenlerin nasıl getirdilerse öylede götürebileceklerini biliyorlar.

Yaklaşık 20 yıl süren Ak Parti iktidarında yapılan önemli işler var bazılarını kullanıyoruz bazılarını da izliyoruz.

İncelendiğinde son 10 yılda yapılan önemli yatırımların hiç biri toplumun malı değil.

Toplumun kullanımında fakat toplumun malı değil.

Ne 3.havaalanı ne Osmangazi köprüsü ne İstanbul boğazı tüneli ne şehir hastaneleri ne otoyollar hiç biri toplumun malı değil.

Kullanılan toplumun kıymetli arazileri toplumun malı fakat devlet garantisi ve kullanım süresi en azı 26 yıl.

Yaşı 26’dan küçük devletler var dünyada.

10 yıl önce bir seçim kampanyasında ( 2009 seçimleri ) “çılgın proje“ diye lansmanı yapılan “Kanal İstanbul“ yeniden gündemde.

10 yıl boyunca orta batı İstanbul’daki arazi el değiştirmeleri incelenmeli.

Söylenenler bazı cemaat mensuplarının ve Ak Parti cenahının yüksek miktarda arazi alımı yaptığı yönünde.

Kanal İstanbul’un yapılması halinde orta batı İstanbul’a en az 6 milyon insanın göç edeceği ve bölgenin imar ve arazi rantının katlanarak artacağı devlet eliyle zenginleşmenin olacağı net bir şekilde görülüyor.

Kanal İstanbul projesinin toplumumuza maliyetinin 75 milyar dolar olacağı varsayılıyor.

75 milyar dolar Türkiye’nin devlet ve özel sektör borcu olarak toplam borcumuzun yüzde 15 ile denk geldiği hesaplanıyor.

Milletin 75 milyar doları harcanacak da millet ne kazanacak tabiî ki hiç bir şey, çünkü kazanacak olan bölgeden arazi alanlar ve yapılacak işin rantını paylaşacak olan iktidar sahipleri olacak.

Kanal İstanbul elitist oligarkların ve iktidar işgalcilerinin devlet eliyle devlet garantisi ile toplumu sömürmek çok yüksek paraların kazanılacağı proje dizisinin son halkası olacak galiba.

Kanal İstanbul projesi için bir toplum menfaatinden hiç söz edilmediği gibi güvenlik, askeri, çevre uzmanları her biri ayrı ayrı sakıncalarını anlatıyorlar.

Kanal İstanbul bir keyfi proje değil daha kötüsü felaket ölçüsünde bir çılgın projedir, yolsuzluğun bir yüz değiştirme halidir ve mutlaka ülke gündeminden çıkarılmalıdır.

İlla İstanbul’un bir bölgesine kanal yapmak istiyorlarsa yeterli paraları vardır. Bir proje yapsınlar halkın onayına sunsunlar ve kendi paralarıyla yapsınlar toplumu borçlandırmasınlar.

Bu para hırsı hiç bitmeyecek galiba.

Yapılmak istenen son büyük soyguna müsaade etmeyelim.

Çünkü soyulan toplum olacak.